Dünya ormanında insan
Dünya biz insanlar için bir tür orman. Yürürken önümüze bakmak, sağdan soldan gelen seslere kulak vermek durumundayız. Hem bu ormanda yaşamımızı koruyabilmek için yapmalıyız bunu, hem de uygun bir şekilde temel gereksinimlerimizi sağlamak için.
Dünya biz insanlar için bir tür orman. Yürürken önümüze bakmak, sağdan soldan gelen seslere kulak vermek durumundayız. Hem bu ormanda yaşamımızı koruyabilmek için yapmalıyız bunu, hem de uygun bir şekilde temel gereksinimlerimizi sağlamak için.
Biz şehir insanlarının büyük bölümü ile kırsalda yaşayanların pek çoğu ormanın sadece belirli bölümlerini kullanırız.
Gidip geldiğimiz yerler bildiğimiz yerler, işittiğimiz sesler bildik sesler, tanık olduğumuz olaylar da bildik olaylardır.
Biz bütün bunlardan bizi rahatsız ettikleri için değil, yaşamımızı monoton kılmakta oldukları için yakınırız.
Yolumuzun üzerindeki açık logar kapağının nerede olduğunu da biliriz, bize bulaşması muhtemel tehlikeli köpeğin hangi bahçede olduğunu da. Kendi rutinlerimizle yaşarız.
Yine de vakti zamanı gelince yer değiştirmemiz, yol değiştirmemiz gerekir. Bilmediğimiz patikalara girer, tanımadığımız bölgelere gideriz.
Hep görüp bildiğimiz, huyundan suyundan haberdar olduğumuz insanlar yerine ilk kez karşılaştığımız yabancılarla muhatap oluruz. Bu ilk kez karşılaştığımız insanlar aynı kurumda çalıştıklarımız da olabilir, uzakta kalmış, görüşülmemiş yakınlar, akrabalar da, başkaları da.
Daha uyanık olmamız gerektiğini hisseder, daha dikkatli davranırız. Bilip anlayabildiğimiz risklerle karşılaşmamız halinde yapacaklarımızı bildiğimiz, anladığımız kadarıyla aklımızdan geçirir, önlemler alırız.
Yeni katıldığımız orman bölümünde ilk kez gördüğümüz ağaçlar, hayvanlar, böcekler; ilk kez tanıştığımız kabilelerden, kültürlerden bizden farklı düşünen, yaşayan, farklı alışkanlıkları olan insanlar da vardır.