Dünya ve Türk Anayasalarında Yemin Konusu
1 Kasım seçimleri sonrası milletvekillerinin Anayasa gereği yemin etmeleri sırasında Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın yemin metninde bir sözcüğü değiştirmesiyle yemininin geçersiz sayılması, Anayasa'da yemin konusunu yeniden gündemimize taşıdı.
Yemin; Allah'ı veya kişice kutsal sayılan değerleri tanık göstererek yerine getirilecek görevlerde sözünü tutacağına dair verilen sözdür. Sosyalist ülkeler (Çin, Laos, Kuzey Kore, Küba) Anayasalarında yemin yoktur. Sosyalist olmasına rağmen sadece Vietnam Anayasasında milletvekilleri ve tüm kamu görevlileri "halka , anayasaya ve anavatana sadakat "yemini eder. ABD'de Başkan göreve başlamadan halka açık biçimde İncil'e el basarak yemin eder. Avrupa ülkelerinin tümünde yemin vardır. Yunan Anayasasında Hıristiyan olanlar dini önderler eşliğinde İncil üzerine yemin ederler. Diğer dinlerden olanlar kendi kutsal kitapları üzerine sadakat yemini ederler. Polonya Anayasasında da dini ağırlıklı yemin olup yeminden çekinenlerin milletvekilliği düşer. Pakistan Anayasasında besmeleyle başlayan ayrıntılı ve güçlü şekilde dini yemin vardır. İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Irak, Mısır dahil tüm ülkeler çeşitli biçimlerde yemin eder ve Allah'ın kendilerine yardımcı olmasını ister.
Bizim Anayasalarımızda yeminin yeri nedir diye baktığımızda, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilk anayasamız olan 1876 Kanun-i Esasi'nin 46. maddesinde "Meclis-i Umumi üyeliğine seçilen veya atanan kişiler, Meclisin açılış töreninde, Sadrazam huzurunda yemin eder. O gün hazır bulunmayanlar ise mensup olduğu meclis heyeti (Ayan Meclisi veya Meclis-i Mebusan) toplandığında o heyetlerin başkanlarının önünde "Padişah Hazretlerinin şahsına ve vatanına sadakat ve Kanun-i Esasi hükümlerine ve kendilerine tevdi edilen vazifeye aykırı davranışlardan kaçınacağına Allah adına yemin eder. 1876 Kanun-i Esasisinde 8 Ağustos 1909'da yapılan değişiklikle Padişah da tahta geçince "vatan ve millete sadakat" yemini etme zorunluluğu getirildi.
Bağımsızlık Savaşımızı organize eden Büyük Millet Meclisi 1921 yılında kabul ettiği ve 23 maddeden oluşan Anyasamızda
"yemin" metni yoktur. 1921 Anayasasında tek değişiklik yapılmıştır o da 1. maddeye eklenen ( 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı nedeniyle) "Türkiye Devletinin şekli Hükümeti Cumhuriyettir" cümlesidir.
24 Temmuz 1924'de yapılan Cumhuriyetin ilk Anayasasının 2. faslındaki 16. maddesinde "yemin metni" yer alır
Madde 16: Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar (andiçerler). "Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bila kaydü şart hakimiyetine mugayyir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmayacağıma vallahi" şeklinde yemin ederlerdi. 10 Nisan 1928'de yapılan bir değişiklikle "vallahi" sözcüğü çıkarılarak yerine "...namusum üzerine söz veririm" şeklinde düzenlendi.
1961 Anayasasında milletvekili yemini 77. maddede "andiçme" başlığı altında şöyle oldu:
Madde 77: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri görevlerine başlarken şöyle andiçerler: " Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; milletin kayıtsız, şartsız egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm"
1982 Anayasasında yemin metni 81. maddede düzenlenmiştir.
Madde 81: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler: " Devletin varlığı bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim."
Biraz karmaşık ve yorucu bu metnin değişmesini isteyenler gibi kesinlikle değişmesin diyenler de var, MHP gibi. Her Anayasamızda farklı biçimde bir söz alınma olduğu esas alınırsa üstünde birlik sağlanan daha kısa temel özelliklere değinen bir "yemin" metni düzenlenebilir. Namus ve şeref gibi "Allah"'ın tanıklığı eklenebilir ya da sadece "söz veriyorum" la yetinilebilinir.
Günümüz anayasalarında yemin/ andiçme anayasaların bağlayıcılığı ve üstünlüğünü sağlayan bir araç olarak görülmektedir, ancak yemin yapılmaması karşısında "maddi" bir yaptırım yoktur. 1982 Anayasası ve Meclis İç Tüzüğü de yemin etmeme halinde nasıl bir yaptırım uygulanacağını düzenlememiştir. Evet göreve başlarken "yemin" edileceği ancak yemin edilmemesi halinde ne olacağı belirtilmemiştir. Yorum yoluyla yemin etmeyen bir vekilin göreve başlayamayacağı, dolayısıyla 1 ay içinde 5 bileşimde mazeretsiz yemin etmemesi halinde yasama çalışmalarına katılamayacağı ancak milletvekilliğini seçilmekle hak ettiği için milletvekilliğinin süreceği, maaşını alacağı, her türlü haktan yararlanacağı esastır.