DÜŞÜNEN KADIN GÜZELDİR

Şair yazar Öztürk'e kadınlarla ilgili verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulunan Melen,'Bana göre düşünen kadın güzeldir. Kendine bakan, kendini geliştiren, okuyan, yazan dünyayla ilgilenen analık yapan kadın güzeldir. Seven kadın güzeldir' dedi.

Babası Van'ın efsane ismi Ferit Melen'in Van milletvekilliğinin ardından bakan ve başbakan olmasından dolayı hayata gözlerini açtığından itibaren kendini politikanın içinde bulan ve yoğrulan, muhteşem bilgi donanımı yanında, mütevaziliği, gülümseyen yüzü ve hoş sohbetiyle Vansesi Gazetesi 80. Yılı kutlamalarına damgasını vuran Ekonomist Prof. Dr. Mithat Melen'le Elit World Van Hoteli'nin lobisinde kahvelerimizi yudumlarken sıra dışı hoş bir söyleşi yaptık. Kendisine sorular yöneltirken ve yanıtlarını dinlerken büyük bir keyif aldım. İçimden röportajımızın hiç bitmemesini istedim.

 

 

Dünyanın hemen hemen tüm ülkelerini gezen, ülkelerin kültür, sosyal değerlerini ayrıntılarıyla bilen, sanatsal etkinliklerini izleyen, çok geniş gazeteci, akademisyen, politikacı, sanatçı dostu bulunan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Muhasebe Bölümünden sınıf arkadaşı olan, başarılı bir ekonomist, havacılık teknolojisi ve havacılık tarihi hakkında ders verebilecek derecede donanımlı olan, iyi bir pilotluğunun yanı sıra bir cihazı söküp takacak derecede de teknolojiyle ilgilenen, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisat ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğrencilere ders vermekten mutluluk duyan, gerçek bir entelektüel olan Mithat Melen'in kadınlara dair düşünceleri.

 

 

Dünyayı gezen, okuyan, entelektüel birikimi olan, dostları bulunan biri olarak Türkiye ve bölgede yaşayan kadınlarla, dünya kadınlarını karşılaştırdığımızda aralarındaki en belirgin fark  sizce nedir?

Bir kere kadınları karşılaştırmayı doğru bulmuyorum. Benim için hayat kadın erkek değildir. Hele iş hayatında kadın erkek gibi bir ayrımcılığı da taşımadım. Hiçbir zaman iş arkadaşlarımı kadın erkek diye ayırmadım. Ancak; Türkiye'nin esas meselesi kadınları eğitmekle ilgili bir şey. Mesela ülkemizde kadına şiddet her zaman gündemde. Türkiye de kadına şiddetten bahsetmek gerekirse önümüze garip bir tablo çıkıyor. Şiddetten bahseden kadın şiddeti öncelikle kendi çocuğuna uyguluyor çocuğunu dövüyor bunu hemen her yerde görüyoruz örneğin metroda, sokakta. Çocuk da büyüyüp evlenince karısını dövüyor. Türkiye de en büyük sorun kadının eğitilmesidir. Profesör Özcan Köknar iyi bir şey söyler, diyor ki; çocuğun eğitimi ana karnında başlar. O zaman demek ki biz anayı kadını eğitmemiz lazım yani gereğinden fazla kadına önem vermek lazım. Kadın sadece anamız, bacımız, kardeşimiz değil. Kadını iş hayatında bizle beraber çalışacak yanımızda olacak aynı mücadeleleri omuz omuza yapacak insan olarak görmeliyiz. Türkiye'de kadın hakları demek bile bana ayrımcılık olarak geliyor. İnsan hakları desek daha doğru olmaz mı?

 

 

Kadınlara hitap ettiğiniz bir yerdesiniz. Tek cümleyle onlara ne dersiniz?

Sizi seviyorum derim.

 

Kadını renk ve mevsim olarak tanımlarsanız sizce kadın hangi renk, hangi mevsimdir?

Hiç sevmediğim şeydir insanları, dinleri, dilleri, milletleri cinsiyetlerine göre kategorize etmek. İnsanları tanımadan karar vermek çok yanlış bir şeydir. Çok ilginç bir şey söyleyeyim insanı bilim olarak düşünürsek 6 milyar hücrenin birinden oluşuyor diğer 6 milyar hücrede birbirinden farklı. Uzaktan bakılınca bu renk bu kategori çok doğru değil. Renklerin hiçbir anlamı yoktur. İnsanları tanımak lazım, tanımak için de zaman vermek lazım karar vermemek, önyargılı olmamak en doğrusu.

 

 

Sizin ideal  güzel kadın ölçünüz nedir?

Güzellik insanın içinde aslında. Kadının olmadığı bir yerde uygarlık yoktur. Bu çok önemlidir. Kadın bir zarafet, bir incelik estetik güzellik , (seksi -cinsi anlamda söylemiyorum) yumuşaklık, uzlaşmadır. Bizim kadınımızı  o kategoriye çıkarmamız lazım. İran'la aramızdaki en önemli fark İranlılar daha felsefi yapıya sahipler. Biz öyle değiliz, biz daha sertiz, düşünmüyoruz, düşünmeden hareket ediyoruz. İran kadını belki çok güzel değil ama cazibesi var. Kadın yumuşak cazip olmalı. Kadının insan olarak yumuşak olması cazip olması da önemli. Fransız kadınının çok serbest olduğu söylenir aslında daha muhafazakar ve daha caziptir.

 

Sizce aşk nedir. Mutlaka siz de aşık oldunuz. Unutamadığınız bir aşkınız oldu mu?

Aşık olmayan bir insan olabilir mi? Aşık olmayan insan yoktur. Pavarotti' ye sormuşlar hiç aşık oldunuz mu diye." Siz deli misiniz aşık olmasam nasıl müzik, beste yaparım, nasıl şarkı söylerim demiş. Aşksız bir şey yoktur. Yalnız ben  aşktan daha önemli bir şey biliyorum. Sevgi, Sevmek . İnsanı sevmek, çocuğu sevmek, doğayı sevmek, kadını sevmek. Aşk çok alevli bir duygudur sevgi çok kalıcı bir şey. Tutku keskin ayrılıkları da beraberinde getiriyor. Tutkuyla karışıyor aşk. Ben insanların birbirlerini terk etmelerinden hoşlanmıyorum. Türkiye de anlamadığım bir şey var evleniyorlar, anlaşamıyorlar mahkemeye boşanmak için gidiyorlar aileler birbirleriyle dövüşüyor, kavga ediyorlar oysa belli bir zamana kadar birlikte yaşayan çiftlerdi onlar. Çok gereksiz buluyorum bu tür olayları. Bir şeyler bitebilir kavga dövüşe ne gerek var ayrılabilirsiniz. İşte tutku; o aşkı sağlıksız marazi hale getiriyor.

 

 

Aşkta kadının yeri nasıl olmalı?

Aşkı ya da ilişkiyi sadece kadın yaşamıyor. Erkekle birlikte yaşıyorlar. Bu kadın ve erkek arasında bir sözleşmedir. Belki resmen imzalamadığımız  ama iki tarafı da bağlayan bir sözleşmedir. Ben aşkta insanın yerinden söz etmekten hoşlanırım. Aşk ve tutkuyu karıştırmamak lazım. Tutku ayrı bir şey, aşk farklı bir şey. Mümkün oldukça  tutkudan kaçmak lazım. Tutkularla hareket edince mantık sürecinden çıkıyorsunuz. Tutkularla değil,  tutku yerine duygularla hareket etmek daha güzel.

 

Hep duyarız  "Dünyayı kadınlar kurtaracak " diye. Bu klasik söylemi doğru buluyor musunuz?

Bu da çok ayrımcı bir söz. Niye kadınlar kurtaracakmış. Hep bu ayrımı yaparak buraya geldik. Ben kesinlikle ayrımcılığın karşısındayım. Irk din, dil, kategori, cinsiyet ayrımcılığı ben hep bunların karşısındayım. İnsanların  dünyayı kurtarması lazım. Bölgenin de en büyük sorunu bu. Ayrımcılık en büyük problem. Bunun dini farklı, bunun dili, bunun rengi, diyerek kategorize ediyorsunuz. Tabi  Kategorize etmek de siyasilerin en çok işine gelen bir durum. Bunu çok iyi kullanıyorlar kullandırmamak lazım.

 

 

Dünyanın en güzel kadınları hangi ülkelerde?

Güzelliği farklı yorumlayabiliriz. Finlandiya, İsveç kadınları görsel olarak güzeller. Bunu da kategorize etmek istemiyorum. Paylaşım olmayınca güzellik bulamıyorsunuz.

 

Kadında güzelliği nasıl yorumlarsınız?

Bana göre düşünen kadın güzeldir. Kendine bakan, kendini geliştiren, okuyan, yazan dünyayla ilgilenen analık yapan kadın güzeldir. Seven kadın güzeldir. Okumayan kendini geliştirmeyen kadına daha doğrusu insana üzülüyorum. Mesela dikkatimi çeken bir şey olmuştu. O meşhur dizinin yayınlandığı dönemlerdi. Genç güzel bir öğrenci arkadaşlarına Aşk-ı Memnu'nun kitabı çıkmış demişti çok üzülmüştüm. Yazık yani bu acaba güzellik mi?

 

 

Ülkemizde kadınların politika ve eğitimdeki yerini nasıl buluyorsunuz?

Kadınlar ne politikada, ne de eğitimde var. Hatta kadın hayatta bile yok Türkiye'de.  55 milyon oy atanımız var. Bunu 18 yaşın üzerinde düşünürsek bizim iş gücümüz 25 milyon görünüyor 25-30 milyonu nerede. Bu kadar insan çalışmıyor ya da gizli çalışıyor tarlada, evde. Kadın iş hayatında tam olarak etkili değil entegrede olmamış iş hayatına. Kadın iş hayatında yok, mecliste yok kadın kontenjanı açıyorlar  kabinede bir kadın olsun kontenjanımız olsun diye. Ona da Kadından sorumlu bakanlık veriyorlar. Kadından sorumlu bakanın illa kadın mı olması lazım. Sağlık Bakanının doktor olması gerekmediği gibi. Süs bebeği gibi kabinede bir kadın bulunduruluyor. Kadın hiçbir yerde yok.

 

 

Bir kadına hiç şiir yazdınız mı?

Yıllar önce Lise birinci sınıftayken öğretmenim beni tahtaya kaldırdı şiir okumamı istedi. Ben hiç şiir bilmediğim için okuyamadım bana 2 gün süre verdi. Yarın bir kadınla baş başa olursun ona  bir şiir okuman gerekir bir şiir ezberle gel dedi. Ben de gidip bir şiir ezberledim ezberim çok kuvvetli değildir. Ama şanslıydım çok iyi, büyük şairleri tanıdım. Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Yaşar Oğuzcan'ı tanıdım, hatta bir genç hanım öğrencim bana bir kadının elleri için yazılan şiiri biliyor musunuz diye sormuştu. Ben de 1964 yılını 1965 yılına bağlayan yılbaşı gecesinde Ankara Galatasaray Kulübünde Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bir kadının ellerini tutarak bu şiiri okudu dediğimde  öğrencim özür dilemişti. Türk edebiyatına, dünya edebiyatına çok merakım var. Mesela çok kabiliyetli değilim ama kanun çalmayı çok isterdim. Şiir yazmak isterdim ama ben ne kadar bir şiir yazmaya kalksam ulusa sesleniş gibi oluyor. Şiir şiirlikten çıkıyor. Öyle bir formasyonumuz var ki çok ciddileşiyorum nedense. Hiç şiir yazmadım bir kadına şiir yazsaydım kadının aklına şiir yazardım.

 

 

Beğenerek dinlediğiniz kadın sanatçılarımız kimlerdir?

Çocukluğumuzun Nesrin Sipahisine hala hayranlık duyuyor bayılıyorum. Umut Akyürek, Candan Erçetin bunlara bayılıyorum severek dinlediğim isimler.

 

Çok donanımlı bir o kadar da mütevazı bir insansınız Van'da sizi çok seviyorlar ve saygı duyuyorlar, keyifle dinliyorlar bunu neye bağlıyorsunuz?

 Benim için bilgi ön planda. Güzel bir söz vardır "İçki efeyi susturur, korkağı coşturur" Para ve mevkiinin özellikle bilginin adamı susturması lazımdır. Adamın aklı başına gelmelidir. Tevazu aklı başında olmakla ilgilidir. Yükseldikçe, ya da okudukça daha çok okumanız gerektiğini anlıyorsunuz. Yükseldikçe Çok bilmediğiniz şeyler olduğuna inanıyorsunuz. Bir yerlere geldiğinizde yapamadığınız şeyler olduğunu anlıyor yetemediğinizi görüyorsunuz. Bazen ben de yetemediğimi görüyorum. Ne her şeyi biliyorum, ne her şeyi konuşabiliyorum ne de her şeyi yazabiliyorum. Tevazu bir insanın doluluğu ile ilgili. Ben özellikle bunun üzerinde çok duruyorum. Eğitim ve öğretimin arasındaki farkı yakalayamıyoruz. Bunu zannediyoruz; benim diplomam olunca ben eğitildim. Hayır eğitilmek yontulmaktır. Yontulmak yaşam boyunca her aşamada sürmeli ölene kadar yontulmalısınız. Her gün bir şey öğrenmelisiniz. Ben her şeyi biliyorum dediğinizde bittiğiniz andır. Ben kendi yaşıtlarımla anlaşamıyorum. Hocalık benim için müthiş bir şey beni yenileyen bir durum çocuklardan gençlerden çok şey öğreniyorum, dünyayı izliyorum ben entegre oluyorum o beni ayakta tutuyor yaşatıyor motivasyon veriyor. Örneğin gençler hatta çocuklar bilgisayarı, teknolojiyi mükemmel kullanıyorlar. Onlar benden ekonomiyi öğrenirken ben de onlardan çok şey öğreniyor dünyaya entegre oluyorum.

 

 

Van'ın efsane ismi Başbakan Ferit Melen'in oğlu olmak size avantaj ve dezavantaj olarak neler sağladı?

Mutlaka başbakan oğlu olmak Türkiye de avantaj ama benim babam gibi çok ciddi bir devlet adamının oğlu olmak çok zor bir iş. Babam ne zaman iktidara gelse torpil yapmamak için bana iş vermedi ne zaman iktidardan düştüyse beni devlette kızağa aldılar. Şimdikilerle mukayese ederseniz onlar gerçekten ciddi devlet adamlarıydılar. Babamın imkanlarını hiç kullanmadım. Ben hayatımda hiçbir zaman VİP kullanmadım ta ki kendi diplomatik pasaportumu aldım Türkiye Maliye Müşaviri oldum yurtdışında Nato'da çalıştım o zaman VİP i kullandım daha sonra Milletvekili oldum yine o zaman VİP'i kullandım. Şimdi bakıyorum herkes VİP' de. Çoluk çocuk gayri ciddi buluyorum bu durumu.

 

14 yaşında Vansesi gazetesinde yazar, sonra muhabir oldunuz. Vansesi Gazetesi'nin 80. yıl panelinde moderatörlük yapmanız nasıl bir duygu?

80 yıllık bir gazetenin mensubu olmak, yıllar sonra 80. yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde moderatörlük yapmak çok hoş bir duygu. Hep söylüyorum sevgi, hep sevmek. İnsanları sevmek, çocukları sevmek, gazeteciliği sevmek, yaptığın işi sevmek sevmeden işinizi yapamazsınız. Sevmeden başarıyı yakalayamazsınız. Bizde profesyonellik  de yok. Çoğu insan yaptığı işi sevmiyor. Sevmediğiniz işi yapmayın o zaman.

 

 

Mutfakla aranız nasıl? Bir yemekte ne ararsınız?

Yemeği her kim yaparsa yapsın yemekte lezzet, tat arıyorum. Çok yaygın olan kebap kültüründen hoşlanmıyorum. Şimdi her yerde kebap var. Tencere yemeğini seviyorum.

 

Kadın okurlarımıza ne demek istersiniz?

Okumalarını çok okumalarını söylemek isterim. Daha fazla okuyun.

 

 

MİTHAT MELEN KİMDİR

Ekonomist ve Öğretim Üyesi, 23. Dönem İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mithat Melen Ankara İTİA mezunudur. Yüksek lisansını Brüksel Üniversitesi'nde, doktorasını İÜ İktisat Fakültesi'nde tamamladı. Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. NATO sekretaryasına uluslararası memur olarak mali asistanlık, Helsinki'de Postipanki ve Brüksel'de AB Komisyonu'nda staj yaptı. Dünya Bankası, KOSGEB, İSO'da Ekonomi ve Finans Danışmanlığı yaptı.

 

Hazine Teşkilatında Şube Müdürü, Brüksel Maliye Ataşesi ve Maliye Müşaviri, Hazine Uzmanı ve Daire Başkanı olarak görev yaptı. Hazine Müsteşarı Özel Danışmanı oldu. OECD nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde Ekonomi Ticaret Müşavirliğine getirildi. İÜ İktisat Fakültesi'nde 1990'da Doçent, 1996'da Profesör oldu. Radyo ve TV program yapımcılığının yanı sıra Turkish Daily News ve Dünya gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Yayınlanmış 2500 makalesi ve basılmış biri İngilizce beş kitabı bulunmaktadır. 23. Dönem'de Türkiye-AB KPK Üyesi oldu. İyi düzeyde Fransızca ve İngilizce biliyor.

Bakmadan Geçme