Dut ağacı boyunca

Ben bir zeytin çocuğuyum. Ben bir dut çocuğuyum. Doğusundan batısına kadar suyunu yutmadığım sahili kalmamış, Akdeniz'in çocuğuyum.

Ben bir zeytin çocuğuyum.

 

Ben bir dut çocuğuyum.

 

Doğusundan batısına kadar suyunu yutmadığım sahili kalmamış, Akdeniz'in çocuğuyum.

 

Sanırım bu yüzden Van Denizi'nin canım güneşine pek derinden bağlanmışım.

 

Dedim ya ben bir dut çocuğuyum. Dut çocuğu olmak ne demektir? Dut çocuğu olmak şen şakrak olmak demektir. Dut çocuğu olmak, maceraperest, hayalperest olmak demektir.

 

Çünkü dut böyle bir ağaçtır.

 

Burdur'da geçen çocukluğumda, en çok da kan kardeşim Ümitle evlerinin bahçesindeki ya da İstasyon Park'ındaki dutlarda tüner, konuşur da konuşurduk.

 

Dutlar olduğunda, neşe ve sevinç doruğa çıkar. Çünkü günler uzun, havalar sıcak, bahçeler konuklu olur.

 

Ailelerimizin maymunluğuna gönüllü çocuklar olarak fırlayıp çıkıverirdik ağaca. Yüzleri apaydınlık gülüşlü, güzellikleri iç ışıtan ablalarımız,  olanca gençlikleriyle, ümitleriyle sevgileriyle aşağıdan bize bakar,  gerdikleri bezlere dutların dolmasını beklerlerdi. O daldan bu dala geçer, küçük ayaklarımızın olanca gücüyle dalları tekmelerdik.

 

Artık düşmeğe gönüllü dolgun dutlar, sevinçli haberler gibi patır patır düşerlerdi aşağıda gerilmiş bezlerin üstüne. Dut silkelemek eve bir sevgi ve sevinç yağmuru yağdırmak demekti. Sanki bütün bir çocukluk, dut silkelenen bir günün o neşeli dakikalarında özetlenirdi.

 

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme