Edremit bahçeleri

Gem'de (Van Köprüler Köyü) yaşamını sürdüren rahmetli Sakine teyzem, eşi çimento fabrikasına işçi olarak girince endişelenmişti.

Gem'de (Van Köprüler Köyü) yaşamını sürdüren rahmetli Sakine teyzem, eşi çimento fabrikasına işçi olarak girince endişelenmişti.

 

"Demek ki kaderde şehre göç var. Hayvanları, tarlaları, güzel bahçeleri bırakıp şehre göçeceğiz ha!" Diye hayıflanmıştı.

 

Göç dünyanın en zor olgusudur.

 

Mevlana:

 

"Her gün bir yere göçmek ne güzel." Dese de insanın doğup büyüdüğü yerlerden sökülüp, başka topraklara yolculuğu acılıdır.

 

"hayvanlarımı da isterim… İsterim ki sular aksın yine kapımın önünden… Çiçekleri yaz kış açsın… Tandırım olsun ekmekler, çörekler pişireyim… Komşularım olsun hu deyince ses versinler." Demiş eniştemiz rahmetli Osman'a.

 

Osman ağa gülümsemiş:

 

"Öyle olsun oğullarımın, kızlarımın anası. Sen istersin de ben yaratmaz mıyım." Diyerek tutmuş Edremit'in yolunu. Şamran akarsuyunun akıp gittiği, aktığı yerlerde ulu ceviz ağaçlarının boy verdiği, kıyılarında yarpuzların yeşerdiği yerde bulmuş güzel bir köy benzeri evi.

 

O cennete daha ilkokul yaşında çocukken ziyaretimize gelen büyük oğlu Salih ağabey alıp götürmüştü beni. Akşam karanlığında yeşil yapraklı gölgeleri koyulaşmış yolları aşıp, el yordamıyla uzun boylu otların hışırtısı arasında varmıştık eve.

 

Şehir çocuğuyduk, kır bizim okul kitaplarımızda, izlediğimiz filmlerdeydi sadece.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

Bakmadan Geçme