Edremit Van'a bakar, baktıkça yürek yakar
İki ayrı yazıda iki farklı yüzünü yansıtmaya çalışacağımız Edremit ilçemizin tarihi geçmişini, doğal güzelliklerini pazartesi günkü yazımda anlattım. Yazımızı Edremit sevdadır, aşktır, özlemdir, hayatın kendisidir diye noktalamıştık.
Bu yazımızda Van'a bakan ama yürek yakan, Vanlıları kaygılandıran Edremit'in diğer yüzünü yansıtmaya çalışacağım.
İnsanlar doğası gereği sevdiklerinin güzel taraflarını hep ön plana çıkarırlar. Eksiklerini, kusurlarını görürler, ama görmezden gelerek söylemeye dilleri varmaz. Van'ı, Edremit'i sevenlerin durumu aşağı yukarı böyledir.
Yüreğimiz burkulsa da biz söylenmesi gerekenleri dile getireceğiz.
Güzel, korumasız olunca başı beladan yaşamı çileden kurtulmaz. Başına gelmedik iş kalmaz güzelin. Herkes çok sevdiğini söyler lakin kimse imrenerek kucaklayarak sahiplenmez. Sahiplenenlerde çıkarları için sahiplenir. Genelde Van'ın özelde bizim Edremit'in durumu buna benziyor.
Van'ın göz bebeği, yaşam alanı, turizm beldesi olması gereken Edremit'i korumasız ceylana benzetirim. Avcıların vurmak, kurdun parçalamak üzere sürekli göz diktiği, çakalların leşinden pay kapmak için sabırsızlandığı ceylan gibidir bizim Edremit.
Edremit yağmalanıyor, hırpalanıyor, kanıyor.
Paranın, gücün, rantın, aymazlığın, siyasetin, aç gözlülüğün, sorumsuzluğun, yönetim hatalarının kirli ilişkilerin sonucunda 1990'lı yıllardan itibaren Van gibi Edremit'te kanamaya başladı.
Sözü uzatmadan Edremit'in yaralı serencamını anlatalım.
Büyükşehir olan Van ile birlikte ilçe sınırı Şabaniye Mahallesinin yarısına kadar uzanan Edremit'te yol alırken sağ tarafta uzayan güzelim kumsal yerine şimdi piknik yapan insanların atıklar sahil kondu baraklar ile karşılaşırsınız.
1980'li yıllara kadar kıyısındaki ağaçlar arasında ahşaptan donanmış yerli-yabancı gezginlerin keyifle kamp yaptığı, sahilinde güneşlendiği, Van Gölü'nde yüzdüğü yıkılan Yüksek İhtisas Hastanesi karşısındaki Akdeniz tatil beldelerini kıskandıran görüntüler yerine şimdilerde kırık dökük kalıntılar, yerlerde çalılara tutunan poşetler, etraf saçılan atıklar var.
Biraz ilerleyince solunuzda, planlı yapılaşmadan nasibini almamış iç içe geçmiş karmaşa yaratan villalar, önünde yükselen beton yığını çok katlı yapılar var.
Sağda Karayolları 11. Bölge Müdürlülüğü tarafından yapılan kötü kullanılan yol boyu kamelyalar. Yiyen içen kirletmiş saçıp dökmüş bırakıp gitmiş.
Edremit'te tuvalet ihtiyacı başlı başına ciddi bir sorundur. Bir lokanta sahibi merhamet edip tuvalet için izin vermezse durumunuz berbattır. Uyarmadı demeyin.
Kafası çalışan belediye başkanı veya bir yönetici yaz aylarında binlerce insanın kadın erkek, çoluk çocuk akın ettiği sahile tek bir tuvalet yapmayı yıllardır düşünemiyor. (Uyardık diye bu kez sahilin en gözde yerine uyumsuz bir tuvalet kondururlar)
Yazdık. Dedik ki, Turizm Zabıtası olsun. Ama çarşıda gruplar halinde volta atmak için değil. Hafta sonu sahilleri çevre düşmanlarını uyarmak, denetlemek için. Hala bekliyoruz.
Yürek yakan Edremit'te ilerlemeye devam ediyoruz.
Solda bir levha kara haber veriyor: "Ağaçlar kesilecek, göle nazır çok katlı konut yapılacak. Sizde buyurun" Ağaçları yok edilerek kelleşen imara aykırı mantar gibi biten çok katlı binalar betonlaşmadan acı haber veriyor.
Bahçelerden yol kenarına yığılan ağaçları gördüğünüzde Edremit için umudunuz kırılıyor. Edremit'te hızla artan yeşil kıyımı var. Edremit, betondan, ranttan başka gözü bir şey görmeyenlerin açık saldırısı altında.
Çirkin barakalarla işgal edilen Edremit'te sorumsuzluğun yasa dışılığın hakim olduğunu görüyor ve anlıyorsunuz.
Beşinci sınıf anlayışının eseri, olan Ahlat taşından dikilen anlamsız hangar tipi eslettikten uzak mavi ile yeşilin kucaklaşmasını engelleyen yapının ne işe yaradığına bir anlam vermiyorsunuz.
Edremit Limanı. Etrafını döküntü sarmış. Hoyratlık, kötü görüntüler limana demir atmış adeta
İnsan eliyle doğal güzelliklere sahip bir belde ancak bu kadar tahrip edilebilir. Edremit ilçesinin orta yerine dikilen silueti bozan devasa demir yığınına önce anlam veremiyorsunuz. Biraz yaklaşınca üst geçit olduğunun farkına vardığınızda demir yığının belediye tarafından yapımı süren çevreyle uyumsuz tarihi dokudan uzak dükkânlar ile sahildeki sözde Atatürk Parkı'nın yola taşan döküntüsü arasında uyum sağladığı fark ediyorsunuz.
Vali Konağı'nın yanı başındaki kamelyalarda yiyip içerek döküntüsünü geride bırakanlara "Edremit'e dinlenmek bumudur" diyorsunuz.
Edremit kahvelerinde oyun oynayanlar Edremit’ten bir haber kendi dünyalarında…
Barakalar, çirkinlikler ile işgal edilen sahilin bakımsız, çorak görüntüsü insanın içini karaltıyor. Çimento fabrikasının yanı başından göle akıtılan atık su endişelerinize endişe katıyor.
Ah güzel Edremit, neydin ne oldun…
Gönül tahtı Kadembastı'dan eser yok, adeta viran olmuş. Ne karavanlarını kuran turistler, ne çadır açan motorlu gezginler ne de " Hello" diyerek şirinlik yapan çocuklar var. Kumsal gitmiş, insan cıvıltıları bitmiş. Edremit'e acımayan insanların yüreği gibi kıyılarda taşlaşmış.
Kaysı ağaçlarının arasına gizlenen öğretmenlerin adresi Öğretmenler Evi de yok artık. Maliye Parkı denilen yer döküntü içinde.
Bakmayın fotoğraflara yansıyan doğal görüntülere. Ne doğaya, ne insana değer ve saygı var Edremit'te.
Toz toprak içinde yol kenarında masa kurarak hafta sonunu mangal semaver ile değerlendirmeye çalışan Vanlı bir ailenin yanından geçerken duyduğunuz, "Van Gölü, Edremit Antep, Kayseri, Konya Ankara'da olsaydı güzelliklerine güzellik katılan bir kent olurdu Van" tepki ifadesi durumu yeterince özetlemeye yetiyor.
Karayollarının yeni hizmet binası ile köprülü kavşak inşaatından ortaya çıkacak bozulan doğal görüntüyü merak ederken Hidroelektrik kıyılarına kadar uzanan barakları, döküntüleri, çirkinsizliği, beceriksizliği ve kıyı yağmasını görmeye devam edince diyecek söz bulamıyorsunuz.
2011 depremleri sonrası yapılan Edremit TOKİ konut alanlarını planlayan mantık insana ve yaşama ne yer vermemiş, ne değer vermiş. Resmi kurumlar için çok gerekliymiş gibi göl manzaralı gözde yer ayıran çevre ve şehircilik anlayışı ile Edremit'in yeşil bahçeleri gibi yeni gelişme alanları da beton yığınına mimariden yoksun hantal binalara kurban edilmiş.
Edremit kapanın elinde kalmış.
Edremit'in bu hale gelmesinin günahı peki kimlere aittir? Günahı; iki dönemdir aynı siyasi parti tarafından başarısız şekilde yönetilen, pardon yönetilemeyen belediyeye, Edremit'i feda eden planlayamayan, koruyamayan merkezi ve yerel idarecilere, yağmaya, talana ses çıkarmayan, göz yuman siyasilere, duyarsız meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına ve tepkisiz insanların boynunadır.
Bir Ahlat, Adilcevaz, Tatvan kadar olamayan bizim Edremit'e yazık oldu ve oluyor.