'Elbette bir gün sabah olacak...'

Demokrasi arayışımız sürüyor. 1946'dan bugüne 71 yıllık bir sevdalılık dönemi var ülkemizin/insanımızın... Bu süreçte gelen-giden iktidarlar kendi anlayışlarına göreqqqqq düzenlemeler yapıp demokrasi arayışı yapmışlar. Kendi istek ve arzularına göre...

Demokrasi arayışımız sürüyor. 1946'dan bugüne 71 yıllık bir sevdalılık  dönemi var ülkemizin/insanımızın... Bu süreçte gelen-giden iktidarlar kendi anlayışlarına göreqqqqq düzenlemeler yapıp demokrasi arayışı yapmışlar. Kendi istek ve arzularına göre...

 

 Ama her seferinde "Ali yapar, Veli bozar" örneği...

 

Yönetime gelen her iktidar, kendine elbise biçip bunun toplumsal kabul görmesi derdine düşmüş.

 

Bugün de bunu yaşıyoruz.

 

Anayasa değişikliği istemi ülkemiz gündemine daha çok 1960 darbesiyle geldi. Onu da askeri yönetim talep etti/istedi.

 

O tarihten bu yana da hiç dinmedi.

 

1980'den sonra da anayasa konusunda toplumsal yaraya dönüşen bir durumu yaşıyoruz.

 

Gelen-giden iktidarlar, "çorbada benim de tuzum olsun" gayretine/hevesine düşünce, ortada bir anlaşmazlık konusu oluştu. Bugüne değin sürdü.

 

Her iktidar;  genel bir ortak görüş oluşmadan, olgunlaşmadan demokrasiyi kendi çıkarlarına göre yorumlayıp uygulamak isteyince oluşan manzara ortada...

 

Her seferinde siyasetçiler "Ham meyvayı kopardılar dalından..."

 

 Sorarsanız; yeni anayasa için toplumsal birliktelik için propaganda yoluyla bilgilendirme yapılıyor.

 

Ama propaganda yoluyla...

 

Amaç, kendi görüşünü, kendi anlayışını anlatıp, kabul ettirmek...

 

Toplumsal uzlaşı, ortak görüş/birliktelik anlayışını bir kenara bırakan siyaset kadroları anayasayı  kendi kafa ayarlarına göre olsun diye çırpınıyor, yırtınıyorlar.

 

Sonuç, elbette bir noktaya varacak...

 

Ama, demokratik anayasa özlemi bitmeyecek yine...

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme