Değerli okurlar; meğer çevremizde gördüğümüz nesneler, renkler ve kokular bizlere ne kadar çok şey anlatıyormuş. Cansız diye nitelediğimiz şeylerde ne kadar çok anlam gizliymiş. Duyu ve düşüncelerimizle algıladığımız her şey bizimle sohbet ediyormuş. Ama biz yaşamın telaşı içinde bu sohbetleri dinlemeden geçiyormuşuz. Çevremizdeki sesleri, renkleri, kokuları, anlamları yeterince algılamadan yaşıyormuşuz. Onları gereğince hissedemediğimiz için onlara bir şeyler de katamıyormuşuz. İnsani ilişkilerimizde farkında olmadan karşı tarafa ne kadarda çok şeyler htirebiliyormuşuz. Sözlerimizde, gözlerimizde, yüzümüzde, giysilerimizde ve seçtiğimiz renklerde ne kadar da çok anlam varmış. Bir araçla yolculuk yaparken ya da bir sokaktan geçerken ne kadar da çok şeylere bakıyormuşuz ancak görmüyormuşuz. Bakmak ve görmek arasındaki farkı Vansesi Gazetesi yazarlarından yazar arkadaşımız Ümran Öztürk Hanımın "Elveda Hüzün Merhaba Aşk" isimli kitabını okuyunca bir daha htim.
Gördüğümüz sıradan kapılar, pencereler, bahçe duvarları, kapı tokmakları ne kadar çok anlam yüklüymüş. Ağaçlar, çiçekler, evimizdeki saksılar ve bunlardan yayılan kokular ne çok şey anlatıyormuş. Meğer hayatımızda kullandığımız nesneler, birlikte yaşadığımız canlı cansız her şey ne kadar da anlamlıymış. Hatta iletişim kurmasını bilince cansızlık diye bir şeyin olmadığını fark ettim. Biz varlıkların bu anlamlarını atlayarak yaşıyormuşuz. Hayatı dolu dolu yaşamak ne kadarda kolaymış ve huzur vericiymiş. Biraz dikkat ve ilgi yeterliymiş ayrıntıları yakalamaya. Eminim ki bu kitabı okuduktan sonra her birimiz kendimize daha çok özen göstererek yaşamaya çalışacağız. Duyularımızı çevremize biraz daha dikkatlice açacağız.