'Emaneti ehline verin'

Devletlerin yasma, yürütme ve yargı güçlerinden toplum içinde en yaygın ve etkin olanı yürütmedir. Yürütme gücü,  fonksiyonlarını kamu bürokrasisi aracılığı ile yerine getirir. Kamu bürokrasileri bir ülkenin sağlıklı, verimli ve adil işlemesi gereken organlarının başında gelir.
Kamu malı, kamu adına görev, yetki bir emanettir.
Emanet, gerçek sahibi tarafından geçici bir süre bir başkasının hizmetine sunulan değerdir.
Şu halde, emanetin sahiplerinin emanet edecekleri insanda ilk arayacakları şart "ehliyet" ve "liyakat" olmak durumundadır. Kişinin ehil ve layık olması için önce bilinç ve bilgi şarttır. Emanete riayet bilinci ve emanet edilen şeyi yerli yerinde kullanma bilgisidir.
Gerçek böyle iken ülkemizde ve Van'da kamu bürokrasisinde atamalarında ehliyet ve liyakat kriterleri maalesef dikkate alınmaz, "Emaneti ehline verin" hadisine de uygun hareket edilmez.
Bu çarpık durum dünde, bugünde böyledir.
Adalet, hak, hukuk,  ehliyet,  liyakat görmezden gelinir.
Adamına göre görev ve atama yapılır.
Sonuçta adalet, eşitlik duygusu da zedelenir. Mağdurlar  yaratılır.
Gücü ehliyet ve liyakat kriterine dayanmayan,  bir yerlere atananlar ise zaman içinde kamu gücünü kişisel gücü gibi kullanmakta sakınca görmezler.  Hadlerini,  sınırlarını aşarlar,  kendilerini şaşırır mağrurlaşırlar.  Görevlerini yapmak,  sorumluluklarını yerine getirmek yerine, eyyamcılıkla zaman harcarlar.  Halka efelenirler.  Kin, nefret, kibir, fitne fesat çukurundan çıkamazlar. İftira,  yalan,  karalama, kötülemede ve küçük hesaplardan kaçınmazlar.  Kişisel çıkara dayalı yapay koruma çemberi kurarak günü kurtarmaya çalışırlar.
Ben merkezlidirler. Takım oyununu sevmezler.  Tavizkardırlar. 
Tilkiye benzerler, kurnazdırlar.
Yanılırlar ve yanıltırlar.
Ama hep tedirgin olur.
Medet umarlar.
Gün gelir faka basarlar.
Atananlar da durum böyle olunca bürokraside yaşanan yaygın kronik hastalıklarda bulaşıcı hasatlık misali sürüp gider.  Bu hastalıklar ve sağlıksız uygulamalar halkta mağduriyet ve yakınmalara, idarede verimsizliğe, hantallığa, kaynak israfına neden olur.
Hastalık toplumsal bünyemizi, kamusal yapımızı kanser gibi kemirir durur.
İlginç olan ise, kamuda yaşanan bu hastalıkları,  sağlıksız uygulamaları tedavi etmek, soruna köklü çare bulmak ne hikmetse kimsenin aklından geçmez. İşine  de  gelmez.
Ehliyet liyakat kaynaklı kamuda yaşanan hastalıklar ve sağlıksız uygulamalardan bazıları ise şunlardır:
* Haraç,
* Dolandırıcılık,
* Kayırmacılık,
* Hilekarlık,
* Yasa dışılık,
* Yolsuzluk,
* Ayrımcılık,
* Haksızlık,
* Tehdit,
* Çalma hastalığı,
* Yakınları kayırmak,
* Yasayı işletmemek,
* Belirli kişileri korumacılık,
* Bölgecilik,
* Simgecilik,
* Yasa tanımazlık,
* Olur, olmazı kılma,
* Sahte sözleşmeler,
* Kendine hizmet etme,
* Siyasal atamalar,
* Çıkarcılık,
* Hırsızlık,
Kadrolar, makamlar ihdas etmek, ehliyet ve liyakat kriterlerine uymayan atamalar yapmak,  kişileri memnun etmenin ötesinde kamu kurumlarına da, siyaset kurumuna da, topluma da yarar sağlamadığı aksine kamu vicdanında derin yaralar açtığı her dönemde görülmüştür.
Adaletsizlikler uzun yıllar sonra pişmanlık yaratır, ama iş işten geçer,  gider.
***
Sistemler, kadrolar icat etmekten…
Çalışkan bilgi-birikim sahibi, onurlu insanları; sizden- bizden, bedel ödeyen-ödemeyen yaklaşımıyla ötekileştirerek harcamaktan…
Kamuda çalışma barışını, motivasyonunu bozmaktan, adam kayırmaktan artık vazgeçin.
Duygularınızla,  etkileşimlerle değil,
Hak, hukuk ve vicdanınınız ile hareket edin.
Kadronuzu tatbiki kurun, ancak siyasi atamalarda lütfen ölçüyü artık kaçırmayın.
Kamuda iş ve işlemlerde;  verim, başarı, performans bekliyorsanız, idealist, nitelikli çözüm üreten işini ve şehrini seven, kendisiyle barışık, vizyon sahibi kadrolar ile çalışmak istiyorsanız,  yetkilerin ve kaynakların doğru kullanılmasını hedefliyorsanız,
Vanlıları dışlayın.
Fakat " Emaneti ehline verin"

vanhaber, van, haber, vanhaber

Bakmadan Geçme