Emekçi halkın sağlam özü

'Hiç unutmuyorum. 60'lı yılların sonlarına doğruydu. Pınarcık köyünün koruması içinde zeytin ortakçılığı yapıyordum. Orada baba dostu yoksul bir komşum vardı. Birbirinden yakışıklı üç oğlu vardı. Baba dostu Ali Dayı kendi zeytinini işliyordu. Zaten ondan başka da mülkü yoktu. O zeytinliğinden sadece yemeklik yağını alabiliyordu. Benim bu Ali Dayı bir gün tutturdu illa 'Bu akşam bende bir kahve içeceğiz' diye. Ben de bu ısrarına dayanamayıp gittim.

"Hiç unutmuyorum. 60'lı yılların sonlarına doğruydu. Pınarcık köyünün koruması içinde zeytin ortakçılığı yapıyordum. Orada baba dostu yoksul bir komşum vardı. Birbirinden yakışıklı üç oğlu vardı. Baba dostu Ali Dayı kendi zeytinini işliyordu. Zaten ondan başka da mülkü yoktu. O zeytinliğinden sadece yemeklik yağını alabiliyordu. Benim bu Ali Dayı bir gün tutturdu illa; "Bu akşam bende bir kahve içeceğiz" diye. Ben de bu ısrarına dayanamayıp gittim.

 

 "Hayıt ağacının filizlerinden örülmüş, üstü sazla örtülü, iç kısmı çamurla sıvanmış, tek oda bir evde oturuyordu. Gerçi orada birkaç zenginin dışında hemen herkesin oturduğu kışlık evler birer odadır ya! Akşam oturuyoruz. Ali Dayının o sepet evinin ocaklığında (şömine) yanan ateşte kahve cezvesi kaynamak üzereydi. Ayağa kalkıp sepet evinin tavanında asılı olan kahve zembilini indirdi. İçindeki oğlak derisinden kahve dağarcığını bir kenara koydu. Ancak koymadan hafifçe bir salladı. Belli ki "içinde az mı kalmış yoksa epeyce daha var mı?" demek istiyordu. Onun elindeki bu dağarcığı görünce, içimden "eskiden annemin sağlığında böyle bir dağarcık bizim de vardı" diye geçirdim.

 

 "Ali Dayı daha sonra zembilden kavrulmuş ve dövülerek hazır edilmiş kahve kavanozunu aldı. Açıp içine baktı. Ve "var" der gibi başını salladı. Fincanları da hazırladıktan sonra maşayla ocağı bir karıştırdı. Sonra cezveyi biraz geri çekti. Kaynayan sudan birazını o fincanlardan birine böldü. Sonra cezvenin içine kahveyi saldı. İyice karıştırdıktan sonra ocağın külünün bol olan bir yerine ve közleri arkasına dayalı şekilde sürdü. Cezvenin sapını da elinden bırakmadı. Cezve ağzına doğru taştığında geri çekiyordu. Aşağı indiğinde tekrar közlere doğru sürüyordu. Bu şekilde uygulamayı birkaç kez tekrarladı. Daha sonra o önceden fincana böldüğü kaynamış suyu cezvenin üzerine ilave etti. Kahvelerimiz böylece hazır oldu.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme