Emeksiz Yemek Olmaz

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Mülkün sahibi Allah’tır. Yüce Allah maddeyi, alemi gördüğümüz, göremediğimiz, bildiğimiz, bilemediğimiz bütün varlıkları yoktan yaratmıştır. Tabiatı da yoktan yaratan AllahüTeala’dır. İnsanoğlu da tabiatın bir parçasıdır. AllahüTeala kendi mülkünde tasarrufta bulunma yetkisini insana vermiştir. İnsan kendisini tabiatın mutlak sahibi olan AllahüTeala’nın egemenliğini, hükümranlığını unuttuğu zaman şirk başlar. Bütün problemlerin kaynağı da şirk ve müşrikliktir. Halbuki yegane malikü’l mülkAllahü Teala’dır. Karşılaştığımız bütün sıkıntılarda, meydana gelen krizlerde herkesin ve her kesimin alacağı dersler olduğu gibi bunlar birer imtihandır.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir kısım kişiler, kurumlar, kuruluşlar hatta süper güçler Allah’ın mülkü olan yeryüzünde baskın bir şekilde egemen olmaya çalışmaktadırlar. Günümüzde kara ve kızıl emperyalizm, yer küresinde yaşayan insanları baskı altında tutmak, bir nevi köleleştirmek için kıyasıya yarışmaktadırlar. Bu şekilde hareket eden zalimler kendilerinden önce servetlerine, güçlerine, ordularının kapasitelerine güvenmişler ancak bunların akıbeti hep hüsranla neticelenmiş ve hak ile yeksan, yani yerle bir olmuşlardır. Firavun, Karun, Haman ve Şeddad gibileri güçlü olmalarına rağmen acınır bir vaziyette yok olmuşlardır. Kuran-ı Kerim’in bazı ayetlerinde geçmiş milletlerin sonlarının nasıl bittiğinden ibret almayı ve yeryüzünü dolaşıp araştırmayı da AllahüTeala emretmiştir.


‘’De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” Onların çoğu Allah’a ortak koşan kimselerdi.’’(Rum 42)

Firavun’un ülkesinde bulunan bütün erkek çocukları iktidarı elden gitmesin diye öldürdüğü, kadınları erkeklerden uzaklaştırdığı ve hatta kendisini en büyük en yüce Rab ilan ettiğini Kuran-ı Kerim bize bildirmektedir.

‘’Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.’’(Nazi’at 23 24)

Günümüzde süper güçler dünyaya nizam vermek için var güçleriyle harekete geçmiş durumdadırlar. Kimileri haşa Allah adına hareket ettiğinden bahisle plan ve tuzaklarını devreye sokmakta, kimileri de geçmişine duyduğu özlemle, büyük balık küçük balığı yutar felsefesiyle kıyım ve yıkım yapmaktadır.

Bu acımasızca plan, tuzak, tahrik süper güçlerin insanlık alemiyle oynadıkları bir oyundur. Tavşan kaç, tazı tutyöntemiyle insanlar psikolojik olarak, iktisadi olarak büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Şuanda dünyada savaş ekonomisi hakim olmaya başlamıştır. İnsanlar tedirgin olmakta, gelecekleri hakkında endişe duymaktadırlar. Yarınlarının ve geleceklerinin tehlikelerle dolu olduğu düşüncesiyle rızıklarından korkmaya başlamışlardır. Dünyayı idare etmeye çalışan bir avuç kapitalist dünya ekonomisine yön vermekte, yeri geldikçe ellerinde bulunan tüketim malzemelerini hapsedip stokçuluk yapmaktadırlar. Stokçuluk ile elde edilen gelir emeksiz gelirdir. Tıpkı faiz gibi haksız kazançtır. Stokçuluk haramdır. İnsanın ihtiyaç duyduğu temel gıda maddeleri, ilaçlar hatta giysiler, herkesi ilgilendiren vb. maddeleri hapsedip ve bunlar üzerinden haksız kazanç elde etmeye çalışanların iyi niyetli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Stokçuluk İslami literatürde ‘’ihtikar’’ demektir. İhtikar ise haramdır ve haliyle günahtır.

‘’Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.’’(Nisa 29)

Kapitalist sistem sermayeyi hiçbir zaman toplumun refahı için kullanmaz. Sermaye bir avuç zengin taifenin elinde dolaşır. Kuran-ı Kerim bunu şiddetle yasaklamıştır.

 ‘’O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). ‘’(Haşr 7)

İşte insanların ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaç maddelerinden stokçuluk yoluyla elde edilen paralar vatandaşın değil, yine bu işin başında olanların cebine girmektedir.

Vatandaşlarımız algılara karşı duyarlı olmalıdır. Yüce Allah herkesin rızkını taksim etmiştir. Dünya milletleri karşısında kendi vakarımızı korumalı ve iktisadi ahlaka aykırı stok ve benzeri şeylere karşı dikkatli olmalıyız.


‘’Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): "İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!" denilecek.’’ (Tevbe 34 35)

 

Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan.

Yunus Emre

Cumanız mübarek olsun.

 

 

 

Bakmadan Geçme