En büyük engelleri Türkiye

Geçtiğimiz günlerde, Dünyaya altıyüz yıl hükmetmiş ve Dünyayı yönetmiş Osmanlı İmparatorluğunun İngiliz alçaklarına karşı kazanmış olduğu KUT-ÜL AMARA Zaferinin 100. yıl dönümünü idrak ettik. Bu Zafer Dünyada, Çanakkale Zaferinden sonra en büyük zaferdir.

Bu Zafer Ülkemizde geçmişte Bayram olarak kutlanırdı. 1952 yılından sonra İngilizlerin isteği doğrultusunda bu şanlı bayramımız iptal edildi. Tarih kitaplarımızda da yazılı olan bu zafer bayramımız hem tarih kitaplarından hem de ders kitaplarından çıkarılarak adeta unutturulmak istendi. Buna devleti yöneten yerli işbirlikçileri de eklenince başarılı oldular.

Osmanlının Zaferi, İngilizlerin hezimetiydi, aslında… 13 bin askeri ile birlikte Osmanlı Komutanı Halil Paşaya teslim olmak İngilizler için bir utanç kaynağıydı. Anca yılmadılar, bu utançlarından hiç olmazsa tarihi anlamda kurtulabilmek için “gerçekleri tarih sayfalarından” çıkarabilmenin mücadelesini vererek onur kazanmaya çalıştılar.  Oysa bilmedikleri bir gerçek vardı. Güneş balçıkla sıvanmaz…

Evet, saygı değer okurlarım. Osmanlıdan kurtulmak için tüm güçlerini birleştiren Haçlı şeytanlar, her türlü alçaklığı yaparak, Osmanlıyı meydanda mağlup edemeyince, tarih kitaplarında yenmeye çalıştılar. Osmanlı’nın O’suna dahi tahammül edemeyen İngilizler ne yazık ki Cumhuriyetimizi de diledikleri gibi dizayn etmede hiç mi hiç uzak durmadılar. Osmanlıyı babanın oğulu, oğulun babayı, kardeşin kardeşi katlettiği bir toplum olarak işleyerek 90 yıl diledikleri gibi işbirlikçileri ile birlikte bu ülkeyi yönettiler.

Bunların bize bakışları aynen şöyleydi; “Ne kadar büyüyeceğinize, ne kadar gelişeceğinize, ne kadar milli olacağınıza, ne kadar sağcı olacağınıza, ne kadar solcu olacağınıza, ne kadar müslüman olacağınıza, hangi fabrikaları kuracağınıza, ne kadar ihracat yapacağınıza, ne kadar ithalat yapacağınıza, ne kadar borçlanacağınıza, ne miktarda borcunuzu ödeyeceğinize biz karar veririz. Bizim istemlerimizin dışına çıktığınız taktirde sizi yönetimden alırız”. Evet, dile kolay 90 yıl bizi kendilerine bağlı bir şekilde yönettiler.

Arada bir bunların sistemine karşı çıkan liderlerimiz olmuştur. Bu liderlerden Özal, Ecevit, Erbakan ilk alımıza gelenler… Ancak, onlar da zaman zaman susmak ve sinmek zorunda kalmışlardır.

Son on yıldır ise bunların dedikleri yapılmıyor. İstikrarlı bir yapı söz konusu… Artık “Ülkemizi dilediğimiz gibi yönetiriz. Kimseden emir ve talimat almayız. Doğru bildiğimiz ve ülkemiz çıkarları doğrultusunda olan her şeyi yaparız. İstediğimiz büyüklükte hava alanları yaparız. Avrupa ve Asya arasında istediğimiz geçişleri yaparız. Dilediğimiz tünelleri açarız. Dilediğimiz otoban yolları yaparız. Dilediğimiz yerlerde hızlı tren projelerini yaparız. Savunma sanayimizle ilgili her türlü savunma araç ve gereçlerini üretiriz. Uygun bulduğumuz her yere dilediğimiz fabrikalarımızı kurarız. İMF ye olan borcumuzu öderiz. Bir daha borç almayız. Ülkemizi her türlü felakete karşı koruruz. Hiç bir ülkeden talimat almayız. Tüm mazlum ülkeleri sahipleniriz. Dünyada olup biten haksızlıklara karşı isyanımızı sesli olarak haykırırız” söylemleri hayatın gerçeği ile tanıştırdı Onları…

Anadolu’da kullanılan bir deyim var… “Arının yuvasına çomak sokmak”… Evet çomağı soktuk. Ne olacaksa olsun. Arı da haddini bilmek zorundadır. Her canı istediğinde bizi sokmasına izin vermeyiz. Biz şimdi Arıların yuvalarını başlarına yıkmaya karar verdik. Yıkacağız da… Buna mecburuz.

Şimdi gelelim esas meseleye…

Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve diğerleri. Son on yılda büyüyen ve içinde bulunduğu coğrafyanın en büyük ve en güçlü ülkesi haline gelen Türkiye’nin “önünü kesmek için” seferber olan tüm güçler, harekete geçmiştir. Sözde bizim müttefikimiz olan bu alçaklar her türlü silah, savaş araç gereçleri ile ülkemize saldıran taşeronlara destek vermişlerdir, vermeye devam etmektedirler. PKK’ya terör örgütü diyen Amerika, PYD, YPG Terör örgütlerini PKK’nın dışında tutmuş, onlara her türlü desteği vermiştir. Rusya bu örgütlerle iç içe bir yapı sergileyerek onların ülkemize saldırmalarına olanak sağlamıştır.

İngiltere, Fransa, Ermenistan, Rusya Amerika ve diğer bir çok ülke vatandaşları PKK ve YPG saflarında ülkemize karşı şavaşmaktadırlar. Hem silah, hem militan desteğinde bulunan bu alçakların tek bir hedefleri vardır. O da bunların isteklerine karşı dim dik ayakta duran ve ülkesinin genel çıkarlarını her şeyin üstünde gören bu yönetimi devirerek yerine kendilerine uygun bir yönetimin getirilmesi çabasıdır.

Halkın ve Hakkın desteğini alan bu yönetim hiç bir koşulda bu alçakların isteğine boyun eğmeyeceklerdir.

Değerli okurlarım, Ülkemiz kurtuluş savaşı vermektedir. Her gün onlarca şehit vermekteyiz. Yüzlerce de şehit vermiş olsak dahi hiç bir güç bizim vatanımızı almaya muktedir olamayacaktır. Tümümüz canımızı vatanımıza feda ederiz. Vatanımız bizim namusumuzdur. Onurumuzdur. Yurdumuzdur. Her şeyimizdir. Biz ülke olarak, görünümde PKK ile savaşıyoruz. Meseleye böyle bakarsak yanılırız. Biz Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve diğer haçlı şeytanlarla savaşmaktayız. Eski Genel Kurmay Başkanımız İlker Başbuğ, “Ülkemizi içten işgal etmiş olan paralel yapı ile Cumhurbaşkanı Erdoğandan başkası baş edemezdi” demişti. Gerçekten Devletimizin kılcal damarlarına kadar girmiş bu ihanet çeteleri ile baş etmek çok zor bir işti. Büyük ölçüde temizlenen bu hainler halen varlıklarını sürdürmeye devam etmektedirler. Sonuçta tamamı temizlenecektir. PKK büyük ölçüde temizlendi. Emperyalist güçlerin uşaklıklarını yapan PKK ile Paralel yapının FETO terör örgütü, IŞID ve diğer terör örgütleri aynı merkezden yönetilmektedirler.

Cumhurbaşkanımız PKK’yı yendik diye bir açıklama yaptı. Ben sayın Cumhurbaşkanımızın bu görüşüne katılmıyorum. Biz yalnız PKK’yı yenmedik. PKK ile birlikte Amerikayı, Rusyayı ve diğer Haçlı şeytanlarını yendik. Türkiyeden beklenmeyen bir süprizle karşılaştılar. Bunun hesabını yapmamışlardı. Beklenmedik Türkiye süprizi bunların hesaplarını alt üst etti. Planları bozuldu. Şaşkına uğradılar. Ancak yapacakları bir şeyleri ve güçleri de yoktu. 100 yıl önce yaptıklarını yapmak istediler. Ancak kayaya çarptılar. Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye engeli emperyalistlerin Ortadoğudaki tuzaklarını bozdu. Bu engeli aşabilme kudretine sahip değildirler. Yüce Allah bu alçaklara fırsat vermeyecektir.

Ülkemizin lideri sayın Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda Dünya lideridir. Ülkemizin kazandığı her zafer BAYRAM olarak kutlanmalıdır. Bu noktada başta da ifade ettiğim gibi 100. Yılını kutladığımız KUT-ÜL AMARA zaferini gelecek nesillerimizin hatırlayacağı şekilde anmalıyız… Tüm şehitlerimizi RAHMET, MİNNET ve ŞÜKRANLA anıyorum. Gazilerimize sağlık, esenlik ve mutluluklar diliyorum.

Vatan sevgisi, Bayrak sevgisi, Devlet sevgisi, Ezan sevgisi ile tüm gönüllerin dop dolu olmasını yüce Allahtan niyaz ediyor ve diyorum ki:

Allah ülkemize göz diken düşmanlarımızın gözlerini kör etsin.

Onlara uşaklık eden yerli işbirlikçi hainleri de kahretsin.

Saygılarımla.

Bakmadan Geçme