Eskiden hodri meydan vardı
Geçmiş dönemlerde halkın iradesine başvuranlar şimdikiler gibi 'HEPBANACI' değillerdi.
Geçmiş dönemlerde halkın iradesine başvuranlar şimdikiler gibi "HEPBANACI" değillerdi.
Daha demokratik ve adalet terazisini hakça tutarlardı. Bu yöntem de toplumsal hayatta kamplaşmaların, kutuplaşmaların önüne geçerdi.
Diyelim iktidarda A partisi mi var… Muhalefetteki B partisinin lideri de onunla söz söyleme hakkına eşit oranda sahip olurdu.
Televizyon kanalları, gazeteler şimdiki gibi yansız ya da havuz medyası olarak ikiye ayrılmamıştı. Doğal olarak bu sosyal durum vatandaşın vicdanına da yansırken güven duygusunu büyütürdü.
Şimdi bu yok!
Ülkedeki yirmi gazeteden üç beşi muhalefet diğeri havuz medyası dediğimiz yanlı gazeteler. İktidarı elde tutanların demeçleri ya da önceden belirledikleri gündemin manşeti aynı anda hepsinin birinci sayfasında yer alıyor ve medyatik bu pişti zaten demokrasinin gün be gün elinden kaydığını fark eden kitlelerin içinde umutsuzluk rüzgârı estiriyor.
Perşembe gecesi Cumhurbaşkanı televizyon kanallarında ülkenin iç ve dış politikasını, bu politikalara karşı neler yapıldığını anlattı. Sıkıntılardan söz etti, çıkış noktalarına işaret etti. Buraya kadar güzel bir yaklaşımdı. Bir siyasi liderin ya da devlet liderinin ekranlardan halka hal ve gidişi anlatmasından daha güzel ne olabilirdi ki?
Ancak bu yöntem yüzde ellinin o canlı programı izlemesine olanak sağladıysa da yüzde ellisinin ya da üzerindekinin o kanalları izlememesine neden oldu.
Peki, yüzde yüzlük izleyici kitlesi nasıl sağlanırdı? Yüzde yüzlük izleyici ancak onunla birlikte o canlı programa davet edilen ana muhalefet lideri ve diğer parti liderlerinin katılımıyla sağlanabilirdi.