Evde hırsız var!
Hep deriz ya insanlar doğduklarında saf ve temiz doğarlar. Ki ben hiç inanmam saf ve masum doğuşlara, aslında doğduklarında genlerinde mi var, yoksa ruh yapılarının bozukluğundan mıdır, bilinmez dünyaya farklı gelirler.
Biz ebeveynler ilk etapta bunu anlayamayız. Büyüyüp gelişmeye başlayınca bu çirkin özellikler yavaş yavaş ortaya çıkar. Ve kimse bu tarz insanları kolay kolay değiştiremez. Uğraşlar ,çabalar boşunadır. Bu değişmez huylar karakterlerinin vazgeçilmez parçaları olarak büyüyerek devam eder.
Günlerden bir gün bir arkadaşım dertleşmek istediğini söyledi. Telefonda ağlıyordu. Hemen buluşmak üzere verdiği adrese gittim. Arkadaşım üzgün ve çok perişandı. Ağlamaktan paylaşmak istediğini anlatamıyordu. Biraz sakinleşince anlatmaya başladı. İlk cümlesi 'Abim hırsız…" Şok geçirmiştim. Bir kız kardeşin abisine söylediği 'Hırsız' kelimesine takıldım kaldım.
Nasıl yani" diye sordum?
"Sorma evimizde hırsız var" dedi. Meğer adam kendi malının hırsızlığını yapıyormuş. Babaları hakkın rahmetine kavuşunca aileye ait fabrika ve bütün malın mülkün idaresini güvenerek abiye teslim ediyorlar. Düzenimiz, işlerimiz babamız hayattaymış gibi devam etsin diye. (Kurda kuzuyu teslim etmişler). Abi bütün ev halkının iyi niyetinden yararlanarak önce aileyi notere götürmek istemiş ellerinden umumi vekaletname almak için. Noterin uyarısı ile aile vekalet vermekten son anda vazgeçilmiş. Kurnaz abi bu hamlede başarısız olunca sesiz ve sedasız hiç renk vermeden işlerin başına geçmiş. Karakter bozuk olunca hilenin nasıl yapılacağını da biliyor uyanık. Ve fabrikanın yıllık bütün kazanımlarını kendi zimmetine geçirerek hiç ediyor. Yıl sonu hesaplarda sahte belgeler düzenleyerek her şey usulüne uygunmuş gibi bir sunum yapıyor. Arkadaşım hesaplarda hızlı düşüşü görünce başka bir mali müşavire hesapları inceletiyor. Gerçekler ortaya çıkınca tabiki kıyametler kopuyor. Ve arkadaşım ilk o zaman babadan sonraki döneme ait bütün hesapları sorgulamaya aldırıyor.
Abisinin yaptığı hırsızlıklardan meğerse iki kişinin haberi var. Biri annesi ( dilsiz şeytanı oynayan) diğeri de hırslarının ve egolarının peşinde koşup kız kardeşinin haklarını abisine sunan ablası.
Abla babadan kalan bütün mirası aldığı için kardeşinin düşeceği maddi imkânsızlıkları bilerek ve isteyerek hırsızlıklara göz yumuyor. Anne ise gayet normalmiş gibi oğlunu müdafaa ediyor. Abla kardeşi kötü duruma düşecek diye, abi de aile içi hırsızlığı başarı ile gerçekleştirdiği için mutlu.
Film gibi değimli.
Duyduklarım karşısında gözlerim fal taşı gibi açıldı ve şaşkınlıkla dinledim.
Şaka gibi bir şey.
Aile içi hırsızlığa bir aile nasıl onay verebilir. Arkadaşım tek sebep gösterdi dedi ki, erkek evlat olmasıymış abisinin bu etik dışı davranışları yapabilme nedeni.
Sinirlenince 'yuh' diye sesli bir tepki gösterdim.
Pes artık, ne demek 'erkek evlat' adam besbelli hırsız, yalancı ve şerefsizin önde gideni.
Aklım almıyordu. Nasıl bir insan kendi malının hırsızı olabilirdi ki? Nasıl mubah görebilirdi ki. Hiç mi yaradandan korkmaz, hiçimi onun gazabında çekinmez! Bilse, anlasa, anlayabilse geç de olsa af dilese tövbekâr olsa...
Arkadaşımın ruhu acılar içindeydi, kıvranıp duruyordu. En acısı ne biliyor musun dedi; "Benim bütün manevi duygularımı da çalıyor abim. "
Dedim ki, kirlenmenin, ahlaksızlığın ve ihanetin olduğu yerde bereket ve huzur olur mu? Tabi ki olmazdı. Nasıl olabilirdi ki...
Muhtemel bu adam çocukluğunda veya ergenliğinde karakter bozukluğunun sinyallerini vermiştir. Yine muhtemel bir şey var ki ya ebeveynlerden ikisi veya ebeveynlerden biri ki bu annedir, bu adamın her türlü karaktersizliğinin üstünü örtmüştür.
Ben bu tarz insanları 'Hayat dansözü' olarak adlandırırım. Ne yalanları ne rüyaları ne hayalleri ne hırsızlıkları ne şerefsizlikleri ne de ihanetleri hiç bitmez. Her zaman kazandıklarını sanmış olsalar bile kayıpları ağır, hayatları trajik olur.
Evdeki hırsız özel ve özelliklidir. Bu konuyu burada bitirirken hatırlatayım; hırsız evin içinden olursa bulunması müşkül olur. Aman dikkat!
Sevgiyle kalın.