Fatih Perihan'dan Kıssa'dan Hisseler…

Hazreti Ömer Camii Müezzini Kayyum Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

BİR MÜ'MİN OLARAK KİMLERE BENZEMELİ  VE KİMLERİ ÖRNEK, ÖNDER VE  NUMUNE ALMALIYIZ?

 

BİZ; en güzel ahlak üzere yaratılan, ûsve-i hesene -en güzel örnek-model şahsiyet, en hayırlı ve isabetli mürebbi- terbiye edici ve hidayet güneşi. Habibûllâh, Nebiyyûllâh ve Resûlüllah olan Muhammed as'mı

 

Biz, dört defa malının tamamını Fisebilillah hibe eden.. geridekilere ne bıraktın?
Sorusuna; Hz. Allah ve Rasülünü bıraktım diyen Hz. Ebu Bekir Sıddık (r.a.)’ı 
Biz, halife olunca her saat başı kendisine “Ölüm var Yâ Ömer” diye hatırlatacak bir memur tutarak, maaşını kendi cebinden ödeyen.. Devlet işlerini yürüttüğü esnada gelerek selam veren arkadaşının selamını bir müddet almayan, sonra kandili söndürerek cebinden çıkardığı mumu yakarak selama cevap veren ve şahsi  işlerimi devlet imkanlarıyla, beytülmalle görmemeye çalışıyorum diyen Hz. Ömer  (r.a.)’ı, Biz, hayatına ve hayasına meleklerin bile imrendiği ve İslamî hizmetlerin en büyük yardımcısı ve finansörü olan Hz. Osman (r.a.)’ı


Biz, İslam’ın bir savaşında yere yıktığı kafiri üç kere İslam’a davet eden, menfi (olumsuz) cevap vermesi üzerine katledeceği esnada aşağıdan beri yüzüne tükürdüğü için salıveren ve biraz önce dinim içindi, şimdi ise nefsim için olacak  diye öldürmekten vazgeçtim diyen, böylece onun “İslam ne muazzam bir din”  diyerek Kelime-i şahadet getirmesine sebep olan Hz. Ali (r.a.)’i, 


Biz, cesedim tabuttan alınıp kabre konulurken dar kefenin içinde uzuvlarım belli olmasın ve erkekler tarafından fark edilmemesi için beni gece karanlığında defnedin diye evlatları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e vasiyet eden Hz. Fatıma (r.a.)’yı, 


Biz, bir savaşta kocasının, babasının, oğlunun ve kardeşinin şehit düşmüş  bedenlerini gördüğü halde “Benim peygamberim nerede? O varsa hepimize yeter” diyen Hz. Sümeyrâ’yı, Biz, yüzlerce kilo ağırlığındaki kayanın altında ve zıt yönlere koşturulan develere ayaklarından bağlanarak eziyet gördüğü esnada bile kelime-i şehadeti okuyan peygamberimizin müezzini Hz. Bilal ve İslam’ın ilk şehidesi Hz. Sümeyye’yi, Biz, belki hanımı'mın tesiriyle anamın hakkını çiğnerim korkusuyla annesinin
vefatına kadar evlenmeyen, tabiinin en büyüğü ve Rasûlüllah aşığı (ki efendimiz hırkasını ona hediye olarak göndermiştir) Hz. Veysel Karani’yi, 

 

Biz, helada-tuvalette kullandığı taharet taşı kırıldığı için günlerce ağlayan ve “yıllardan beri benim avretimi sadece bu gördü, şimdi ise yenisi görecek” diyerek hayâ dersi veren İmamı Muhammed Birgivi’yi, 


Biz, Rasulullah’ın makberi şerifini tunç ile inşa ettirirken çalışan ustalara “Aletlerinize keçe bağlayın, ses çıkararak Resûlüllahı rahatsız etmeyesiniz” diyen  Gazneli Mahmud Hazretleri’ni, Biz, ısırdığı elmayı helal ettirebilmek için yıllarca köleliğe razı olan İmam-ı Azam’ın babası Hz. Sabit’i,

 

 
Biz, Küfe’de koyun çalındığı için yedi sene koyun eti yemeyen, defolu kumaşı sattığı için ortağından ayrılarak o günkü hasılatın tamamını tasadduk eden, iyiliği başına kakmış olurum korkusuyla alacaklı olduğu kişinin sahanlığına sığınmayıp sırılsıklam ıslanan, fıkıh evinin sahibi ve “lev'les-senetan leheleken-numan”  sözünün Sahibi İmamı Azam’ı, 

 

 Biz resûlüllah sevdalı, Seyyid ve sünnetlere harfiyyen uyan.. fakirliği sebebiyle Kurban sünnetini yapamam endişesi taşıyan.. ama kurban kesmeliyim diyerek.. bir kurbanlık hayvan karşılığın da günlerce çobanlık yapan imam-ı Şafii'yi 

 

Biz “Allah’ımızın bunca nimeti karşısında rükularda beşten az, secdelerde yediden az tesbih okumaktan hayâ ederim” diyen ve ŞERİÂT,TÂRİKÂT,HAKİKÂT, MÂRİ̇FET'in ehl-i sünnet yolu üzere anlatıldığı “Mektubat” isimli eserini âlemi İslam’a manevi miras bırakan İmam Rabbani’yi,  Biz, kendi dükkânının da bulunduğu çarşıda yangın çıktığı için oraya doğru koşan, bütün dükkanlar kül oldu ama senin dükkanına bir zarar olmadı haberini alınca önce hamd eden, sonrada diğer Müslümanların zararlarını unutarak niçin hamdettim (sevindim) diyerek hamdine tam otuz sene tevbe eden Hz. Sırrı Sakatî’yi,

 
Biz, yerde çamurlar içinde bulduğu ayet yazılı kağıdı kaldırarak velayet rütbesine ulaşan Hz. Bişr-i Hafî’yi Biz, “Nereden geliyorsun” sualine “Cehennemden geliyorum, ateş lazım oldu, cehenneme gittim, bana: herkes buraya ateşini dünyadan getirir, sana ateş veremeyiz dediler” diyen ve kendisine olan borcunu ödemediği için mezarlığa gidip  beklemeye başlayan “Nasıl olsa eninde, sonunda buraya gelirde ödersin” diyen Hz. Behlül’ü, Biz, fetihten sonra yolunu keserek bizim dua haklarımızı unutma diyen dervişlere “Ben sizin duanızın bereketini unutmayayım, sizde benim mücahid askerlerimin kılıçlarının hakkını unutmayın” diyerek çok mühim bir noktaya dikkatleri çeken ve kuşbakışı bakıldığında Arapça “Muhammed” şeklinde hisar  inşa ettiren Hz. Fatih’i,  Biz, “At sırtından indirtme, beni.. yatağımda öldürme Yâ Rabbi” diyerek dine, imana, muqaddesata, vatana vb  değerlere hizmet aşkını isbat eden Yavuz Sultan Selim’i, Biz, Medine-i Münevvere’ye kadar döşettiği tren yolunu inşa eden mühendisleri  toplayarak “Öyle bir proje uygulayın ki tren Rasulullah’ın ravzasına biraz mesafe varken motorları stop edilsin, kendi hızıyla son durağa ulaşsın ve O’nun huzuruna  saygısızca gürültüyle girilmesin” talimatını veren ve yatağından musluğa kadar teyemmüm ile giden Ulu Hakan Abdulhamid Han’ı,  Biz, devrinin tüm zahiri ve batıni ilimlerini tahsil eden, Silistre Rüştiyesi ve Satırlı Medresesinde tahsiline başlayan, Fatih dersiamı Bafralı Ahmet Hamdi Efendi’den birincilikle icazetini alan, sonra da Dar-ul Hilafet-il Aliyye’nin kısmı âlisini (ilahiyatı), Medreset-ül Kuzatı (hukuk) tamamlayarak Süleymaniye Medresesinde mastır yapan ve doktora tezinden (risaleden) on üzerinden 9+9/14  alarak önce müderris (öğretim üyesi) sonra da dersiam (profesör) unvanına ulaşan, 
böylece devrinin ilim otoritesi olan..

 

Tedrisata ehli beytinden (iki kerimesinden-kızından) başlayarak her şart ve zeminde talebe okutan, Kur’anı,Medrese ilimlerini vb  öğreten.. talebelerine  alamadığını evine de almayan.. talebelerinin sobası yanmadığı zamanlarda evinde de soba yaktırmayan.. kendisinden dua isteyenlere talebelerini göstererek “sizin duacılarınız ve şefaatçileriniz onlardır” diyen, zamanının Ehl-i Sünnet ûleması ile işbirliği yaparak sapık fırkalarla mücadele eden.. talebeleri için “İmamı Rabbani evlatları, onlar hiç abdestsiz yere basmazlar” diyerek talebelerini daimî ibadet derecesine yükselten,  “Evlatlarım okuyun bu ilmi, öğrenin bu dini, ancak Allah’ın ilmi, Allah’ın dini  kurtarır bu milleti” diyerek kurtuluş reçetesini açıklayan, hocanız ölünce ne yapacaksınız diye soran kişiye “o zaman her birimiz bir Süleyman oluruz” cevabını veren talebesinden çok memnun olarak günlerce bunu dile getiren, memur olacak  talebesine “bir iş için sana gelen insanların işini gör ve kolaylaştır” talimatını veren.. “tefrikaya düşmeyin, kavmiyet gütmeyin, ehlisünnetin dışındaki yollara sapmayın” diyerek fitneyi-bölücülüğü önleyen, talebelerine günde üç öğün okuttuğu yemek duasında “Ey Allah’ım! Devletimizi daim eyle” duasıyla gerçek vatanperverliğini gösteren, kıyamete kadar devam edecek olan manevi tasarrufu ile  nasibi olan kalplere Allah’ın nurunu ulaştıran, son devrin en büyük iman hazinesi, dersiam ve oniki hak tarikatten ve bâ husus Tarikat-ı Nakşibendiyyenin müceddidiyye kolundan Mürşid-i Kâmil Seyyid Ebul-Faruk Süleyman Hilmi Tunahan Silistrevî k.s.'nün Hedef ve ideallerini Kendimize numune (model-düstûr) edinmeli ve böylece iki cihan selametine ve saadetine ulaşmaya çalışmalıyız... inşâellah..

 

Rabbimiz bütün ehl-i imân ve ehl-i kıbleyi ve hepimizi herdâim Rıza'sınca bu Resûlüllah as efendimizin varisleri olan bu  mübareklere layık olmayı,örnek ve önder almayı,düstûr edinmeyi nasip eylesin.. amin âmin âmin 

 


Vel hamdûlillahi rabbil alemin âmin

 

Bakmadan Geçme