Fazlası olan bir varlık: İnsan

Ünlü Fransız heykeltraş Rodin'e sormuşlar 'Bu kadar güzel insan heykeli nasıl yapıyorsun?' diye. Cevabı kasa ve çarpıcı olmuş 'Çok basit, taşın fazlasını atıyorum, geriye insan kalıyor' demiş. Evet, insan fazlası ve eksiği olan bir varlık. Fazlalıkları sanatla yontarak atıyoruz, eksiklikleri de okuyarak, bilinçlenerek gidermeye çalışıyoruz. Burada özellikle sanatın gücünün ve etkisinin altını çizmem gerekiyor.

Ünlü Fransız heykeltraş Rodin'e sormuşlar; "Bu kadar güzel insan heykeli nasıl yapıyorsun?" diye. Cevabı kasa ve çarpıcı olmuş; "Çok basit, taşın fazlasını atıyorum, geriye insan kalıyor" demiş. Evet, insan fazlası ve eksiği olan bir varlık. Fazlalıkları sanatla yontarak atıyoruz, eksiklikleri de okuyarak, bilinçlenerek gidermeye çalışıyoruz. Burada özellikle sanatın gücünün ve etkisinin altını çizmem gerekiyor.

 

Ayrıca insan sadece iyilikten müteşekkil bir varlık da değil. İnsan iyilik ile kötülüğün toplamı bir varlıktır. Kötülüğü aşağı ittiğimizde iyilik ortaya çıkar, iyiliği aşağıya itersek bu kez de kötülük öne çıkar. Bileşik kap sistemi gibi... Peki, amaç iyilikse, iyiliği ortaya çıkarmaksa, kim, nasıl yapacak bunu? Bence bunun en güzel cevabı sanattır, edebiyattır.

 

Sanat ve Resim

Ressam'a sordum nasıl bu kadar güzel resim yapıyorsun diye? "Emek, yürek, hayal gücü ve çalışmak çok çalışmak" dedi. Kendini resmine adamış bir adam duruyordu karşımda. O an düşündüm, kendi kendime hayal ettim, ne olabilir başka,  nasıl olabilir diye? Bir kaşık ümit, bir büyük porsiyon yardımlaşma ve  çok miktarda alçak gönüllülük gerek büyük bir ressam için. Yetmez. Resmi kuvvetlendirmek için bir kaşık güvene ihtiyaç var. Ressam resime bakana güvenmeli. Topluma, snatseverlere güvenle birlikte umut aşılamalı. Sonra bir ölçü inanç önemlidiye düşündüm. Çünkü inanamayan yapamaz. Ressam topluma inanamalı, sevmeli, yapıtı estetik duygusuyla birlikte başka duygular da uyandırmalı. Tabi duyguların yanında ona yön veren akıl gerekli. Aklı selimin yanında birkaç damla hoşgörüyü azar azar katarak sevgi ile boyasını karıştırmalı. Bir kaşık sabır eklemeli bu gökkuşağı renklere, en sonundabir tutam övgüyü haketmeli..

 

Marifet iltifata tabidir çünkü. İnsanlar, merifet göstermede cimri davranır genellikle. Çok yazık. Oysa cömert olmalılar sanatla hemhal olduklarında. O zaman onda iyişleştirici şeyi bulacaklardır mutlaka. Çünkü resmin, sanatın şifa verici bir yanı var herzaman bilen için.. İşte Ressam bütün bunları şevkle hiç durmadan karıştırıyor, yorulmak nedir bilmeden sevgi ile yoğuruyor, inanaçlayapıyor  ve saygıyla sunuyor resmini..

 

Yaşamın Özü, Anlam Arayışı

İki büyük sorundan birine derman oluyor Nietzsche'nin dediği gibi. Adaletsizliği gidermek için hukukla nasıl derman olmaya çalışıyorsa, anlamsızlığı gidermek için sanatı dermalaştırmış bu yolda insanoğlu. Ne ki ne o hukuka nede sanat tam olarak ona ulaşabilmiş. Süreç devam ediyor. İyi ki de devam ediyor. Ya süreç bitseydi o zaman ne yapardık? Umut da bitmezmiydi o zaman. Fazlalıkları atma, eksiklikleri tamamlama çabası da birmezmiydi. Kötü de bittiği için iyinin kıymeti harbiyesi de kalmazdı, değil mi? İyiyi bulma ortaya çıkarma çabası değil mi sonunda hepsi de?Eğitimin, öğretmenlerin, bilim insanlarının, dinlerin, kutsal kitapların, peygamberlerin de amacı bu değil mi? İnsandaki iyi yanları ortaya çıkarmak, kötülüğü aşağıya itmek.. 

 

Bu araçların en önemlilerinden biri sanat ise eğer neden ona hem bireysel hem toplumsal olarak gerekli önemi vermiyoruz. Neden ona yaşamda yeterince yer ve değer verilmiyor? Sanat, insanı insan yapan, insanın kendini gerçekleştirmesini sağlayan, insanın iyi yanlarını ortaya çıkaran önemli bir etkinlikse eğer neden bu yapılmıyor? Birincisi sanırım bilincimiz yetrince gelişmemiş, zevkelerimiz yeterince rafine olmamış da ondan. Çünkü herkes sonunda dünyayı ancak kendi bilinci kadar algılar.   Diğer bir husus da kendimizi geliştirmenin olanakları yeterince sunulmamış omasıdır. Bu da yanlış yönetilmekten ötürüdür. Ayrıca sanat için önemli bir husus olan kentleşme ve kentlileşmemiz de yeterince gelişmemiş. Çürük dişler gibi dizilmiş binalar, eğri büğrü yollar, açılmamış hava koridorları, yapılmamış park ve bahçeler, dikilmemiş ağaçalar neyin ifadesi.. Neyin göstergesi?Gelişmemişliğin elbette..  ya da çarpık gelişmişliğin..! Untmamalı sanat, edebiyat ve bilim kendisine değer verilen yerde yeşerir,eskilerin deyimi ile neşrü nema bulur. Kendisine yeterince yer ve değer verilmeyen yerden ise  göçeder gider..

 

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

Bakmadan Geçme