Fiziksel Hastalığı Olanlarda Psikiyatrik Destek

Normal hayatımızı sürdürürken aklımıza nedense pek de ölüm düşüncesi gelmez. Sanki kötü hastalıklar, kötü olaylar ve ölüm hep başkalarının başına gelir gibi hissederiz. Sanki hepsi bizden uzaktır. Fakat bir gün kalktığımızda kendimizi biraz yorgun, halsiz hissederiz, bu durum birkaç gün sürünce doktora gideriz ve bize o hep başkalarının başına geldiğini düşündüğümüz ve hiç de konduramadığımız bir gerçeği söyler. Ya da hiçbir şey yoktur genel bir sağlık taraması yaptırmak için doktora gitmişizdir ve beklenmedik bir şekilde bir hastalık tanısıyla karşılaşırız. Ya da bir trafik kazası geçirip uzuvlarımızdan birini kaybedebiliriz. Yaşam alt üst olur, gelecek beklentileri sarsılır ve belki de ilk kez bizi biz yapan şeylerden (arabası olma, …mesleği olma, anne olma, eş olma….) bağımsız olarak yalnızca "hastalık ve ölüm karşısında aciz bir varlık olduğumuzu" fark ederiz. İşte bu bizim temel gerçeğimizdir. Bu temel gerçeği dilimiz söylemesine rağmen kalbimizin söylemesi ne yazık ki çok da kolay olmamaktadır. "Ben artık hastalığı olan biriyim, hastalığımın gereklerine göre yaşamak durumundayım" demek, bu durumu kabul edebilmek bir süreç gerektirir. Kimilerinde bu süreç hızla gelişir ve kabul etme gerçekleşirken, kimilerinde bu süreç çok uzun sürmekte hatta kişiler hastalığını kabul etme aşamasına gelememektedir.
BEDENSEL HASTALIĞA VERİLEN TEPKİLER VE BUNLARIN OLUŞUM NEDENLERİ
Bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal profili ne olursa olsun hastalanmak zorlayıcı bir yaşam olayı, bireyin yaşam dengesi için tehdit, engellenme ve duygusal krize neden olabilecek bir deneyimdir. Sağlığın bozulması gibi zorlayıcı bir yaşam deneyimi ile başa çıkma sürecinde bir çok insan duygusal bir gerginlik yaşar. Ancak kişilik özelliklerine, geçmiş deneyimlere ve çevreden alınan desteğe bağlı olarak duyarlı bireylerde kriz durumu gelişebilir.
İnsanoğlu geleceğe yönelik olumlu ve umut dolu bir eğilim gösterir. İnsanların yaşamlarının akışı içinde her şeyin yolunda gittiğini düşündüğü bir zamanda, kronik hastalığa yakalandığını öğrenmesi ve tedavi görmesi yeterince zorlayıcı bir olaydır. Ancak hastalık tanısı alma durumunun aktif kriz durumuna dönüşmesi kişilerin olayı nasıl değerlendirdiğine bağlıdır. Hastalıkla gerçekçi olmayan algılar, bilgi eksikliği duyarlı kişilerde kriz olasılığını arttırır.
Hastalık durumu ister geçici ve hafif, ister süregen ve ağır olsun, insanlar hastalığı genellikle bir "kayıp" olarak yaşar ve yas tepkileri ortaya çıkar. Bu kez kaybedilen sağlıktır.
Fiziksel hastalık kişi için ayrılık endişesi, gelecek endişesi, ölüm korkusu, vücut, organ ve bölümlerinin zedeleneceği kaygısı, pişmanlık-suçluluk duygusu gibi değişik tepkilere neden olur, hastanın uzun süreli ruhsal durumunu, zihinsel işlevlerini, dengesini, fiziksel-duygusal otonomisini, vücut imajını, sosyal alanını etkiler. Eski çatışma ve çözülmemiş odak noktalarını harekete geçirir. Fiziksel hastalıklar kişiye, topluma, yaşa, kültüre, hastalığın nasıl algılandığına, hastalığın ima ettiği güçlüklere bağlı olarak kişinin denge ve uyumunu bozar.
Fiziksel hastalıklar kişinin kendisini, dünyayı ve geleceğini olumsuz şekilde algılamasına ve değerlendirmesine uygun bir zemin hazırlar. Bu durum hastalarda kendine güven sorununa, suçluluk duygularına, çevrelerini olumsuz algılamalarına ve ümitsizlik duygularına yol açar. Hastanın hastalıkla ilgili bilgisinin yetersiz olması yada yanlış gerçekçi olmayan bilgilere sahip olması, hastalığa uyumu zorlaştırır. Ailesel ve sosyal desteğin olmayışı krizin ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörlerdir.
Hastalık evrensel olarak özgüven kaybı tepkisine neden olur. Kaygıya, çökkünlük ve çaresizlik duyguları eşlik ederse, zorlanma ile baş etmede çeşitli psikolojik savunmalar gelişir.

Bakmadan Geçme