FOTO ÇÖRÇİL VE ŞİPŞAKÇILAR
Ümit Kayaçelebi yazdı...
Yine daldık zaman tüneline ve vara vara bir de baktık ki tam karşımızda o bir zamanların <Şipşakçıları> yani seyyar fotoğrafçıları. Bazen de onlara su fotoğrafçısı da dediklerimiz. Bazen de dakikalıkçı da derdik sevgili dostlar.İşin literatürdeki yeri de .
Van’da fotoğrafçı yok değildi Foto Süphan, Foto Kırcan, Foto Haydar, Foto Renk, Foto Stil, Foto Davutoğlu 1980 li yıllara gelene kadar Van’da en tanınmış ve haklı olarak nam yapmış fotoğrafçılardı. Daha sonraları buralarda yetişen kalifiye elemanlar da buralardan ayrılarak kendilerine mahsus fotoğraf dükkanları açınca Van’da ki fotoğrafçı sayısı oldukça yükseldi.
Neyse bizim konumuz eski zamanlar yani bundan 60-70 yıl evveline giderek şipşakçıları, dakikalıkçıları ve onları anlatmak. Bu gün artık Van’da olmayan ve mazide kalan bu seyyar fotoğrafçılık Van’da çok insanın yaptığı bir iş de değildi. Bu işle iştigal eden sadece birkaç kişi vardı ve onlarda zaman için de teknolojiye yenik düşünce bir çok meslek gibi tarihe karışıp gittilerse de ama biz onları unutmadık hala onları yeri geldiği zaman anmaktan da geri durmuyoruz.
Bunların işlerini icra ettikleri yerde hepsinin değil de bazısının kullandığı sadece siyah bezden bir dekorları vardı ve bu siyah perdenin önüne bıraktıkları seyyar katlanır tahta sandalyeye oturttukları kişinin resmini çekerlerdi. Lakin fotoğrafı çekerken de gereken ihtimamı ve itinayı gösterir resim çektirenin kafasıyla vücuduyla uygun durmasını da temin eder ve en iyi resmi çekmeye özen gösterirlerdi. Mesela sadece fotoğraf çekmek değil iyi fotoğrafçı olmayı da göstermekti.
Büyük şehirlerde bu işi yapanlar kendilerine has dekorlar üretirlerdi. Kimisi çiçek kimisi saksı kimisi manzara ve hepsinden önemlisi dekorun üzerinde <İzmir>, <İstanbul>, hatırası gibi ibareler olunca bu fotoğrafa ayrı bir ahenk verirdi. Bu fotoğrafı çektirenler büyük şehirler gittiklerini ispat etme adına bu fotoğrafları kutsal bir emanet gibi yıllarca saklarlardı. Özellikle bu işe en çok merak salan… Fotoğraflarını çektiren askerlerin ellerinde tüfekler, omuzlarında fişeklikler vardır. Bunlar da, sıladaki sevdiklerine askerlik hatırası olarak gönderilen resimlerdir.
Madem Van’dan bahsediyoruz o zaman foto <Çörçil> den bahsedelim. Foto Çörçil fotoğraf çektirmek isteyen kişiyi tahta seyyar sandalyeye oturttuktan sonra siyah kolluklarını da takmanın akabinde (Zaten kolluk her zaman takılıdır) Kutuya ellerini daldırır karanlıkta fotoğraf kâğıdını yerine yerleştirdikten sonra arka camdan beliren görüntüyü kontrol etmek için siyah, büyük bir örtü ile bakar. Sağ eli ile objektifin önündeki kapağı kaldırır, sol eli ile havada işaretler yaparak oraya bakılmasını sağlar. Kendi pratiğine göre belli saptadığı bir zaman dilimi içinde kapağa birkaç daire çizdirir ve tekrar objektifin üzerine takar.
Önce görüntü kâğıdın üzerine arap [negatif] olarak çıkar: Makinenin üzerine konan bir ön aygıtla tekrar çekilerek pozitife dönüştürülür. Kutunun içindeki yıkama işleminden sonra havlu ile kurulanır. Her kenar bir makas darbesi ile düzeltilip biraz daha kuruması beklenerek müşteriye hafif nemli olarak verilirdi.
İşin öte yanı da burada çekilen tüm fotoğraflar Van’da hatıra fotoğrafı değil de acilen her hangi bir resmi iş icabı olurdu ve fiyat olarak da daha tatminkâr olduğu için bahusus kazadan, nahiyeden köyden gelenler en çok burada fotoğraf çektirirlerdi. İşiniz acaleyse koşun seyyar fotoğrafçıya anında yapsın şipşağı sizde hemen işinizi anında halledin gitsin.
Ben bazen Alattin abiye gazete dergi almaya giden de görürdüm fotoğraf çektirenleri ve o kutunun içinden nasıl fotoğraf çıktığına hayret ederdim. Bu işi icra eden üç kişiyi hatırlıyorum biri Abdul Özaydın, diğeri Foto Çörçil lakaplı kişi ötekini hatırlayamadım maalesef. İkisi Altaylı Otelinin arka tarafında bir diğeri de Abdul amca da eski çarşı karakolunun orda icrayi sanat ederlerdi.
Seyyar makine ve bir de seyyar katlanır sandalye alın size bir seyyar fotoğraf stüdyosu akşam ne kazandıysanız katlayın makinenizi ve sandalyenizi Allah bereket versin diyerek tutun evinizin yolunu.
Hey gidi günler hey …