'Gavur'

Bahri Yıldızbaş yazdı...

Orta Çağın sonları ile Yakın Çağın başlarında, iletişim ve ulaşımın zor olduğu, bilginin önceleri yıl, sonra aylar ve daha sonraları haftalar sonra insanlara ulaştığı zamanlarda, Avrupa’dan Anadolu’nun çeşitli yörelerine turistik gezi, araştırma veya incelemeye gelen, Türkçe konuşamayan yabancılara, “misyoner, dinsiz, hristiyan, yahudi, Allah’ın gavuru, şeytan, deccal, sünnetsiz, keşiş, papaz ve ajan.” gibi, yakıştırma sıfatıdır gavur.

En somut örneğini 16. yüz yılda, Anadolu’nun köylerinde gezmeye çıkan ve bu arada tarlalarından dönerken yazmaları İLE kulakları arasına çiçek bırakan köylü kadınlara, tarlalarda gördüğü ve isimlerinin ne olduğunu çok merak ettiği bu nadide çiçeğin adını öğrenmek isteyen Hollandalı bitki bilimcinin, beden diliyle “Kulağınızın üzerine taktığınız çiçeğin adı nedir?” diye sorduğunda, gülüşmelerle “TÜLBENT” söylemelerinden sonraki hikaye ile özetleyebiliriz. HOLLANDA’nın milli çiçeği gibi görülen LALE’nin Avrupa serüveni Türkiye’ye uzanıyor. Lalenin ‘Tulipa’ olan botanik adı, Türkçe tülbent kelimesinden geliyor.

……

Kadınların, yazmalarına iliştirerek kulaklarının üzerine bıraktıkları çiçeğin adını soran bilim insanına, “TÜLBENT” demesinden bir kaç yıl sonra: Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa ülkelerinin İstanbul’daki büyükelçilerine lale hediye ediyor. Roma Cermen İmparatoru I. Ferdinand’ın İstanbul’a gönderdiği Hollanda kökenli büyükelçi Ogier Ghislain de Busbecq, sultanın hediyesi lalenin soğanını Viyana’ya saraya getiriyor ve saray bahçivanı Carolus Clusius’a veriyor. Clusius ise laleyi Hollandalılara tanıtmaya çalışırken, önce Tüliban ve ardından Felemenkçe Tulipe olarak Amsterdam sokaklarını süsleyen Lale olduğu anlaşılıyor.

Anlaşılır Kİ, Hollandalı kadınlara çiçeğin adını sorduğunda, kadınlar “başınıza örttüğünüz nedir” anlamış ve TÜLBENT demişlerdir. Hollandalı “TULİBAN” anladığından, tülbentin ve LALE’nin adını “TULİBAN” yani “TULİPA” bırakmıştır.

“GAVUR” kelimesinin boş bir söylem olduğunu diplomatik gelişmelere önem veren Sultan Süleyman, lll. Murat ve en sonunda Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere konuşmalarında defalarca belirtmişlerdir. Yüzlerce yıl dilden dile dolaşan “GAVUR” kelimesi veya söylemi, aynı antik çağlardaki söylemlerden biri olan ve günümüze kadar gelen “TURKO” kelimesi gibi incitici, incitici olduğu kadar ayrıştırıcı, dilci, dinci ve ırkçı söylemlerdirler. Sosyal medya jargonunda veya ırkçı dünya ailelerinde, “Türkiye Türklerinin kendi ülkelerinde üçüncü sınıf vatandaş ve TC pasaportlu bireyler olarak görülmesidir.”

Bu tür söylemleri sosyal medya yoluyla yeni nesillerin diline dolayıp, dilden dile dolaştırmayı marifet sanarak, ırkçılığı ve dinciliği hortlatıp ayrıştırmayı körüklemek, kabul edilir gibi değildir.

Yorumlar 6
Gül Altiok 26 Şubat 2023 17:23

Lalenin latincesini sayenizde oğrendim.Kökenini bildiğim bu güzel çiçek dindar geçinenen soydaşlarımızın gönüllerine renkli bir dünyanın kapılarını açması dileğiyle

Gül Altiok 26 Şubat 2023 17:23

Lalenin latincesini sayenizde oğrendim.Kökenini bildiğim bu güzel çiçek dindar geçinenen soydaşlarımızın gönüllerine renkli bir dünyanın kapılarını açması dileğiyle

Öğretmen 23 Şubat 2023 21:45

Hocam değerli fikirleriniz bizlere ışık tutuyor.ağzınıza ve yüreğinize sağlık.

Öğretmen 23 Şubat 2023 21:45

Hocam değerli fikirleriniz bizlere ışık tutuyor.ağzınıza ve yüreğinize sağlık.

Salih Yilmaz .Vehbi.. 23 Şubat 2023 16:35

Güzel ,Bilinmesi gerekenler. Guzel bilgrce bir anlatim. Tebrikler. Mudurüm. Vehbicigim.

Vedat Atalay 23 Şubat 2023 14:41

Kendimize bir bakalım ,müslüman ne yapıyor islam kur an anlayışı ,adalet ,liyakat ,maslahat emanet ve şura ,emretmektedir bunlara bakmadan bunlar gözardı edilmiş islamiyet uydurulan hadislerle açıklanmaya çalışılmış ve Arabın dili kutsal sayımıştır islamcı olduğunu söyleyen politikacılar aksine bu kuralları çökertmiş demokrasşyi araç olarak kullanım kendi hanedanlarını kurmuş aile şirketi haline sokmuştur yönetim anlayışlarını ,söyleyecek çok şey var ama fazla uzatmıyacağım ,yazınız çok anlamlı teşekkür ederim ,selamlar

Bakmadan Geçme