Gaz ocağı günleri
Zaman zaman hepimiz eskileri konuşuruz, annelerimizin, ninelerimizin ne kadar zahmetler çektiklerini dinleriz.
Zaman zaman hepimiz eskileri konuşuruz, annelerimizin, ninelerimizin ne kadar zahmetler çektiklerini dinleriz.
Elektriğin, tüpün, hatta doğal gazın olmadığı zamanları anlattı annem...
Gaz ocağı yakardık diye başladı anlatmaya, gaz ocağının içine ispirto koyardık iğnesinin tıkanmamasına özen gösterirdik, tıkanırsa yanmaz değişmek gerekirdi.
İyice ısınınca Pompalayarak yanmasını sağlardık üstünde tutturulan yuvarlak çubuklar tencereyi üzerine koymamız için paleti vardı. Pompalama işi neden olurdu diye sorduğumda gaz kaçırırdı alev alırdı sönerdi. Sönünce tekrardan aynı işlemi yapmak gerekirdi diye devam etti. Pompalama olmazsa hep den söner alevi giderdi.
Gaz ocağı biraz zahmetliydi be kızım diye devam etti.
Gaz ocağına ihtiyaç genellikle kış aylarında zemheri soğuklarında olurdu.
Yağan karın altında o soğuklarda evde onunla idare ederdik. Sobadan aldığımız közleri mangala koyar çayımızı demler dik. Mangalın sıcaklığı eve de iyi gelirdi.
Misafirlerin çok olduğu, bahar yada yaz aylarında dışarı da ocak kurardık, ocakta pişirilen yemek daha lezzetli olurdu. Ocağın odunun ısısıyla gazın ısısı bir olur mu kızım odun ateşi daha güzel olurdu. Yemeğin lezzeti hafif, hafif alev de yavaş, yavaş pişen yemekte olur.
Yemeğin kıvamı hafif odun ateşinde olanıdır. Yemeğin malzemesi ona ayrıca tat verirdi.