Geçenlerde çarşıda yürürken özel eğitim kurumlarından biri, reklam panosunun üzerine şu tarzda bir şey yazmıştı. “21. Yüzyıla göre insan yetiştiriyoruz” her gördüğümde beni düşündüren bir yazıydı. Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde bizleri nelerin beklediğini bilemezken hakikaten 21. yüzyıla göre insan yetiştirebilecek miyiz?
Gençlerimiz, geleceğimiz diyoruz. Peki, gelecekte bizleri özellikle de gençlerimizi neler bekliyor.
Yapay zeka, quantum bilgisayarları, hamanoidler, syborglar, byonic organlar, bilgisayar kontrollü çip yerleştirilen insanlar gibi kavramlar ve olgular konuşulur hale geldi. Peki, yapay zekâ en basit haliyle nedir? Kısaca, algoritması oluşturulan ve önceki verileri (data) de dikkate alıp eşleştirme yaparak çalışan makineler olarak tanımlanmaktadır.
Yapay zekânın ilk ortaya çıkışında bilim insanlarından Alan Turing’ in büyük payının olduğu söyleniyor. Alan Turing II. Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynadığı için savaş kahramanı sayılmıştır. Bilgisayar biliminin kurucusu sayılan Alan Turing: “Makineler insanlar gibi düşünebilir mi?” diye bir soru işaretiyle yapay zekâ çalışmalarının önünü açtı.