Girişimcilik ruhu

'Hacı amca, biliyorum, paraya ihtiyacın var ve dükkânı da onun için satıyorsun. Ancak, izin verirsen sana samimi bir öneride bulunacağım.'

"Her adam kendi servetini kazanır; kendi tarzıyla…"

 

Bir belgeselden

 

"Hacı amca, biliyorum, paraya ihtiyacın var ve dükkânı da onun için satıyorsun. Ancak, izin verirsen sana samimi bir öneride bulunacağım."

 

Babam başını kaldırıp ona baktı.  O devam etti.

 

"Sen dükkândaki eşyaları sat, devret ama boş dükkânı verme, elinde tut. Ben oğlunla İstanbul'a gideceğim, kredili mal almak bana ait. Yazıktır, bu genç iş güç sahibi olsun."

 

Doğrusu böyle bir öneriyi ikimiz de beklemiyorduk. Ne var ki, babam çoktan kararını vermişti. Düğün yapabilmek için para gerekiyordu ve o para da dükkân devredilince gelecekti.

 

Kararlı bir sesle "hayır, olmaz" yanıtı geldi.

 

Dükkânın bulunduğu Yeni Cami Pasajı o günlerde yeteri kadar işlek değildi. Biz de işin erbabı değildik.

 

İşçi emeklisi olan babam dükkânı bize bırakıyor, "alın çalıştırın" diyordu. Elimizden geleni yapıyorduk ama mevcut işimizle bir türlü para kazanamıyorduk. Üstelik çok fazla hareket olmayınca sıkıyor, akşamı zor ediyorduk.

 

Oysa babama bu teklifi yapan arkadaşımız Kadir bizim gibi biri değildi. O ticarete başkalarının vitrinlerini düzenleyerek başlamıştı. Daha deneyimliydi. Bir şekilde bizim dükkânın da para kazanabileceğinin farkındaydı.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme