Gölgesi büyük küçük insanlar...

Güne acıyla başlayan bir ülkenin insanı olmaktan daha korkunç ne olabilir ki?
Her sabah ölüm haberleriyle yüz yüze gelmek korkusu korkuların en büyüğüdür.
Terör alabildiğine kuşatırken hayatlarımızı, sanki bir aksiyon filmi izliyor kanıksanmasıyla şartlanan topluma d mı dönüşüyoruz?
Hani bittiği zaman hemen unutmak istediğimiz bir korku veya gerilim filmi düşününüz. Veya kötü bir rüyadan uyandığımızda oh çekip şükür rüyaymış dediğimiz. O duygu mu egemen oluyor güncel yaşamımıza?
Kötü olan ne biliyor musunuz? Hataları tekrar etmeye,bilerek yanlışlar karışsında sumaya alışmak…
Ve görüntüde hep büyük gölgeleriyle laf ebeliği yapmaya çalışan ama her şeyi birbirine karıştıran, kafalarda sayısız soru işaretleri yaratıp, çözümsüzlükte yerinde sayan küçük adamlar var.
Ölümler karışsısında ciddiyet ve metanet, vakar yerine cıvık tavırlar sergileyen mülkü amirlerin günün aynasına yansıyan siluetleri tiksindirici ve güven sarsıcı. Ya da en son söylenecek sözü ilk söyleme şımarıklığını göstermeye devam edenler. Ve ölümlerin acısı karşısına yeni öğrendiğimiz bir lokum dağıtma geleneğinin olduğunu söyleyerek bizi şaşırtan temelinde akademik düzeyi olanlar.
Bazen susmak en uzun ve akılcı bir konuşmanın işareti olabilir. Bazen susmak özür dilemenin yerine geçebilir.
Ama o gölgesi büyük, küçük insanlar sürekli konuşuyorlar. Ve söylemlerinin bir yerinde kocaman gaflar yapmaktan kaçınmayarak…
Bu cennet ülkede çaresiz bir vatandaş olarak yaşamaktan utanıyorum.
Utanıyorum koca gölgeli küçük adamların yönettiği bir yurttaş olmaktan… Gözümün içine baka baka yalan söylemelerinden… Beni aptal yerine koymalarından utanıyorum.
Şehit ölümlerinin ardı ardına kalktığı günün akşamı hava fişekleriyle düğün yapanlarla; ölümleri, öldürmeleri durdurmayanlarla aynı gökyüzü altında bulunmaktan utanıyorum.
Vatan, millet, Sakarya nutuklarından başka hiçbir icraatı olmayan, sisli havaları bekleyenlerden utanıyorum…
Seçim zamanı sandık başında güven gösterip seçtiğim ama metelik etmeyen çabalarıyla büyük gölgeli küçük adamlarla mücadele edemeyen, halkın gerçek dostlarıyız iddiasının bir adım önüne geçemeyenlerle aynı dünya görüşünü paylaştığıma utanıyorum.
Eli silahlıları yola getirmeyen, vatan görevi deyip kışlaları dolduran civan delikanlıları korumaktan aciz bu düzenden utanıyorum.
Susmaktan, korkmaktan, tırsmaktan, evet efendimcilikten, kendi çıkarlarını ülke çıkarlarından özge tutanlardan utanıyorum.
Büyük gölgeli, küçük insanlara kul olanlarla bir arada yaşamaktan utanıyorum…
vanhaber, van, haber, van haber
şahin akçap, insan, gölge, vatan, silah

Bakmadan Geçme