GÖZ BEBEĞİMİZ HATAY

Ümran Öztürk yazdı...

Depremin üzerinden on üç gün geçti. Korku, acı, öfke, kızgınlık, endişe, göz yaşı insanlardaki duygu durumu böyle karmakarışık… Depremde yakınlarını kaybedenler kadar biz uzakta olanların da psikolojileri bozuldu.

Bizlerin de depremde göçük altında kalarak hayatını kaybeden tanıdık,  arkadaş, dostlarımız oldu. Kimisine ulaşıldı, kimisinden haber alınamadı. Fırsatçıların, yağmacıların haberlerini duydukça kızgınlığımız arttı, enkaz altında kalanları, yakınlarının cenazelerinin enkaz altından çıkarılmasını bekleyenleri yüreklerimiz yanarak izledik,gözyaşlarımızı tutamadık insanlarımızın çaresizliğine kahrolduk.

Yardımlaşma, dayanışma bir nebze olsun bu güvensiz iklimde umut verse de endişelendik sevdiklerimiz için sık sık empati yaptık depremi yaşayanlarla. Dayanışmamızı elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince aralıksız sürdürdük.

Onlar için; gelecek güzel günlerin hayallerine, umutlarının üzerine şimdi yıkılan binalar enkazlarını bıraktı.  On il ağır darbe alsa da Kahramanmaraş,Adıyaman,Hatay kanamalı bir hasta gibi ağır yaralı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün rüyasında gördüğü, hayalini kurduğu Türkiye topraklarında olmazsa olmaz dediği medeniyetler beşiği, değişik milletlerin, dinlerin sorunsuz bir arada yaşadığı, kardeşliğin şehri olarak bilinen Hatay şimdi tanınmaz halde.

Bugün Hatay’ın caddeleri, sokakları gündüz enkaz koridoruna, geceleri zifiri karanlığa boğulmuş bir korku kenti olarak önümüze çıkıyor.

****

Lübnan’dan doğup Hatay’ın Antakya ilçe merkezinden geçen su sümbülleri ile bilinen, kentin incisi olarak adlandırılan Asi Nehri, kendine özgü mimarisi, mozaikleri, camileri, kiliseleri, havraları, müzeleri “Dünya Gastronomi Şehri” adaylığı ile her yıl yüz binlerce ziyaretçi ağırlayan bir kent iken şimdi moloz yığınları arasında boylu boyunca uzanmış ağır yaralı bir aslan gibi yatıyor. Üzerinde yaşayan iki milyona yakın insanı ile birlikte.

Özelliği farklı din, mezhep, etnik kültürden insanların bir arada huzurla, kardeşçe yaşadıkları bir yer olan Hatay bugün insanlarını kaybetti. Ruhu, kültürü, tarihi büyük bir darbe aldı. Ama Hatay’ın küllerinden yeniden doğuşunu göreceğimiz günleri sabırsızlıkla bekliyoruz. 

Dünyanın dört bir yanından yardım eli uzatan yüz binlerce yardımsever Hatay’ın ayağa kalkması için canla başla çalışan gönüllü yardım ekipleri hala Hatay’da.

İlk iş bilim adamlarının bilgisi ışığında Belediyelerin vatandaşı da zora sokmadan ücretsiz bir şekilde vatandaşların yaşadığı binalara bina dayanıklılık testlerini yaparak doğal afetlere ve depreme dayanıklılığının belirlenmesinin sağlanmasıdır. Test sonuçlarına göre gerekiyorsa güçlendirme çalışmalarına başlanmalıdır. Oturulması uygun görülmeyen binalarda ise kentsel dönüşüm süreci başlatılmalıdır.

Bu depremlerden aldığımız derslerden biri de, bundan sonra yapılacak tüm binaların etiketlenmesi gerektiğini gösteriyor. Meksika’da yaygın olan bu sistem de binanın girişine takılan levhalarda;  o binayı yapan inşaat müteahhidin,mimarın,mühendisin ve izin veren belediyenin isminin olduğu levhalar zorunlu olarak o bina var oldukça orada yerini muhafaza ediyor. Böylelikle o binanın yapımında söz sahibi olan kişilerin künyesinin o bina ile birlikte olması beraberinde otokontrolü de getirecektir.

 

 

Yorumlar 2
Salih Yılmaz Vehbi.. 22 Şubat 2023 10:14

Kitap yazan, kitap da(Eserinde) eseri olustururken nerelerden yararlandigıni yaziyorsa, Binayı (inşaatı)yapanda belittiginiz gibi , Adinı, muhendisin adini kaynaklarinı belirtirse,oto kontrol ve srumlular bilinmiş olur. Yaziniz çok yerinde..Vehbicigim.Selamlar.

Salih Yılmaz Vehbi.. 22 Şubat 2023 10:14

Kitap yazan, kitap da(Eserinde) eseri olustururken nerelerden yararlandigıni yaziyorsa, Binayı (inşaatı)yapanda belittiginiz gibi , Adinı, muhendisin adini kaynaklarinı belirtirse,oto kontrol ve srumlular bilinmiş olur. Yaziniz çok yerinde..Vehbicigim.Selamlar.

Bakmadan Geçme