Kerpiçten duvarın altından kök salıp uzayan sayılmayacak kadar çok çiçeği uzayıp giden dallarında tutan ağacı gösterdi annesine küçük oğlan çocuğu:
"Mu?"
Kadın sessizce eliyle işaretler etti.
Henüz konuşma yetisini kazanamamış çocuk bu kez eliyle tutu sarmaşığın uzun, kıvrımlı dalını ve bağırdı:
"Mu? Mu?"
Dar sokağa açılan caddeden geçenler fark etti küçük oğlanın annesine ısrarla bağırışını.
Kadın konuşmuyor ancak çiçeğin adını ellerini hareket ederek anlatmaya çalışıyordu.
fark edenlerden orta yaşlı kadın anne ve oğla doğru yürüdü:
"Gramofon çiçeği evladım!"Dedi. Küçük oğlan çocuğu geri adım attı, konuşamayan annesinin eteğine sıkı sıkı sarıldı. Ve gramofon çiçeği yanıtına hayır dercesine başını salladı ve bu kez elleriyle dilsiz olduğunu yardım etmeye çalışan kadına anlatmaya çalıştı. Sonra da sarmaşığın kıvrılarak giden gövdesinde elini sürüyerek çiçeğin gerçek adının sarmaşık olduğunu anlatmak istedi.
Dilsiz anne ve henüz konuşamayan küçük oğlunun bir çiçek adı üzerindeki sevimli tartışmasında; dili olup ta konuşmaktan çekinen, düşüncelerine pranga vurulan, korku ve baskıyla susturulan insanları anımsadım.
Gerçeklerden korkulsa da, ürküp anlatılamasa da akıldan ve yürekten geçenleri insanoğlu, aslında hüküm edilemeyen, zincirlenemeyen bir dili vardır. O dilin adını da vücut dili koymuşlar. Ne sansür dinler, ne de baskı ve zorbalık.