Gümüşün iğne oyası Telkari
Mardin deyince aklımıza dinlerin, dillerin, kültürlerin ortak dili gelir. Tarihiyle, sanatıyla, dinsel yapısıyla, insanıyla kendi üslubunu yaratmış, tüm bu kültürlere, uygarlıklara ev sahipliği yapmış, hiç bozulmadan günümüze değin gelebilmiş efsane bir şehirdir Mardin.
Mardin deyince aklımıza dinlerin, dillerin, kültürlerin ortak dili gelir. Tarihiyle, sanatıyla, dinsel yapısıyla, insanıyla kendi üslubunu yaratmış, tüm bu kültürlere, uygarlıklara ev sahipliği yapmış, hiç bozulmadan günümüze değin gelebilmiş efsane bir şehirdir Mardin.
Türkçe, Arapça, Kürtçe, Farsça, Süryanice, Ermenice dillerinin konuşulduğu, Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Ezidilik kentin inanç dokusunu oluşturduğu, çan seslerinin ezan seslerine kardeşçe, ahenkle karıştığı bir şehirdir Mardin. Herkesin birbirinin inancına saygı duyduğu bu şehirde farklı inançları, farklı kültürleri bir çeşitlilik, bir zenginlik olarak görmüş bu çeşitliliği bünyesinde harmanlamayı bilmiş, hoşgörünün şehri olmuştur.
Dini ve etnik unsurların iç içe geçtiği medeniyetler topluluğunu içinde barındıran bu şehirde her medeniyet kendi üslubunu yaratmış ve korumuştur.
Şayet yolunuz Mardin'e düşerse yeni şehirden eski Mardin'e geldiğinizde yapı dokusu bozulmamış, engin tarihi kültüre sahip bu şehirde zaman tünelinde bir yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz kendinizi. Adeta altın varak kaplanmış görünümlü evler sırtlarını kuzeye, yüzlerini Mezopotamya'nın uçsuz bucaksız zengin, verimli topraklarına vermiş ve hiçbir yapı diğerinin güneşini kesmemiştir. Olağanüstü mimarisiyle antik ve modern kültürün iç içe geçtiği bu masalsı şehrin el sanatları da oldukça iyi bir potansiyele sahiptir.