Dolmabahçe'den yukarıya doğru seğirtip İnönü Stadyumundan Taksim'e doğru açılan yokuşa yöneldiğinizde Gümüsuyu'dan geçersiniz. En güzel doğal parklardan biri oradadır. Taksim Meydanı da buraya dört-beş dakikalık mesafededir. Dinlenenlerin, Marmara Boğazından gelip geçen gemileri izleyenlerin, âşıkların takıldığı o güzel parkın adı Cennet Bahçesi'dir. Ancak dün akşam amirlerinin telsiz emrine rağmen Cennet Bahçesinin adını ne yazık ki çevik kuvvet polisleri Cehennem Bahçesine çevirmiştir.
Tam o noktada bir ay önceden Antalya'dan yürüyerek yola çıkan Adalet Yürüyüşçülerini İstanbul Çevik Kuvvet abluka altına aldı ve amirlerden telsizlerine gelen:
"Sakın müdahale etmeyin!" Uyarılarına rağmen ayaklarından kollarından karga tulumba tutulan gençler parkın merdivenlerinden sürüklendi ve gazla müdahale edildi.
Neydi Adalet Yürüyüşçülerinin muradı?
Gezi direnişi eylemlerinde öldürülen gençlerin davalarının ivedilikle sürdürülmesi ve katilleri ile birlikte azmettirenlerin yargılanmasıydı.
Adaletin siyasallaşmasına neden olan keyfi uygulamalara son verilmesiydi.
Özel mahkemelerin haksız ya da haklılığına dikkat çekmekti.
Bu dikkat çekme yürüyüşü İstanbul'a kadar sorunsuz devam etti. Yürüdükleri yollarda ve geçtikleri köy, kasaba, şehirlerde halkın desteğini aldılar. Otuz iki gün sonra İstanbul'a vardıklarında Taksim Meydanında Gezi Parkında bir bildiri yayınlayacak ve eylemlerine son vereceklerdi.
Ancak polis Taksim'i yasaklamıştı. Onlar da Gümüşsuyu'nda açıklama kararı verdiler. Ancak polis garip bir davranış sergiledi. Adalet Yürüyüşçülerine düşman gibi davrandı. Suç sayılacak müdahalesi ile sürüklenen ve gazlanan gençlerden biri sara krizi geçirerek hayati tehlike geçirdi.
Antalya'dan, İstanbul-Taksim'e yürüyen gençlerin amaçları ve tek suçları adaletin son geldiği duruma dikkat çekmek, yönetenleri bu konu üzerinde düşünmesini sağlamaktı.
Ancak yine antidemokratik müdahale ile demokrasinin yüreğine bir kurşun daha sıkıldı ve İstanbul'un göbeğinde Adalet diye haykıran civan gibi gençlere hain düşman muamelesi yapıldı.
Eylemcilere yapılan müdahalenin görüntülerini Halk TV saniye saniye ekrana getirirken, bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak tüylerimiz diken diken oldu… Ve ne yazık ki utanç içinde kaldık!
Bakalım Türk Adaleti, o polis memurları için emre itaatsizlikten, kişi hak ve özgürlüklerine saldırmaktan dolayı yasal işlemlere başvuracak mı? Yoksa adalet yürüyüşçülerinin eylemlerini haklı mı çıkaracak?