Hayat öpücüğü
Öğretmen sayısının nüfusa yetmediği, ya da Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu beğenmeyen öğretmenlerin geri döndüğü zamanı yaşayan öğrencilerdik.
Öğretmen sayısının nüfusa yetmediği, ya da Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu beğenmeyen öğretmenlerin geri döndüğü zamanı yaşayan öğrencilerdik.
Öğretmen her şeydi. Yol gösteren pusula. Onsuz nasıl aşılırdı karanlıklar? Buna çözüm üretmek gerekirdi.
Ülkemizin egemen sınıfları ve o dönemin siyasileri ne yazık ki eğitimi katletmekten sanıktı. Kurbanları Köy Enstitüleri olan yoz düzen yüzünden çoğu derslerimiz öğretmensiz geçerdi.
Düşünün Doğu Anadolu'nun serhat kenti Van'ın gözbebeği Atatürk Lisesi öğrencilerinin velileri öğretmen arayışında. Falanca dersler boş geçiyor. Filanca branşın bilmem hangi memleketli öğretmeni izin alıp kenti terk etmiş; ardından rapor ve heyet raporlarıyla bir dönemi kapatma hinliğinde. Olan biz sürgün kentlerinin öğrencilerine oluyor.
İşte o zulüm günlerinde bir yöntem icat edilmiş boş geçen dersleri kentin kamusal ve özel sektöründe saygın isimleri olanlara davet sunulmuş:
"Gel şu derslere gir, çocukların zamanı ziyan olmasın." Denilmişti.
İşte o zaman bir de bakmıştık ki Av. Alper Önder öğretmenimiz olmuş, boş geçen derslerimize girerek özveriyle bizlere destek vermişti. Sadece o değil aynı değerdeki saygın isimler de öğretmeni kayıp derslerimize ışık olmuşlardı.
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından gelen gözaltılar, tutuklamalar ne yazık ki diğer kurumlarımız gibi eğitimimizi de can evinden vurdu.
Şimdi ülkemizin önemli bölümünde eğitimci sıkıntısı var. Şu an bekleyen öğretmen adaylarının formasyonları tamamlanıncaya kadar boş geçen derslerin doldurulması, kayıp giden ve geriye gelmesi asla mümkün olmayan paha biçilmez zamanın kurtarılması gerek.
Ancak hala darbe girişiminin sisi kalkmış değil. Terör baş belası! Sinsi bir mırıltıyla kitleler yeni bir darbe olasılığının korkusuna tutsak edilmeye çalışılıyor.
Ve okullar sıkıntıda. Veliler tedirgin. Öğrenciler boş geçecek derslerin leylisinde.
O halde yapılacak tek şey hali hazırda olan öğretmen adaylarının atanması oluncaya kadar çağdaş düşünceli, karakteri sağlam kamu ve özel sektörde saygınlığı olan ehil kişilere geçici öğretmenlik payesi verilmesi. Bu yapılırken gösterilecek hassasiyet seçim yapılan isimlerde partizanlığa yer verilmemesidir.
Ve şu an gözaltında bulunan, soruşturması yapılan ve özünde öğretmenlik erdemi olanların tez zamanda okullarına iade edilmesidir.
Elbette ki her insan gibi öğretmenlerin de siyasi görüşü, dünyaya bakış açısı vardır. Şu an ki yönetim erkine tavırlı olanlar da olacaktır. Ama önemli olan eylemsel suç işlememeleri, darbe ve terör gibi toplumsal suçlara bulaşmamalarıdır.
Eğer hükümet yürekli davranır ve dinsel temalı takıntılarından vazgeçer, çağdaş eğitim kriterlerini analiz edecek yürekli eğitimcilere görev verirse… Eğitimin en önemli işlevinin üretime dönük olması bilincinden hareket ederse bu gudubet günleri sona erer.
Haydi, o zaman! Eğitime hayat öpücüğü vermenin tam zamanıdır, çünkü geçen her saniye istikbalimizin aleyhinedir.