İnsanoğlu açlığı, kıtlığı, hastalığı yendiğini düşünüyor. Madem Bunların üstesinden geldim; geriye ne kaldı? Ölümsüzlük. Ölümsüzlük mistisizmde efsanevi olarak tanrıya mahsus bir olgu. Şimdi o da bunun peşinde koşarak tanrı olmaya özeniyor.
İnsanoğlunun tanrısallığa ulaşma işine gelince… Bu mertebeye yükselmek üç şekilde olabilir! Biyo mühendislik, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği.
4 milyar yıldır amiplere, sürüngenlere, oradan memelilere dönüşen ve kesici aletler yapmanın ötesine geçmeyen Homoerectus’a geçen, oradan da uzay gemisi ve bilgisayarlar yapan Homo Sapiens’e ulaşan doyumsuz insanoğlu dur durak bilmiyor. Binlerce yıldır dönüşümler yaşıyan bu varlık nerde duracak, ya da durabilecek mi? Hiç sanmıyorum. Gidişat bunu göstermiyor.
Hal böyleyken bizim türümüzün son tür olduğunu ve geldiğimiz durağın son durak olduğunu düşünmemiz için ortada hiçbir sebep yok. Siborg mühendisliği, organik bedeni organik olmayan eller, kalpler, yapay zekalarla değiştirmeye başladı bile. Siborg bir Doktor Stockholm’deki evini hiç terk etmeden Tokyo’daki ya da Şikago’daki acil bir ameliyata girebilecek.
Yapay zeka yabancı gezegenlerde koloni kurmakta hiç zorlanmayacak. Peki sonuç ne olacak? İnorganik mühendislik sayesinde zihnimiz yeniden yapılandırıldığında türümüz ortadan kalkacak, insan tarihi nihayet sona erecek ve bizim gibi insanların kavrayamadığı yepyeni bir süreç başlayacak. 21. yüzyılın üçüncü büyük projesi insanoğluna öyle bir yok etme ve yaratma gücü verecek ki sonunda insanoğlu başka bir türe dönüşecek. Böylece insan türü “tanrı mertebesine” ulaşmada büyük yol kat etmiş olacak!