Tansiyon,kısaca kanın damarlarda göstermiş olduğu dirençtir. Diğer bir ifade ile kan basıncının yüksek olmasıdır. Kan basıncı yaş,cinsiyet,fiziksel aktiviteye göre değişir. Kan basıncı sistolik kan basıncı ve diyastolik kan basıncı olarak ikiye ayrılır.
Sistolik kan basıncı,kalbin kasılması sırasında kanın arterlere yaptığı basınçtır.
Diyastolik kan basıncı, kalbin gevşemesi sırasında arterlerin kana gösterdiği dirençtir. Dünya sağlık örgütüne göre hipertansiyon tanısı için sistolik kan basıncı ›140mm Hg ve (veya) diyastolik kan basıncı › 90 mm Hg olması gerekmektedir. Normal olan değer ise sitolik kan basıncının 120 mm Hg'dan ,diyastolik kan basıncının ise 80 mm Hg 'dan küçük olmasıdır.
Gidişata göre hipertansiyon(HT);
Sınırlı HT: sistolik kan basıncı 140-160 mm hg ve diyastolik kan basıncı 90 mm Hg
Hızlanmış HT:hipertansif hastanın kan basıncının ciddi anlamda yükselmesi ve durumun ağırlaşmasıdır.
Labil HT: kan basıncının alçalıp yükseldiği bir durumdur.
Malign HT: kan basıncı 230/120 mmHg olan tansiyondur. Bu durumda, lümen daralması,göz dibinde kanama,böbrek fonksiyonun da bozukluk,ödem gibi olumsuz durumlar oluşur.
SINIFLANDIRILMASI;
1-Esansiyel HT 2-Sekonder HT 3- Diğer HT . Hiper tansiyon hastalarının yaklaşık %90'ı esansiyel HT, %10 ise sekonder ve diğer HT grubundadır. Ülkemiz de yetişkin HT prevelansı %33-40 dır.
Kan Basıncını Etkileyen Etmenler; kan basıncın kontrolü santral sinir sistemi,periferik sinir sistemi,böbrekler ve vasküler endotel arasında ki kompleks bir ilişki ile sağlanır. Adrenal bez ve hipofiz bezi de buna yardımcı olur. Bu sistemlerden birinden alınan bir uyarıya e çok kalp yanıt verir. Yine kan basıncının kontrol edilmesinde bazı hormonlarda yardım eder. Kan basıncının düzenlenmesinde bazı mekanizmalar vardır. Bu mekanizmlar kısa süreli ( barareseptör,kemoreseptör), orta süreli (renin,anjiotensin-aldosteron sistemi), uzun süreli ( böbrek sıvı hacmi sistemi).
PATOGENEZİ
1-Genetik(%30-55): sempatik aktivasyonun azalması,renal sodyum atımının azalması,sodyumun hücreye taşınmasında hasar oluşması önemli sebepleridir. Ayrıca vasküler tonusun primer belirleyicilerinden en önemlisi olan nitrik oksit, endotel kaynaklı gevşetici faktör olarak bilinir. Nitrik oksit vazodilatör etki yapar. Primer HT olan hastaların vücut nitrik oksit üretimi azalmıştır. Nitrik oksit azlığında sodyum atımında da azalma olur ve kan basıncında artma olur. İnsan da bilinen en güçlü vazokonstrüktör olan endotelin ise kan basıncı arttığında plazmadaki oranı artar.
2-sempatik sinir sisteminin hızlanması: sempatik sinir sistemi ile epinefrin salınımı artar ve kan volümünde artışla beraber sistolik kan basıncında artma meydana gelir.
3-vazodepresör maddeler: prostoglandin A ve prostoglandin E yetersizliğinde HT gelişir.
4-renin-anjiotensin-aldosteron sistemi (RAAS): RAAS , vücutta ki su ve tuz dengesini ayarlar. Böbrek arterleri daralınca renin dolaşıma geçer ve buna bağlı olarak;sodyum reabsorpsiyonunu artırır,su ve bazı elektrolitlerin atımını ve kan basıncını artırır.
HT BELİRTİLERİ
Baş dönmesi,burun kanaması,sıcak basması,çarpıntı,ensede zonklayıcı ağrı,çabuk sinirlenme ve göğüste sıkışma gibi durumlar tansiyon belirtisinin başında yer almaktadır.
HİPERTANSİYONDA BESLENME
Hipertansiyon hastalarının beslenme konusunda bir beslenme uzmanına danışmaları ve şunları dikkate almaları gerekir.
-şişmanlık kan basıncını artırır. Android tipi şişmanlıkta hiperinsülinemi gelişir ve buna bağlı olarak vücutta sodyum birikerek kan basıncını artırır.
-1 kg zayıflama sistolik kan basıncını 1.6-2.5 mmHg ve diyastolik kan basıncını da 1.3-1.5 mmHg düşürür.
-şişman kişiler zayıfladıkları zaman renin aktivite düzey azalır ve buna bağlı olarak kan basıncı düşer.
-fazla miktarda karbonhidrat alımı da vücutta sodyum ve su birikmesine yol açarak KB'ı artırır. Aşırı glikoz alanlarda hiperinsülinemi gelişir ve sempatik sinir sistemi aktivitesi artar. Diyetin karbonhidrat oranı azaltılmalı ve daha çok kompleks karbonhidratlar tercih edilmeli.
-yapılan çalışmalara göre doymamış yağ asitleri/doymuş yağ asitleri oranı artıkça kan basıncı düşer. Linoleik asitten zengin diyet kan basıncını düşürür. Bundan dolayı HT hastalarının haftada en az 2 defa balık tüketmeleri önerilmektedir.
-yine günlük alınan kolesterolün 200 mg geçmemesi gerekmektedir.
-protein alımı ile kan basıncı arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Bitkisel kaynaklı proteinlerin kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir. Et ve et ürünlerini tüketmeyen kişilerde kan basıncı düşük olduğu gözlemlenirken,et ürünlerinden zengin beslenenlerde kan basıncının da yükse olduğu görülmüştür.
-araştırmalar gösteriyor ki tuz tüketimi fazla olan toplumlarda kan basıncıda yüksektir. Diyette tuz kısıtlanmasının tansiyonu düşürdüğü bilimsel olarak ta kanıtlanmıştır. Günlük alınan tuz miktarı 5 g geçmemeli,yüksek tansiyonlu hastaların gerekirse tuz kullanmamaları gerekir. Türkiye de ortalama 18g/gün tuz tüketimi vardır. Bu oran önerilen oranın yaklaşık 4 katı kadardır.
-diyetle alınan potasyum ve magnezyumun tansiyonu düşürdüğü yapılan bazı araştırmalarda kanıtlanmıştır. Bundan dolayı potasyum ve magnezyumdan zengin olan meyve ve sebze tüketimine dikkat etmeli,günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze yenmeli.
-posa içeriği yüksek olan besinlerle beslenenlerde kolesterol oranı düşük bulunmuş ve dolaysıyla KKH riski daha da aza inmiştir. Günlük 20-35 g posa tüketilmelidir.
-kahve ,içinde ki kafeinden dolayı periferal vasküler direnci artırarak kan basıncını yükseltir.
-yeşil ve siyah çayda ki polifenollerin antioksidan özelliğinden dolayı kan basıncını düşürdüğü görülmüştür. Ancak kafeinin HT hastaları için risk olduğu da unutulmamalıdır.
-sürekli alınan alkolünde hipertansiyona zemin hazırladığı,düzenli olarak alkol alanlarda HT geliştiği kanıtlanmıştır.
-HT olan hastalara verilecek tuz miktarı 1g/gün olmalıdır. Bu oranın üstüne çıkılmamalıdır.
-HT olan hastalar daha az et ve et ürünleri daha çok sebze meyve,az yağlı süt,tahıllar,kurubaklagil tüketmeliler. Böyle bir diyetle daha çok potasyum,magnezyum ve kalsiyum alınırken,daha az sodyum ve daha az doymuş yağ alınır.