Hz.Sevgi Ve Yedinci Gün

Hz.Sevgi Ve Yedinci Gün
Beyaz, berrak üç yasemin çiçeği. Onun kokusunu hissettiğimiz bir sırada eşiğe oturduk. Bana,"Yunus"dedi, parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek,"Burası kalbimin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yolun bir damla kandan ibarettir. Adına'süveyda' yahut'sevda'derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü sevda, kara talih içinde, o kara kandamlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa âşık artık ne yaptığını bilmez olur."
"O noktanın adına sevda demişler!" Uzunca bir müddet sessiz kaldık. Neden sonra, gözlerinden iki damlanın süzüldüğünü gördüm…
Aşk'ın, sevdanın ve kara sevdaya yakalanmanın gidecek yolun tarifi ancak bu kadar güzel yapılabilir. Okuduğunuz her satır aşkın derinliklerine götürüyor. Yukarıdaki dizeleri okuduğum kitapta gördüğümde çok beğendiğimden,bu sevdanın başına hazret kelimesini eklemek ihtiyacı duydum.
Tıpkı babası gibi kendiside öksüz büyüyen, hazreti sevginin mimarlarından sayılan Yunus, bozkır bir yerde dünyaya gelir. Zengin bir ağa kızı olan elif ile evlenir,ona  Sitare "Gökteki Yıldızım"diye anılıp hitap eder.İlk gördüğü anda çarpıldığı sevdasına. Aşkını büyüttükçe büyütür içinde; ne zaman ki köyleri çekik gözlülerin istilasına uğrar asıl çile o zaman başlar Yunus'un. Elif ile oğlu İbrahim vefat eder, kuyuya saklanan İsmail kurtulur ancak onu da Yunus, önce bulur sonra da yine kaybeder. Kaybettikleri yokluklarında bile Yunus'a bir rehber ve güç olur. Dağlara taşlara düşer, varoluşunu sorgular, kaybettiklerini ararken asıl aşkını Tapduk EMRE aracılığı ile bulur.
Gönlünün pınarlarından damla damla dizeler dökülüp günümüze kadar bize ulaşır Yunus EMRE'nin dizeleri. Bu gizemli yolculuğun ayrıntılarını öğrenmek istiyorsanız keyifle okuduğum İskender PALA'nın "OD"'unu okumanızı tavsiye ediyorum.Bir solukta okuyacağınız bir kitap.
İhsan Sait, bayramlık ağzını açıp Yedi Uyurlar'a onların asıl rüyası olan işte bu kitabı yazdırmaya başladı. Paşaoğlu'nu, Demir Minareler'i, orayı nasıl ele geçirdğini, Alman'la yaptığı satranç müsabakasını, Rebaz'ı, Dojira'dan aldığı ilk mektubu, ona olan aşkını ve çektiği acıyı, imal ettirdiği uçağı, zeplini, kendini dondurucu soğukta muhafaza ettirerek geleceğe nasıl yolculuk ettiğini, kibrini, kibriyle işlediği günah ve cinayetleri, nasıl Ali İhsan adıyla harbe gittiğini… Bir bir yedi kişiye yazdırdı… Kitabını altı gün boyunca yazdırdı. Altıncı günün gecesi saat 12'yi vururken şöyle dedi: "Artık yoruldum ve yarın dinleneceğim, siz de öyle yapın."…Bu cümlelere İhsan Oktay ANAR'ın "Yedinci Gün" kitabını tam yedi akşam belirli aralıklarla okuyarak ulaştım. Sizleri de bu gizemli yolculuğa davet ediyorum. Neden mi davet ediyorum?
Unutmayın sevgili dostlar, normal bir okuyucu haftada bir, ayda dört kitap, iyi bir okuyucu ise ayda altı kitap okumak durumunda. Gelin bir anlaşma yapalım hepimiz iyi okuyucu olalım. Çünkü bütün kilitleri açan, bizi biz eden tek şey okumaktır. Yaradan'ında ilk emri oku değil mi?

vanhaber, van, haber, van haber

Bakmadan Geçme