İki kuşak bir arada Van'ı konuştuk
Genellikle ailece bir araya gelindiği zamanlar insan hep özlediği, hasret kaldığı şeylerden bahsediyor. Böyle hep beraber olduğumuz bir gün babamla yine Van'dan konuştuk, Van'ı konuştuk. Sevdiklerimizi yâd ettik. Oradaki tüm dostlarımızın kulaklarını çınlattık. Yeri geldi duygulandık, yeri geldi gülümsedik. Bu sohbetimizin bir kısmını da sizlerle paylaşmak istedim.
Genellikle ailece bir araya gelindiği zamanlar insan hep özlediği, hasret kaldığı şeylerden bahsediyor. Böyle hep beraber olduğumuz bir gün babamla yine Van’dan konuştuk, Van’ı konuştuk. Sevdiklerimizi yâd ettik. Oradaki tüm dostlarımızın kulaklarını çınlattık. Yeri geldi duygulandık, yeri geldi gülümsedik. Bu sohbetimizin bir kısmını da sizlerle paylaşmak istedim.
Nurten: Sevgili babacığım Van’ın yetiştirdiği bir evladı olarak, Van’a hizmet etmiş bir kişi olarak Van’la ilgili düşüncelerinizi sorsam öncelikle; Mesela Van deyince sizin aklınıza ilk olarak gelen nedir?
Ali Laleci: Van deyince benim illiklerime kadar htiğim, her şeyiyle her yönüyle çok sevdiğim memleketim aklıma gelir. Vanlı olmak bana göre bir ayrıcalıktır. Çünkü Van insanı merttir, Van insanı garip dostudur, Van insanı vefalıdır. Yani bütün iyi meziyetleri üzerinde toplayan bir toplumdur Van halkı. Genelde, tabi, milletimizin hasleti de budur. Ama her bölgenin, her ilin kendine has bazı özellikleri vardır. Onun için ben de Van deyince bir başka duyguya kapılıyorum. Hiçbir zaman unutamayacağım, kopamayacağım, hiçbir zaman değişik bir düşünceye kapılamayacağım kadar sevdiğim memleketimi hatırlıyorum. Zaten dışarıda da kime sorsanız Van’la ilgili intibalarını, hep böyle anlatırlar. İşte Vanlı cömerttir, Vanlı, insanlara karşı sevecendir, yardım severdir, garip dosttur, garip insanlara yardım eder, yol iz bilmeyene rehberlik eder, yol gösterir yani her zaman güzel olan hasletleri ortaya koyan bir özelliğe sahiptir. Tabi Van şehir olarak da tarih öncesine dayanan, daha doğrusu milat öncesine dayanan tarihi ve kültürel bir geçmişe sahiptir. Hatta bizim Vanlı şairlerden bir tanesinin bu konuda “ İsa’dan eskidir bilinmez yaşı” diye başlayan bir şiiri vardır. Daha doğrusu ben, yani Van’ı kendi dilimle, kendi lisanı halimle övmeye kalksam belki derler ki “ Vanlıdır, ne de olsa kendi memleketi olduğu için çok övüyor”. Bunu yabancıya da sorup öğrenmek lazım. “Van nedir? Van neresidir? Van ne demektir? Van’daki insanların hasleti, huyu, efendim, karakteri, yapısı nelerdir? Özellikleri nelerdir?” diye. Daha güzel anlaşılır belki. Onun için çeşitli zamanlarda Van’la ilgili kaleme alınmış yazılar vardır. Bizim gazetelerimizde neşrolunan yazılar vardır. Hatta Necmi Onur diye geçmişte Elazığlı bir gazeteci arkadaşımızın “Van nedir?” diye tarif ederken bu konuda kullandığı çok güzel ifadeler vardır. Mertliğin, onurlu olmanın, saygının, memlekete, millete bağlılığın, vatan sevgisinin, yani bütün güzellikleri üzerinde toplayan yiğit insanların bulunduğu bir ildir” diye tarif etmiştir.
N: Ne kadar zaman oldu Van’dan Denizli’ye yerleşeli?
Ali Laleci: 2011 de geldik biz Denizli’ye. Bu yıl sekizinci yıldönümü olan 23 Ekim depreminden bir ay kadar önce gelmiştik. Bu arada depremde hayatını kaybedenleri de rahmetle anıyorum. Çok büyük bir felaket yaşadı memleketimiz, bizler uzakta olsak da yüreğimiz onlarla yandı. Yani biz geleli de sekiz yıl doldu. Evet sekiz yıl oldu ama benim için sanki seksen yıl oldu gibi desem mübalağa etmiş olmam. Çünkü ben şimdiye kadar memleketimden hiç bu kadar uzakta kalmamıştım. Ama orda bir evladımız var. Çok kıymetli dostlarımız var. Zaman zaman Van’a gidiyor, hasret gideriyoruz. Her ne kadar bizim gençlik dönemlerimize veya bizim Van’da bulunduğumuz zamanlara kıyasla, gerek fiziki yapısı gerekse toplum yapısı itibarıyla birçok değişikliğe uğramışsa da Allaha şükür Göl’ümüz, dağlarımız ovalarımız yerinde. Bunun dışında tabi kabirlerde yatan büyüklerimiz var. Dedelerimiz, nenelerimiz, özellikle annem orda metfun. Ben annemi üç yaşımdayken kaybettiğim için onun acısı çok derindir. Tabi bu bakımdan Van’dan kopmak mümkün değil benim için. Ama kader bizi buraya sürükledi. Bunun sebebi de çocuklarımızı tek bırakmamaktı.