İktidar,'güvenlik sorunu' haline gelirse!

Son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte, AKP iktidarının, Türkiye için bir milli güvenlik sorunu haline gelmekte olduğunun, artık daha da net olarak görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu tespitimizin başlıca kanıtları şunlardır:

Başkanlık sistemi

AKP’nin, Türkiye’nin 150 yıl öncesine kadar uzanan Meclis sistemi geleneğini bir

kenara iterek getirdiği “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, iki yıllık pratiğinin ardından Türkiye için ne kadar zarar verdiği, sayısız kanıtla ortaya çıkmış durumdadır. TBMM göstermelik bir kuruma dönüştürülmüş, ülkenin kaderi ile ilgili en hayati konularda, bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak söz belirleyici olmuştur.  Tayyip Erdoğan’ın son olarak Brüksel’de Biden ile yanında hiçbir devlet yetkilisi olmadan ABD vatandaşı bir tercüman aracılığı ile başbaşa görüşmesi, durumun vahametini yeterince gösteriyor.

Türkiye’nin, Brüksel zirvesinde Afganlı mültecilerin hepsini kabul etme sözünü vermiş olduğunu, Amerikalı General David Petraeus’un açıklamalarından öğrenmesi; tek adam rejiminin nasıl bir güvenlik sorunu haline geldiğinin son çarpıcı örneğidir.

Esat düşmanlığı ve PKK’ya “devlet kurdurmak”

AKP; Fırat’ın batısında kendine bağlı İhvan bölgelerini kabul etmesi karşılığında

ABD’ninFırat’ın doğusunda PKK’ya bir devletçik kurmasına razı olmuş görünmektedir. ABD’nin göstere göstere adeta davul zurna ile Fırat’ın doğusunda PKK’ya devlet kurdurduğu koşullarda Erdoğan’ın ısrarla “Katil Esed” söylemini devam ettirmesinin, hiçbir Suriyeli mülteciyi geri göndermeyeceklerini ilan etmesinin başka bir açıklaması yoktur.

Fırat’ın doğusunda PKK’ya devlet kurdurmak, Türkiye için yakın gelecekte büyük bir tehdidin ortaya çıkmasından başka anlama gelmez.

Mülteci sorunu

Türkiye’deki mülteci sayısı toplam olarak nüfusumuzun yüzde 10’u gibi bir orana da yanmış vaziyette. Elbette mülteci sayısının bu orana varması ABD’nin bölge ülkelerine yaptığı müdahaleler ve bu amaçla şeriatçı terör örgütlerine yaptığı yatırımın sonucudur. Ama AKP iktidarı da izlediği politikayla mültecilerin Türkiye’ye gelmesini sağlamıştır. Numan Kurtulmuş’un “mülteci sorununu stratejik bir kazanım olarak görüyoruz” şekildeki sözleri AKP’nin bu sorundaki rolünü yeterince açıklıyor.

AKP mülteci sorununa, 2023 yılında yapılacak olan seçimlerde kaybolan kamuoyu desteğini telafi edecek bir “altın fırsat” olarak bakıyor. Oysa Ankara Altındağ ilçesinde belki de ilk işaretlerini gördüğümüz gibi mülteci sorunu, Türkiye’nin altına yerleştirilmiş bir “saatli bomba”dır ve bunun da sorumlusu AKP iktidarıdır.

Büyük güçleri birbirine karşı kullandığını zannetme

ABD ve Rusya’yı birbirlerine karşı kullanabileceğini zanneden dış politika

uygulamaları Türkiye’yi güvenilmez bir ülke haline getirmiştir. Bu yaklaşım, zor zamanında yanında olabilecek dostları kuşkulandırmaktan başka bir sonuç vermemektedir. Bir yanda Karadeniz’de Rusya’yı hedef alan tatbikatlara katılma, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğine verilen destek, öte yandan Astana sürecinde Rusya ve İran’la birlikte atılan adımlar birbirinin zıddı politikaların ürünüdür. Bir yerde ABD’ye karşı Rusya’nın yanında olmak, başka bir yerde ise Rusya’ya karşı ABD’nin yanında olmak şeklinde izlenen politika ile hiçbir yerde hiçbir sonuç alınamaz. Sadece emperyalist saldırılar karşısında Türkiye’yi yalnızlaştırır.

Toplumu kutuplaştırma

İktidarda kalmanın yolunu,  milletin yarısını diğer yarısının karşısına koyarak

kutuplaşmayı derinleştirmede gören iktidar, çok tehlikeli bir gerilimi tetiklemektedir. Kutuplaştırma, toplumsal barışı dinamitleyecek bir politikadır ve emperyalist ülkelerin bu gelişmeyi ellerini ovuşturarak izlediklerinden hiçbir kuşku yoktur.

Laikliğe düşmanlık

Laiklik, farklı inançlardan vatandaşların yaşadığı ülkemizde toplumsal barışın temel şartıdır. AKP ise uygulamalarıyla laik devlet düzenini her geçen gün dahafazla dinamitliyor.

Mafyokrasi

Suç Örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları, Türkiye’deki sistemin, AKP

iktidarının 20 yılının sonunda dört dörtlük bir mafyokrasi rejimine dönüştüğünü çarpıcı kanıtlarla ortaya koydu. Suç örgütleriyle bu derece içiçe geçmiş olan bir iktidar, halka, hiçbir konuda en ufak bir güven veremez. Sadece bu durum bile başlıbaşına bir güvenlik sorununun varlığını gösterir.

Ülke kaynaklarına “çökme”

Ülke kaynaklarının bir avuç iktidar yandaşı tarafından yağmalanması veya daha

çarpıcı bir ifadeyle kendi dilleriyle söyleyecek olursak, üzerine “çökülmesi”, aynı zamanda ciddi bir milli güvenlik sorunudur. Yandaşları nemalandırmak uğruna orman yangınlarını söndürme işinin özelleştirilmiş olması, nasıl bir ülke ve millet düşmanı zihniyet ile karşı karşıya olduğumuzu gösteren son örnek olarak hafızalardadır.

Sonuç ve çözüm

Bu liste daha da uzatılabilir. Ama bu yazdıklarımız bile AKP iktidarının nasıl bir milli güvenlik sorununa dönüşmekte olduğunu, yeterli kanıtlarla sunuyor.

Bütün bunlardan dolayı AKP iktidarının “tek adam sistemi”nin sona erdirilmesi ve bir milli devrimci iktidar seçeneğinin yaratılması, Türkiye için içerde vedışarda güvenliği sağlayabilmenin en önemli şartı haline gelmiştir.

Bakmadan Geçme