İlişkilerimizdeki İletişim Kalıpları (2)

SUÇLAYICI
Kelimeler KARŞI ÇIKAN '' hiçbir şeyi doğru yapamazsın zaten. Derdin ne senin?''
Beden SALDIRGAN '' burada patron benim''
İçeride '' yalnızım ve başarısızım''
Suçlayıcı, bir hata bulucu, diktatör, üstün davranmayan çalışan patrondur ve şöyle der: '' sen olmasaydın, her şey yolunda giderdi'' içte kaslar yada organlar kasılır. Bu arada kan basıncı yükselir. Ses sert, gergin, genellikle soğuk ve yüksektir.
İyi suçlama, olabildiğince yüksek sesli ve diktatörce davranmanızı gerektirir. Her şeyi ve herkesi kırıp dökerseniz. Parmağınızı suçlayıcı bir tavırla uzatarak şunları söylediğinizi düşünün: ''bunu asla yapmazsın'', '' hep şunu yaparsın'', neden hep şunu…'', ''neden asla bunu…''vs. Cevap almakla ilgilenmezsin; bu önemsizdir. Suçlayıcı, gerçekten bir şey bulmak yerine suçu çevresindekilere atmakla ilgilenir.
Suçlarken genellikle biraz püskürür gibi nefes alır ya da nefesinizi tamamen tutar, boyun kaslarınızı gerersiniz. Gözleri dışa fırlamış, boyun kasları gerilmiş, burun delikleri genişlemiş, yüzü kızarmış ve sesi kömür küreyen biri gibi çıkan gerçek bir birinci sınıf suçlayıcı hiç gördünüz mü? Kendinizi bir eliniz kalçanızda, diğer kolunuz işaret parmağınız açılmış halde öne doğru uzanırken düşünün. Yüzünüz asık, dudaklarınız kıvrık, bağırırken burun delikleriniz irileşmiş, hakaretler yağdırıyorsunuz ve dünyada ki her şeyi eleştiriyorsunuz. Suçlayıcı durumunuz şöyledir:
Kendinizi değerli hissetmediğiniz için birinin size boyun eğmesini sağlayarak bir fark yarattığınızı görmek istersiniz. Sizce boyun eğildiğini gördüğünüzde, etkili olduğunuzu hissedersiniz.
HESAPÇI
Kelimeler AŞIRI MANTIKLI '' birisi dikkatle izleseydi, burada beceriksiz birinin iş gördüğünü anlayabilir ve gerekli önlemleri alabilirdi.''
Beden İÇTEN HESAPLI ''sakinim, soğukkanlıyım ve kendime hakimim.''
İçeride '' kendimi kırılgan hissediyorum.''
 Hesapçı, çok doğrucu, çok mantıklıdır ve en ufak duygu belirtisi göstermez. Kişi sakin, soğukkanlı ve kendine hakim görünür. Gerçek bir bilgisayara ya da sözlüğe benzetilebilir. Beden hareketsiz, genellikle soğuk ve ilgisizdir. Ses monoton bir tonda, kelimeler genellikle soyuttur.
Hesapçı olduğunuzda, mümkün olan en uzun kelimeleri kullanırsınız; demek istediklerinizi kendiniz bile anlamayabilirsiniz. En azından zeki görünmeye çalışmaktasınızdır. Birinci paragraftan sonra kimse dinlemeyecektir nasılsa. Kendinizi bu role iyi bir şekilde sokabilmek için omurganızdan uzun, sert bir demir geçtiğini ve boynunuzda demir bir yaka olduğunu düşünün. Olabildiğince hareketsiz durun ; hatta ağzınız dahil. Elleriniz hareketini önlemekte zorlanacaksınızdır ama yine de deneyin.
Hesap yaparken sesiniz cansızdır, çünkü etrafınızda olan bitenlerle ilgili hiçbir şey hissetmiyorsunuzdur. Kıpırdamamaya dikkat ettiğiniz için başınız eğik durur ve doğru kelimeleri seçmekle meşgulsünüzdür. Dahası, asla hata yapmamanız gerekir. Bu rolün en acı tarafı, kişinin etrafındaki diğer insanların gözünde ideali temsil ediyor olmasıdır. '' Doğru kelimeleri seç, duygularını gösterme. Tepki verme.''
DAĞINIK
Kelimeler İLGİSİZ kelimeler ya hiçbir anlam ifade etmez yada tamamen gizlidir.
Beden AÇILI '' ben başka bir yerdeyim.''
İçeride '' kimsenin umurunda değilim. Bana burada yer yok.''
Dağınık kişi, karşısındaki kişinin söyledikleriyle ya da yaptıklarıyla tamamen ilgisizdir.bu kişi konuyu tepki vermez. İçsel duygu, baş dönmesidir. Ses tonu şarkı söyler gibi, genellikle kelimeleriyle uyumsuz olabilir ve dikkati başka yere odaklanmış olduğu için nedensiz bir şekilde yükselip alçalabilir.
Dağınık rolü oynadığınızda, kendinizi, bedeniniz bir yana eğik halde sürekli döner ama nereye gittiğinizi, oraya nasıl geldiğinizi bilmez bir halde düşünmeniz yardımcı olacaktır. Ağzınızı, bedeninizi, kollarınızı ve bacaklarınızı hareket ettirmekle o kadar meşgulsünüzdür ki, etrafınızdakilerin sorularına aldırmazsınız; belki kendi sorularınızdan biriyle konuyu değiştirebilirsiniz. Birinin yakasına düşmüş hayali bir saçı almak, insanların ayakkabı bağlarını çözmek vs.
Bedeninizin sürekli farklı yönlere gittiğini düşünün. Dizlerinizi abartılı bir şekilde birleştirin. Bu şekilde kalçalarınız dışa fırlayacaktır ve kollarınız, elleriniz farklı yönlere gidecek şekilde omuzlarınızı daraltmanız kolaylaşacaktır.
Başlangıçta bu pozisyon biraz rahat gibi görünebilir ama birkaç dakika oynadıktan sonra, korkunç bir yalnızlık ve amaçsızlık duygusuna kapılırsınız. Olabildiğince hızlı hareket etmeyi sürdürürseniz, bunu pek fark etmeyebilirsiniz.
Uygulama yaparken, tanımlanan dört fiziksel duruşu altmışar saniye boyunca koruyun ve neler hissettiğinize dikkat edin. İnsanlar genellikle beden tepkilerini hissetmeye alışkın olmadıklarından, başlangıçta bir şey hissetmediğinizi düşünebilirsiniz. Ama devam ederseniz sonra kendi iki ayağınız üzerinde durup tamamen gevşeyerek özgürce hareket edebilir hale geldiğinizde, içsel duygularınızın değiştiğini göreceksiniz.
'' Empoze etme; kendin için bir şeyler istemek bencilliktir,'' yalvarıcılığı destekler.
'' Aptal olma; sen hata yapamayacak kadar akıllısın,'' hesapçılığı destekler.
'' Çok ciddi olma; yaşamana bak! Kimin umurunda? ''dağınıklığı destekler.
Bu noktada, bu dört iletişim kalıbını hepimizin uygulayıp uygulamadığımızı düşünüyor olabilirsiniz. Elbette hayır. Adına SEVİYELEME yada akıcılık denilen diğer bir iletişim kalıbı daha var. Bu kalıpta, her yerimizden aynı mesaj verilir: kelimelerimiz yüz ifadelerimize, benden pozisyonumuza ve ses tonumuza uyar. İlişkiler kolay, rahat, özgür ve dürüsttür; insanlar özgüvenlerine karşı daha az saldırı hissederler. Bu kalıp içinde sadece seviyeleme ilişkileri düzeltmeye, ayrılıkları, çatışmaları çözer ve insanlar arasında köprüler kurulmasına olanak tanır. Ve seviyeleme çok gerçek dışı görünmediği sürece istediğiniz gibi yalvarıcı, suçlayıcı davranabileceğinizi, hesaplar yapabileceğinizi veya sürekli hareket edebileceğiniz garanti edilebilir. Buradaki fark, ne yaptığınızı bilmeniz ve sonuçlarına hazırlıklı olmanızdır.
Seviyeleme yaparken, kasıtlı olarak yapmadığınız bir şeyi fark ettiğinizde özür dilersiniz. Varlığınız için değil, hareketiniz için özür diliyorsunuzdur. Aynı şekilde, seviyeleyici bir tavırla bir hareketi inceleyerek karşınızdaki kişiyi suçlamadan eleştirebilir ve değerlendirme yapabilirsiniz. Ayrıca genellikle yeni bir yön de teklif edebilirsiniz.
Kelime anlamlarına dikkat ettiğiniz sürece zihinsel konularda konuşabilir, ders verebilir, açıklama yapabilir yada yön gösterebilirsiniz. Bir şekilde seviyeleme yaparken, hala duygularınızı gösterebilir ve açıklama yaparken özgürce hareket edebilirsiniz. Bir makine değilsiniz. (hayatlarını zihinleriyle, beyinleriyle sürdüren insanlar bilim adamları, matematikçiler,muhasebeciler, öğretmenler ve terapistler genellikle tarafsız davranmaya çalışır, makine gibi hareket eder ve bilgisayar gibi cevap verirler.) Buna ek olarak, zaman zaman konuyu değiştirmek isteyebilirsiniz. Seviyeleme yaparken, aradan atlamak yerine istediğiniz şeyi yapabilirsiniz.Seviyelemenin önemi benzeşimli olmakta yatar. Kişi '' seni seviyorum,'' derken sesi yumuşaktır ve karşısındaki kişiye bakmaktadır.'' Sana çok kızgınım,'' diyorsa, ses tonu serttir ve yüzü asıktır. Mesaj tek ve açıktır.
Seviyeleyici tepki ayrıca o anda kişi için gerçek olanı yansıtır. Bu örnek olarak, kişinin kendini çaresiz hissederken öfkeli davrandığı suçlayıcı tepkinin tam tersidir; ya da incinirken cesur davrandığı durumlar gibi.
Seviyelemenin üçüncü bir özelliği bütün olmasıdır; parça parça değil. Örneğin hesapçılığa zıt olarak beden, düşünceleri ve duyguları olduğu gibi yansıtmaktadır. Seviyeleme yapan insanlar hareketlerinde bir bütünlük, akıcılık, canlılık, açıklık ve çekicilik gösterirler. Seviyeleme, hayatı bir zombi olarak değil, canlı bir şekilde yaşamanızı mümkün kılar. Bu insanlara güvenebilirsiniz; onlarla birlikteyken nerede olduğunuzu bilirsiniz ve yanlarında kendinizi iyi hissedersiniz hareketleri bütün ve özgürdür.
BİRİNİN KOLUNA ÇARPTIĞIMIZI DÜŞÜNELİM.
YALVARICI: ( boynunu büküp ellerini ovuşturarak) lütfen beni affedin ben sakar bir ahmağım.
 SUÇLAYICI: ( Tanrım, koluna çarptım! Bir daha sefere benden uzakta tut da, çarpmayayım).
HESAPÇI: ( Bir özürde bulunmalıyım. Yanınıza geçerken kolunuza çarptım. Hangi bir zarar varsa, lütfen avukatımla bağlantı kurun)
DAĞINIK : ( Başka birine bakarak) : Tanrım adam çok kızgın.Biri koluna çarpmış olmalı.
 SEVİYELEYİCİ : ( Doğruca karşısındaki kişiye bakarak): Size çarptım. Özür dilerim. Canınız yanmadı ya?!
BEN BABANIZIM VE SİZ YANLIŞ BİR ŞEY YAPIYORSUNUZ.
YALVARICI :( derin bir ses ve üzgün bir yüz ifadesiyle): Ben, ee…şey, ben ..üzgünüm; sen iyi misin? Biliyorsun; kızmayacağına söz ver. Hayır, iyi gidiyorsun, sadece;belki biraz daha iyi yapabilirsin, ha? Birazcık belki, ha? Ne dersin?
SUÇLAYICI: Neyin var senin, hiçbir şey bilmez misin sen? Seni aptal!
HESAPCI : Ailemizin etkinliği konusunda bir gözlem yapıyoruz. Bu bölümde, yani sende, verimin düştüğünü görüyoruz. Bu konuda söyleyeceğin bir şey var mı?
DAĞINIK: ( sizin yanınızda durup kardeşinizle konuşarak ): Şey, senin odan da kardeşinin ki gibi mi? Hayır, bir terslik yok; sadece evin içinde dolanıyordum. Yatmaya gitmeden önce annesini görmesini söyle.
SEVİYELEYİCİ: Odan dağınık. Bu sabah yatağını yapmışsın. Durmalı, bir göz atmalı ve neyin yanlış olduğunu görmeliyiz.

Bakmadan Geçme