• Haberler
  • Güncel
  • İmralı Heyeti: Çözüm süreci pazarlık unsuru yapılmamalı

İmralı Heyeti: Çözüm süreci pazarlık unsuru yapılmamalı

İmralı Heyeti, “Koalisyon süreci ile ilgili içeride ve dışarıda savaşı önceleyen tartışmalar üzerinde yoğunlaşılması ve Çözüm Sürecinin bitirilmesi koşulunun AKP tarafından basit bir pazarlık unsuru olarak ele alınması, demokratik geleceğimiz ve toplumsal barışımız açısından alarm zillerinin çalmaya başladığının işaretidir” diyerek hükümeti ve devleti de savaş planlarından vazgeçmeye çağırdı.

İmralı Heyeti, çözüm sürecinin geldiği aşama ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride ilişkin yazılı açıklama yaptı.

İmralı Heyeti tarafından yapılan açıklama şöyle:

“Bilindiği gibi İmralı Adası’nda Sayın Öcalan, Devlet Heyeti ve Heyetimizin hazır bulunduğu son toplantıda bir İzleme Heyetinin kurulması konusu müşterek karara bağlanmıştır. Bu İzleme Heyetinin Sayın Öcalan’ın hazırladığı Newroz Bildirisinin okunmasından bir hafta sonra Adaya gitmesi de aynı şekilde kararlaştırılmıştır.

“Bu şekilde resmi müzakerelerin başlaması ve asgari müştereklerde ilkesel bir mutabakatın sağlanması durumunda Sayın Öcalan, PKK’nin Türkiye Devletine karşı silahlı mücadele yerine demokratik siyasi mücadeleyi esas almak üzere bir kongre toplanması çağrısı yapacağını belirtmiştir.

‘Saldırılar Çözüm Süreci’nin geleceği ile ilgili büyük bir kaygı uyandırdı’

“Dolmabahçe Sarayındaki mutabakat metni, Cumhuriyet tarihi boyunca bütün toplumsal çatışmaların, nihai bir barışla ve halklarımıza yaraşır bir demokrasi ile taçlanmasının ilk nitelikli adımıdır.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müzakere sürecini yok sayan, Dolmabahçe mutabakatını yanlış bulan, İzleme Heyetini tanımayan ve en nihayetinde Kürt sorunu yoktur noktasına gelen yaklaşımları büyük bir tıkanmayı da beraberinde getirdi.

“Bu söylem ve politikalarla eş zamanlı olarak Partimizin siyasi çalışmalarına ülkenin dört bir yanında yapılan saldırılar Çözüm Süreci’nin geleceği ile ilgili büyük bir kaygı uyandırdı.

“Her gün gerilimi arttıran, kaosu ve çatışmayı çağrıştıran provokatif tutumlar, 7 Haziran seçimlerinde halklarımızın tarihi duruşuyla politik meşruiyetini tamamen yitirdi. Bu seçim müzakere, çözüm ve barış gündemi güncellenmesidir.

“Seçimin hemen sonrasında Diyarbakır’da devreye konan provokasyon, barış karşıtı tavrın göstergesidir. Bu tavır, barış ve çözüm uğruna, heyetimiz, partimiz ve halklarımız tarafından büyük bir dikkat ve sorumluluk anlayışıyla takip edildi.

“Göstermiş olduğumuz sorumluluğun tek amacının barışın ve demokrasinin bu topraklarda bir daha bozulmayacak şekilde kök salması olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz.  Bu tarihi sorumluluk anlayışıyla Çözüm Süreci ile ilgili hükümet ve devlet kurumlarının içerisine girdiği duyarsız yaklaşımı aşmaya çalışıyoruz.

“Tüm bu çalışmaların mimarı olan Sayın Öcalan’a yönelik uygulanan tecrit uygulaması ve Heyetimizin adaya gidişinin engellenmesi tavrı sürmektedir. Bununla birlikte, Rojava ve Suriye ekseninde gelişen bölgesel savaş tehditleri, içeride çatışmasızlığı ortadan kaldırmaya yönelik operasyonel süreçler, Çözüm Süreci açısından dikkate alınması gereken çok ciddi uyarı sinyalleri olarak değerlendirilmelidir.

“Bu bağlamda yürüyen koalisyon süreci ile ilgili içeride ve dışarıda savaşı önceleyen tartışmalar üzerinde yoğunlaşılması ve Çözüm Sürecinin bitirilmesi koşulunun AKP tarafından basit bir pazarlık unsuru olarak ele alınması, demokratik geleceğimiz ve toplumsal barışımız açısından alarm zillerinin çalmaya başladığının işaretidir.

‘Çözüm süreci hükümet kurulma aşamasında pazarlık unsuru yapılmamalı’

“Her şeyden önce Heyetimizin İmralı Adası’na yapacağı ziyaretin önündeki engellerin kaldırılarak Sayın Öcalan üzerindeki tecrit konseptinin devreden çıkarılması ivedilikle ele alınması gereken en önemli ve acil husustur. Aynı şekilde müzakere mekanizmalarının hızla kurulması ve Çözüm Süreci çalışmalarının hükümet kurulması aşamasında bir pazarlık unsuru olarak ele alınması yanlışından bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir.

“Yeni oluşacak olan hükümet formülü ne olursa olsun, Çözüm Süreci’nin devlet politikası haline getirilerek korunması ve tüm halklarımız tarafından bu sürecin somut tek kazanımı olarak değerlendirilen çatışmasızlık durumunun devam ettirilmesi gerektiğine inanmaktayız

‘Hükümeti ve devleti de savaş planlarından vazgeçmeye çağırıyoruz’

“İç ve  dış politikada, halkların, eşit yurttaşlık ve özgür bir yaşam temelinde bir arada yaşayabileceği, barışçıl diplomatik çabalara ağırlık verilmelidir. Bu konuda hükümet ve devlet kurumlarının kaygı verici yaklaşımı nedeniyle İmralı heyeti olarak böyle bir siyasi hamle başlatma hazırlığı içerisinde olduğumuzu tüm kamuoyu ile paylaşmak isteriz.   Bu sorumluluğu almaya yönelik bir planlamayı hayata geçirmeyi, tarihe ve halklarımıza karşı bir görev olarak görüyoruz.

“Bu kapsamda partimizin ve sivil toplum örgütlerin dâhil olacağı büyük barış mitingleri ile kaygı verici gidişata müdahil olacağımızı, halklarımızın barış iradesini büyük bir kaos ve savaş ortamını engelleyecek şekilde görünür kılacağımızı belirtmek isteriz.

“Bu konuda demokrasi ve barış çevrelerini aynı duyarlılığı sürdürmeye, sorumluluk almaya, hükümeti ve devleti de savaş planlarından vazgeçmeye çağırıyoruz.

“Seçimlerden çıkan sonuçların tartışılmaz tek gerçeği, demokrasi ve barış karşıtı anlayışlara dönük tarihsel uyarıdır. Vakit geç olmadan, bir tek yurttaşımızın burnu kanamadan, bölgesel bir barış hamlesi mümkündür.”

Bakmadan Geçme