Her canlının; dinlenme, istirahat, gelişme, düşünme, büyüme, üretme, konuşma, yüzleşme, hayal etme, becerilerini kullanma, paylaşma, mutluluk, mutsuzluk, gülme, ağlama, yürüme, koşma, spor, müzik, kültür, sanat, yemek, uyku ve özellikle çalışma ile dinlenme süreleri ve saatleri vardır.
Bazılarımız çok, bazılarımız az, bazılarımız ise doyumsuzluk yaşayan farklılıklar barındırırız. Bitkiler, ağaçlar, topraklar, sular, hayvanlar, böcekler, doğa, dağlar, taşlar, gökyüzü ile birlikte, kendimizi üstünmüş gibi gören biz insanlar en çok düşüneniz.
Hani tüm nimetler, şehirler, denizler, doğa ve her şey bizim için yaratılmış; vicdan, merhamet, ahlak, karekter akıl, zeka, mantık ve para da bizim için ya!
Dinlenme, uyuma, toplumla konuşma ve iletişim basamaklarında; hemen hemen her platformda veya ortamda; insan ahlakından, vicdanından, merhametinden bahs eder ve dert yanarız. Unuttuğumuz ve unuttuklarımız ile birlikte, işimize gelmeyenler hep vardır. Sanki, insandan başka, tüm canlılar bunlardan yoksun, düşünme yetileri olmadığından biz üstün veya onların dili olmadığından, biz daha kudretliymişiz gibi görünürüz. Doğanın ve vahşi yaşamın gerçekleri ile yüzleştiğimizde, diğer canlıların bizden milyonlarca üstün özelliklerinin olduğunu ve onlar olmadan, yaşama şansımızın olmadığını unuturuz.