İNSANLARI HACCA ÇAĞIR Kİ ARAPLARA PARA MI...

Yüce Allah’ tır bu çağrı emrini veren. Çağırmakla emrolunan ilk önce Hz. İbrahim’dir. Çağrılacak davetliler bütün insanlar; davete icabet edenler ise teslim olanlardır. Hz. Muhammed (sav.) ise bu İbrahimi çağrıyı yenilemiş ve ebedileştirmiştir. Kısaca bu çağrı, Allah’ı mübarek yer ve zamanlarda anmaya, yüceltmeye bir çağrıdır.

‘’İnsanları hacca çağır ki yürüyerek veya uzak yollardan gelen yorgun develer üstünde sana gelsinler…’’(Hac.22/27)

 Hem bedenle, hem de mali boyutta yapılan hac ibadeti tüm ibadetleri bünyesinde toplayan çok yönlü farz bir ibadettir. Hemen hemen bütün ırklara mensup olan, sosyal konumları, coğrafi bölgeleri, yaşam biçimleri, ruhi özelikleri farklı olan birçok insanın katıldığı Mekke ve Medine’yi dolduran kalabalığı seyretmek bu sayede birlik içinde çokluğun, çokluk içinde birliğin tecelli ettiğinin farkına varmak İslam’ın azamet ve mükemmeliyetini gözler önüne serdiğini anlamak bana göre müthiş bir duygudur.

Saygıdeğer okurlarım, sıkıntılı bir dönemden geçerken ekonomideki daralmanın ön plana çıktığı, yaşam mücadelesi verilen bu günlerde bugün için en önemli yazılacak konuların bunlar olduğunun farkındayım fakat her gazete ve TV'de zaten güncel konular sıcak haber ve yazılarla gündeme gelmesi  yeterli  diye düşünüyorum. Sizleri de karamsarlığa ve mutsuzluğa iteceği düşüncesi ile negatif enerji stoğu oluşturmadan her yıl kayıtların ve kuraların yapıldığı bu günlerde gündem oluşturan hac ibadeti için insanların bir kısmının yanılgıda oldukları düşünce ve duygu birikimlerini, doğrulara ve güneşe doğru çevirme amacıyla yazmaya çalıştım.

Hac ruhun Allah’a yükselişini temsil ettiğinden Kabe bir hedef değil belki de sonsuzluğa ve manevi atmosfere geçişin başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Sırlar ve mucizelerle donatılmış zevkle yapılan mutluluğun zirve yaptığı sembollerle dolu insan kalbine düşürülen unutulmaz arkadaşlık ve dostluğun yaşandığı,kalbinde en ufak bir şirk,tereddüt ve vesvesenin bulunmadığı gönül evinin açık ,kucaklayıcı ,merhamet ,yardımlaşma, hoşgörü,fedakarlık gibi insana has meziyetlerin sergilendiği yaşandığı bir süreçtir.

Kısa ve öz tanımlamaya çalıştığım bütün ibadetleride içine alan hac ibadetini anlatmak ve yazmakla bitirilmeyeceğini görevi yapanların bildiği gibi, inşaAllah gidebilecek kardeşlerim de gittiklerinde yaşayarak anlayacaklardır.

ARAPLARA PARA MI YEDİRECEĞİZ...

Bir kısım Müslüman kardeşlerimiz hac ibadetine sıcak bakmadığı gibi yıllardan beri konu açıldığında duyduğum, Araplara para mı yedireceğiz söylemleri hem YARATILMIŞ o insanları küçük görmelerinden hemde onlar gibi YARATILAN kendilerini büyük hissetmelerinden mutlu olabileceklerini zannetmediğim, bana göre iblisin fısıldaması ile düşünmeden söylenmiş bir söz gibi kabul ediyorum. Acaba diyorum kendi kendime düşünmüyorlar mı ki Rabbimiz sembol olarak KABE' yi (evini) ,yarattığı insanlar içinde en değerli ve kıymet verdiği arap olan  Hz.Muhammed (s.a.s) olduğu için orayı tercih etmiş olmasın veya yılın on iki ayı ekvatoral bölge sebebi ile sıkıntısız abdest ve üşümeden ibadet yapıp,çıplak ayakla tavaf ve sa'y yapılacağını programına alırken oraya uzaklardan yaya ve develer üstünde gelen misafir kullarına acımış olmasın veya sembolik olarak inşa ettirdiği evini tabiat harikası bir bölgeye kurdurtsaydı,  buranın güzelliğine kapılıp kendisiyle arasına iblisin vesvese sokmaması düşüncesi ile çölde ve siyah kayalıklar arasında bu ibadetin yapılmasının ayrıca bunun gibi aklımızın almayacağı sebepleri kendi yönünden hikmete çevirmesin. Belkide sıkıntılı bir hac ibadetini katlıyarak sevapların alınacağı günahların feragati ile sonlanmasını istemesindendir. Bu ibadeti burada değil de Çin'de yaptırtsaydı, yine de biz paramızı çekik gözlü çinlilere mi yedireceğiz diye mi düşünecektik. O nedenle alnını secdeye koymamışsan ,kalbini ona yöneltmemişsen,tam bir teslimiyet içinde ALLAH ‘ dan gelen baş göz üstüne dememişsen ,hayatını eğlencede ,sahillerde ,günbatımı sofralarında geçirmişsen böyle düşündürtmüş olabilir.

Nasip olduda eşimle birlikte  gidebildiğimiz bu farz görevini yerine getirdiğim hac günlerinde dünyanın her yerinden belki büyük sıkıntılar içinde birikim yapmış belki çalışmış ,didinmiş ,kazanmış tam teslimiyet içinde bu görevi ifa için her türlü sıkıntıya göğüs gererek sırf ALLAH rızasını kazanmak isteyen, renkleri ve ırkları, kültürleri, yaşam biçimleri ,giysileri değişik insanlar görürsünüz .Bu insanlar içinde yatağını sırtına alıp günlerce dağ taş demeden yürüyerek kaçak yollardan hac yapmak için gelen her an yakalanıp sınır dışı edilme korkusu ile yürekleri ALLAH  için çarpan Uhut’ta,Bedir’de,Hendek’te peygamberimizin yanında çarpışan araplar gibi yürekli araplar görürsünüz LEBBEYK Allahume LEBBEYK ‘’ EMRET Allah’ım Emret’’ diyerek yaradılmışlığın farkındalığını bilerek Kabeye giren ellerinde flamalı gruplar görürsünüz. Tüm İslam alemi ve bizler için ellerini havaya kaldırmış dua eden garip güzel insanlar görürsünüz. Acımasız,vicdan ve merhamet yoksunu hristiyan,yahudi insanların sömürdüğü,ezdiği mutlu sonun onların olacağı gülmeyi bile unutmuş insanlar görürsünüz.Göreceğinizin en güzeli 3-5 milyon Müslüman kardeşinizin aynı yerde aynı zaman diliminde, mahşerin provasının yapıldığı  sahnede nurani iklimin tecceli ettiği sıcağın gölgesinde vakfe yaparak terlerin boşaldığı mekanların en mübareği olan Arafat’ta dirilişi ,mahşeri,mahkeme-i kübra öncesi bekleyişi ölmeden önce ölmeyi hesaba çekilmeden önce muhasebe yapmayı kavrayan dünya malını, çocuklarını terk edip gelen niyetleri ile kendini davet ettiren insanlar görürsünüz,Allah’ın emrini hiçbir şeye değişmeyen kalbi LEBBEYK’ le dolu başları kapalı  ,vücutları örtülü cehennem azabının korkusu ile göz yaşları ile farz görevini yerine getirmenin mutluluğunu yaşayan hacı anneleri ve Türk kadınlarını görürsünüz.

Dünyanın kaderini çizerken haccı da yazmış tüm sevabı ve bereketiyle. Hac görevi ile GÖNÜL EVİMİZİ temiz tutmamız dileği ile ...