İşinin Erbabı: Burhan Sofuoğlu

Ropörtaj İkram KALİ

Ticarette; kanaat, sabır sebat,  güven, ahlak, dürüstlük ile " İşinin Erbabı" olan Burhan Sofuoğlu ticareti babadan öğrenip, oğluna devreden kuşaktan. Sofuoğlu, ticareti oğlu Orhan Sofuoğlu'na devretmiş. Ama durmuyor, oğlunun hesabına aktif ticarete devam ediyor. Hacı Burhan Sofuoğlu'nun meslek hayatının renkli sayfalarında etkileneceğiniz satırlar var.

Ticarete nasıl başladınız?

Ticarete babamın mağazasında başladım. Çocukluktan itibaren dükkânımızda alışveriş işlerinin içinde oldum. Mesleği babamın manifatura ve züccaciye dükkânında kavradım. Ticaretin kendine has kurallarından önce dürüstlüğü, müşteriye saygıyı,  kanaatkâr olmayı öğrendim.   1940 yılna kadar bu şekilde çalıştım. 1952'te babamdan işleri devraldım. Tuhafiye işyerimin patronu,  çalışanı oldum. 1985'e kadar beyaz eşya ticaretine devam ettim.  Esnaflığa çay ve şeker ticaretiyle devam ediyorum.

Nerede doğdunuz?

1932 yılında Van'da doğdum. 1 oğlum, 3 kızım, 4 torunum var. Ticareti, babamdan aldım, oğluma devrettim.   Ticaret birikimimi oğlumla, müşterilerimle paylaşarak yardımcı oluyorum.  1915'te, Birinci Dünya Harbi sırasında, Van'ın işgali ve yaşanan acı olaylar nedeniyle canlarını kurtarmak için annem Sadiye ve babam Abdurrahman Van'dan Siirt'e, oradan da Urfa'ya hicret etmişler. Daha sonra memleketleri Van'a geri dönmüşler. Ama Van'da kalan anneannem maalesef Ermeni çeteleri tarafından katledilmiş. Van'ı hepimiz çok severiz.   Van bizim memleketimizdir.

Eğitiminizi hangi okullarda tamamladınız?

İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu'nda, Ortaokulu Sıhke Caddesinde bulunan Van Ortaokulu'nda, okudum.  Atatürk Lisesi'nden mezun oldum.

Gençlik döneminizde spora ilginiz nasıldı?

Van'da o dönem herkesin spora,  sosyal etkinliklere ilgisi vardı. Van'ın en güçlü takımlarından Şengençler kulübünde 1950'li yıllarda futbol oynadım. Orta saha oyuncusuydum. Zeki Oğuz, Kemal- Uygur İlvan,  Munci İnci ve diğer takım arkadaşlarımla.

 İş yerinizin bulunduğu bu sokağın özelliği nedir?

Bu sokak kapalı sebze haline gidilen seçkin bir sokaktı. Eskiden valinin,  savcının, hakimin, subayların, bayanların, bürokratların her gün gelip geçtiği bir sokaktı. Kapalı sebze hali o dönem çok revaçtaydı. Bugünün seçkin AVM'leri gibiydi. Dolayısıyla sokağımız çok renkli ve canlıydı.

Esnaflığın dünü ve bugününü değerlendirdiğinizde nasıl bir sonuç ortaya çıkar?

Esnaflık,  tüccarlık geçmişte zordu. Van'ın nüfusu azdı, esnafın sermayesi yetersizdi, müşteri yoktu, kar oranı düşüktü, mal ve ürün çeşidi belliydi. Kalite vasattı. Zenginin de, fakirinde alım gücü sınırlıydı. Yaşam şekli belli,  tüketim azdı.  Bugün ise Van çok kalabalık, canlı,  dinamik,  esnafın sermayesi de çok güçlü. İnsanların alım gücü yüksek.  Satılan mallar çok kaliteli ve çeşitli.  Dünle bugün kıyaslanamaz. Ayrıca kendisini yetiştiren, Vanlı genç esnaflarımız daha girişimci,  dinamik ve cesur.  Bunlar Van'a katkı sağlıyor. Bize umut veriyor.

Ticarette değişmeyen ne var?

Dünde bugünde, gelecekte de ticarette değişmeyecek bazı kurallar vardır. Bunlar; dürüstlük, meslek ahlakı,  müşteriye saygı, işe sadakat, sebat, kanaat ve güvendir. Ayrıca ticarette sözüne sadık olacaksın. Kapımıza doğrulan her müşteri bizim veli nimetimizdir.

Nereden mal alırdınız?

İstanbul'dan mal alırdık.  İstanbul'a 3 gün de gider,  3 gün de dönerdik. 6 gün yollarda geçerdi. İstanbul'da Sirkeci'de otellerde kalırdık. Daha sonra Laleli otellerinde kalmaya başladık. Vanlı esnafın İstanbul'da itibarı çok yüksekti. Çek, senet istemezlerdi. Sözümüz senetti. İstemeden mal gönderirlerdi. Şimdi bazı yanlış ticaret anlayışı nedeniyle söze, çeke,  senete dahi güven duyulmuyor.

O dönem esnaf komşularınız kimlerdi?

Rahmetli Orhan Kaptaner,  Necati Yörük,  Necat-Cevdet Tüfekçioğlu, Hüsamettin Altaylı, Hacı İsmail Güldal, Enver Saracoğlu, Muzaffer  Saracoğlu,  Kahveci ……., Haydar Alan  vardı. Çok güzel esnaflık komşuluğumuz, dayanışmamız oldu.    Biraz uzakta Cumhuriyet Caddesinde esnaf Yahudi Moşe vardı. Çok dürüst,  güvenilir,  ahlaklı esnaftı.  Van'da herkes sever, sayar ve gönül rahatlığı ile alışveriş ederdi.  Mağazada boyadan zincire, ne ararsan vardı.

Van'da başka Yahudi veya Ermeni esnaf varmıydı?

Ermeni esnaf yoktu. Ama Yahudi Moşe dışında birde kardeşi Yahudi Davut vardı. Nalburiye mağazasında birlikte ticaret yaparlardı. Ticaret ahlakları çok yüksekti. Müslümanlara çok saygılıydılar. Vanlılar da onları sever, sayardı. Cumhuriyet Caddesi üzerinde, şu anki Ziver Karoğlu'nun yerinde tuhafiye mağazası olan Yahudi Rahmi Erdem'de vardı. Ama ticaret anlayışı nedeniyle Yahudi Moşe-Davut kardeşler kadar sevilmezdi. Yahudi Moşe'nin isimi bugün Van'da çeşitli vesilelerle hala anılır.

Siyasete aktif olarak girdiniz mi?

Siyasi partiyle işim olmadı. Rahmetli Tayyar Dabbağoğlu'nun bağımsız belediye başkanlığı adaylığı ve seçim çalışması için Vanlı tüccar, esnaf dayanışmasıyla oluşturulan "Onbirler" oluşumunda yer aldım. Amacımız Van'ı belediye hizmetleri açısından ileriye taşıyacak, güzelleştirecek, imar edecek bir belediye başkanı seçmekti. Seçimde çok çalıştık ve başarılı olduk. Daha sonra kendi işimizin başına döndük. Tayyar Bey de çok güzel eserler bıraktı.

2011 depremi sizi etkiledi mi?

Van'da herkesi etkiledi. 1945, 1976 ve 2011 depremlerini yaşadım. 1946 depreminde belediyeden geldiler. Dediler ki " Evlerinize dokunmayın, belediye, bayındırlık size yardım edecek"  2 ay sonra bir tahta verdiler.  Bütün yardım bu. O yıllar ekmek dahi yoktu,  simsiyah yenilemeyecek şekilde ekmek çıkardı. Herşey karneyle verilirdi... Bugün kış ortamında 17 bin konut yapıldı. Allah bu devlete, millete zeval vermesin.  Türkiye depremde Van'a sahip çıktı, kol kanat gerdi.  Van çok güzel olacak,  çok kalkınacak,  buna kalben inanıyorum.

Çay şeker satan esnafsınız, Vanlılar hangi çay ve şekeri tercih ediyor?

Vanlılar kırtlama çay içer. Çay Van'ın kültüründendir. Van'da genelde yerli Türk çayı tercih edilir.  Çay markası olarak Çaykur Rize çay aranır.  Kırtlama çay şekerinin en kalitelisi şeker Ağrı'dan gelir. Sert ve beyazdır.

Unutamadığınız bir anınız var mı?

1975 yılında Van'dan İstanbul'a mal almaya gittim.  10 bin liralık saat ve altın mücevherat aldım.   Bunları paket yaptım.  Diğer işlerimi bitirdikten sonra geri almak üzere Ermeni bir esnafın işyerine bıraktım. Trenle Van'a dönerken paketi unuttuğumu fark ettim. Neyse Van'a geldim. Ama mağaza sahibine ulaşamadım. Bir anlamda unuttuğum bu paketten ümidimi kestim.  Üç ay sonra Kazım Ezberci o mağazaya gitmiş. Alış veriş sonrası mağaza sahibi Kazım Ezberci'ye, " Burada Burhan Sofuoğlu Van yazılı bir paket unutulmuş.  Sende Vanlısın bu ismi tanırmısın?" diye sormuş.  Kazım Bey'de "  tanırım,  akrabamızdır" demiş. Paket aylar sonra açılmadan Kazım Bey tarafından bana getirildi.  Yapılan insani dürüstlüktür. Bunun din, dil, ırk ile alakası yoktur.

Barış-çözüm sürecine ne diyorsunuz?

Türk Kürt hepimiz bu ülkede kardeşiz. Akan kardeşkanı durursa, elbette iyi olur. Ülkemiz ve Van huzur bulur, ekonomik olarak daha çok kalkınırız. Temennimiz bu amaçla harcanan çabaların boşa gitmemesidir.  

 

Bakmadan Geçme