İSLAM'DA GENÇLİĞİN ÖNEMİ

Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Bu hayata doğumla merhaba diyip, hayatımızı belli zaman geçirdikten sonra ölümle karşı karşıya geliyoruz. Yaşadığımız dünya hayatına Yüce Rabbimizin koymuş olduğu kanun bu. Her canlı doğup, gençlik ve yaşlılık hayatını geçirdikten sonra dünyadan ayrılıyor. Bazen hayat yaşlılığa varmadan gençlikte de son bulabiliyor. Bu sebeple ne zaman ayrılacağımızı bilemediğimiz bu dünya hayatında Yaratanın ve insanların razı olacağı davranış şekillerini yapmak suretiyle mutluluğu yakalamamız mümkün olacaktır.

 

İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır.

 

Genç dilimizde,  yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı anlamında kullanılmaktadır. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy anlamında mecazi anlamı da mevcuttur. Gençlik ise, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemini ifade etmektedir. Tariflerden yola çıkarak, gençlik hem maddi anlamda kişinin bedeninde tezahür eden bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmakta, hem de manevi anlamda ruhsal yapıyı teşkil eden duygularımızı ifade eden bir anlam olarak ta ifade edilmektedir.

 

Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, Yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Bu müjdeyi Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. "Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biride Allah'a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir." (1)

 

Gençlik dönemi kişinin buluğ çağına ermesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Artık kişi kendisinin fizyolojik yapısını keşfetmeye başlamakta, biyolojik değişimlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sebeple gençliğin başladığı dönem kişinin eğitim ve öğretim hayatının en yüksek seviyede devam ettiği, zihin melekelerinin daha iyi çalıştığı, enerjinin doruğa çıktığı bir dönemdir. Bu sebeple gençlik çağında bulunan evlatlarımızı kontrol altında tutabilmek çok kolay olmamaktadır.

 

Kültürün aktarılmaya başlandığı, bir milletin geçmişinden getirdiği önemli örf ve geleneklerin insanlara benimsetildiği en önemli dönem gençliktir. Milli ve manevi değerler ışığında kişilerin kimliğinin, karakterlerinin ve kişiliklerinin oturması yine bu döneme rastlamaktadır. Ayrıca ister iyi alışkanlıklar isterse kötü alışkanlıklar olsun bu gençlik dönemi insanoğlunun hayatının birçoğuna aktaracağı alışkanlıkları kazandığı bir çağdır. Arkadaşlık döneminin geliştiği, insanların belki de uzun yıllar hayatlarını ve fikirlerini paylaşacağı insanlarla dostlukların kurulduğu bir dönemdir gençlik. Yine aile yuvasının kurulması, bu yuvanın kurulması neticesinde aile hayatının mutluluk veya sıkıntılar içerisinde devam etmesini sağlayan temeller yine gençlik döneminde atılmaktadır. Saymış olduğumuz ve daha birçok önemli sebeplerden dolayı gençlik hayatı, asla boş verilecek ve umursanmayacak bir dönem değildir. Bunun aksine ihmalin en minimum seviyeye indirilmesi gereken dönemlerin başında gençlik gelmektedir ki, bu dönemin ihmalinin telafisi hem bireylere hem de toplumlara çok yaralar açmakta ve çok zararlar getirmektedir.

 

İslam Dini gençliğin güzel geçirilmesine çok önem vermiş, bu zaman diliminde insanlığın hayatını sıkıntıya sokacak davranışlar yasaklanmıştır. Bu dönemde yetişen bireylerin görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirebilme gücünü kazandırma vazifesi başta anne ve babalara, sonra da bütün topluma düşmektedir.

 

Gençlerimize hem maddi alanda hem de manevi alanda vermemiz gereken birçok önemli hususlar mevcuttur. Manevi hayatlarının gelişmesinde ilk başta vermemiz gereken en önemli sorumlulukların başında inanç gelmektedir. Bu manada Allah'ı, Peygamberimizi, Kitabımızı ve Dinimizi tanımanın kalbe yerleşeceği çağ gençlik çağıdır. İman alanında bireyin sağlam bir inançla donatılması gelecekte hatalara düşmesini engelleyecekken, inanç problemlerinin en çok yaşandığı gençlik döneminde bu problemler bitirilmezse hayatın kalan kısmında dünya ve ahiret açısından sıkıntılar getirecek bir hayat yaşanmaya başlanacaktır. Bu sebeple gençlerimize kazandıracağımız en önemli değerlerin başında iman ve inanç hususları gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, hiç bir doğan çocuk yoktur ki; (İslam) fıtratı üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu Yahûdileştirir, Hıristiyanlaştırır ve müşrikleştirirler. (2) Bu sebeple iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir.

 

İman ilkelerinden sonra bir başka önemlihusus ise, ibadetlerdir. Gençlerimize Allah'ın razı olacağı bir ibadet hayatını kendilerine aktarmalı ve ibadet hayatlarının gelişmelerine yardımcı olmalıyız. İbadetlerin başında ise namaz gelmektedir. Çünkü namazın önemini Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de bizlere şöyle bildirmektedir.

 

"(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor." (3) Kendimiz namaz kıldığımız gibi gençlerimize de namaz kılma alışkanlığını kazandırmalıyız. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz bir hadiste "çocuklarınız yedi yaşına geldikleri zaman onlara namazı emredin" (4) buyurmuş, namaz kılmayı çocuklarımızın hayatına dahil etmemizi bizlerden istemiştir. Bir başka ibadet ise Efendimizin ifadesiyle kişiye kalkan vazifesi sunan oruçtur. Oruç insanları kötülükten koruyan bir ibadettir. Yüce Rabbimiz bir ayette bu hususa şöyle dikkat çekmektedir. "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı." (5)

 

Namaz ve oruç ibadetlerinin farz olunmasındaki hikmetleri daha iyi kavrayabilirsek şunu görmekteyiz ki, namazın kılınması ve orucun tutulması kişiyi kumar, içki, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan, zina gibi fuhşiyattan, hırsızlık gibi haramlardan ve saygısızlık, yalan, hile, aldatma gibi ahlaki kötülüklerden koruyacaktır. Sadece namaz ve oruç değil, Yüce Rabbimizin bizlere emrettiği bütün ibadetlerin insanoğlunun hayatına aktarılmaya başlandığı en önemli zaman dilimi gençliktir. Bu sebeple gençlerimizin ibadet hayatlarını güzelleştirmek için onlara örnek olmalı ve ibadet yapmaları için güzel sözler ve güzel davranış modelleriyle teşvik olmalıyız.

 

Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken bir başka önemli husus ise ahlaki ilkelerdir. Ahlaksızlık bir insan için en büyük yıkımdır. Bu yıkım hem maddi alanda, hem bedeni alanda, hem de manevi alanda gerçekleşmektedir. İslam Peygamberinin gönderilme amacı olarak ahlaki güzelliklerin tamamlanması ilkesinin ön planda tutulması, Peygamber Efendimizin ahlaki yaşantısının "Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin" (6)  ayetiyle yüceltilmesi unutulmamalıdır. Ahlaki ilkelerin hayata aktarılacağı ve yaşantı haline dönüştürüleceği en önemli çağ gençliktir.

 

İslam Dini en güzel ahlaki prensipleri ortaya koyan bir dindir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz tarafından bizlere miras bırakılan başlıca güzel ahlaki ilkeler şunlardır. Doğruluk, sözünde durmak, temizlik, cömertlik, sabır, tevazu, iffet ve haya, tevekkül, kanaat etmek, şükür, çalışma, şefkat, cesaret, nezaket, vefa, hoşgörülü olmak, güler yüzlü, güzel sözlü olmak, sadelik. Güzel ahlakın yanında birde kötü huy ve davranışlar vardır. Bunlar; yalan, iftira, gıybet, kötü zan, alay etme, iki yüzlülük, sözünde durmama, gösteriş, haset, kin, düşmanlık, öfke, kibir, cimrilik, nemelazımcılık vb. Güzel huy ve davranışları gençlerimizin hayatlarına aktarmada elimizden gelen gayreti göstermeli, onların çirkin davranışlara düşmelerine engel olmalıyız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.

 

"Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez." (7)

 

Gençlerimizin özellikle günümüzde en çok içinde bulundukları tehlike zararlı alışkanlıklardır. Günümüzde sigara kullanımı, alkol tüketimi, fuhuşun yaygınlaşması, esrar, eroin ve extazi gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kumar oynama gibi zararlı alışkanlıklara en çok müptela olanların başında gençler gelmektedir.

 

Günümüzde gençler arasında yaygın olarak kullanılan zararlı alışkanlıkların başında alkollü içecekler gelmektedir. Oysaki alkollü içecekler dinimizde haram kılınmıştır. Bir ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

 

"Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelindebirer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz." (8) Dinimizin haram kıldığı alkollü içeceklerin bedenimize de çok büyük zararları mevcuttur. Alkol, kalp ve cilt damarlarını genişletir. Karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelmesine, siroz hastalığına sebep olur, Alkollü içkinin hangi çeşidi olursa olsun böbrekleri bozar, zamanla iş göremez hale getirir, mideyi bozar, ağrı yapar, mide hastalıklarından olan gastrit ve ülsere sebep olur. İçki akıl ve hafızayı zaafa  uğratır. Sinirler alkole karşı hassastır,sinir hücreleri zedelenir. El titremeleri, tikler, felçlerden tutun, bütün ani ölümlere varıncaya kadar nice felaketlere sebebiyet verir. (9) Dinimizin yasak kapsamına aldığı, tıbbende birçok zararların olduğu alkollü içeceklerden gençlerimizi korumalı, "bir kereden bir şey olmaz, düğündür, eğlencedir, bu zamanda olmayacakta başka ne zaman olacak" gibi çok yanlış sözleri bırakmalı, evlatlarımızın geleceklerini karartmamalıyız.

Bakmadan Geçme