12 Ağustos Dünya Çalışma Örgütü (ILO) tarafından Dünya Gençlik Günü olarak kabul edilmiştir. Şimdiye kadar dünya ekonomisini daha çok piyasalar açısından incelemiştik, işin çalışanlar boyutu ise bir üretim faktörü olan emeğin insani boyutundan dolayı hayatın tüm alanları açısından insanlığın önünde önemli bir sorun olarak var olduğu aşikardır.
Bugün için yaklaşık olarak 200 milyon olan küresel işsiz sayısının 2015'de 208 milyona ve 2018'de ise 214 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.Gelişen ülkelerdeki temel sorun olan yüksek düzeyde seyreden kayıt altına alınamayan işgücü(sigortasız işçi çalıştırma) ve gelişmiş ülkelerdeki uzun vadeli yapısal işsizlik sorununun ise önümüzdeki yıllarda da kalıcı olduğu beklenmektedir.
Buna ilaveten dünyada halihazırda 27 milyon genç göçmen vardır.Bu genç mülteciler sadece işsizlik değil açlık barınma eğitim sosyal çevre adaptasyon problemleri ile de başetmek durumundadırlar.
Emek piyasalarında son senelerde neler olmuş bir bakalım:
Son üç yıldır gelişen ekonomilerin çoğu emek piyasasında hem istihdamı arttırıcı gelişmeler sağladılar hem de ücret adaletsizliğini gidermede önemli adımlar attılar fakat aynı şeyi gelişmiş ülkeler için söyleyemiyoruz.Hatta gelişmiş ülkelerde ekonomide kısmi iyileşme belirtileri görülse de sosyal durumun kötüleşmeye devam ettiği görülüyor.
Genç kuşağa iş yaratabilen ekonomiler hem bu kesime bir sosyal koruma şemsiyesi açmış oluyor hem de emek gelirlerini arttırarak emeğin üretime ve büyümeye olan katkısından faydalanabiliyor.Bu ülkelerin başarısının temel sebebi içsel büyüme kaynaklarını teşvik eden dengeleyici bir süreci yürütmelerinden kaynaklanıyor.
İşsizliğin gençler üstünde yaptığı tahribatı en genel anlamıyla çevreye ve topluma yabancılaşma olarak tanımlayabiliriz.Özellikle Emile Durkheim 'den beri yabancılaşma tanımı farklı şekillerde yapılmıştır. Buna göre nihayetinde bir organizma olan insan daha o doğmadan hazır olan bir kültürün içinde yaşamaya mecburdur.Bu mecburiyeti kabullenmeyen insan haliyle içinde bulunduğu kültüre yabancılaşacaktır.Çevresini ve yaşamın gereklerini reddettikçe(bir anoreksiya hastası yemek yemeyi reddederek hayata yabancılaşmaktadır ya da vücudun ve zihnin temel ihtiyaçlarını görmezden gelme de bir tür yabancılaşmadır)dış dünya ile olan ilişkisi zayıflayacak ve hayata bağlanma güdüsünü yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.Yabancılaşmanın bu kapsayıcı tanımını bir yana koyarsak işsizlik ve işsiz kalma korkusu da gençleri toplumdan bir kaçışa itecek ve onu ailesine ,çevresine yabancılaştıracaktır.İşsizlik bu haliyle sağlıksız köksüz ve geleceği olmayan bir nesil yetişmesine sebep olacaktır.
Genç kesim işsizliğine çözüm olarak ne önerilebilinir:
-İstihdamı ve toplam talebi büyütücü makroekonomik politikaları ve mali teşvikleri güçlendirmek ve mali piyasalara girişi kolaylaştırarak üretken yatırımları arttırmak ilk akla gelen çözüm olarak görünüyor.
-Ters konjonktürel politikalar(talep daraldığında talebi arttırıcı politikalar gibi) ve talep yönlü müdaheleler ,kamusal işe alım programları,iş garantili projeler,emek yoğun altyapı programları ,ücret ve deneyim kazandırıcı yan işler ve diğer türlü genç nüfus istihdamını sağlayan uygulamalar gibi mali sürdürülebilir ve hedefleri önceden belirlenmiş önlemler uygulamak da çözümün diğer ayağını oluşturmaktadır.
Türkiye'de son durum nedir:
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) üye ülkeler arasında gelecek yıl en fazla istihdam artışının olacağı 3 ülkeden birisi olacak. OECD'nin tahminlerine göre, Türkiye'nin istihdam artışı gelecek yıl yüzde 2,2 olacak. OECD'nin projeksiyonlarına göre istihdamın yüzdesel olarak en fazla artması beklenen ülkeler yüzde 2,7 ile Meksika ve İsrail.
Gençlerin emek piyasasında bunlar olurken emeklilerin emek piyasasında ne gibi gelişmeler oluyor,ona da kısaca bakalım.Bildiğimiz gibi emekli olup tekrar iş yeri açan ve ücretli çalışan emeklilerden 2003 yılından beri sessiz sedasız kesilen SGDP kesintileri zamanla birikerek büyük meblağlara ulaşınca toplumun her kesiminden çok büyük tepki almıştı.Konunun kamuoyuna anlatılmaması yüzünden zamanında tahsil edilmeyen bedeller sonra gecikme faizi ile istenmiş ve iş maaş kesinti ve hacizlerine kadar gitmişti.Bazı basın yayın organlarında son günlerde SGDP kesinti uygulamasının Meclisin açılmasıyla hazırlanacak yeni bir yasa ile son bulacağı şeklinde haberler yapıldı fakat Kurum sonradan bunun gerçeği yansıtmadığını yazılı bir açıklama ile kamuoyuna duyurdu.Üretime ve büyümeye katkıda bulunan emeklilerin iş gücünü olumsuz etkileyen bu haksız ve adaletsiz olduğunu düşündüğümüz SGDP kesintilerin durması ve iadesi toplumun her kesiminin haklı ve adil bir talebi ve dileğidir.