İşte Fethullah Gülen'in darbeyi başlatan talimatı
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, 15 Temmuz gecesi başlatılan darbe girişimini ve Fethullah Gülen'in darbeyi başlatan talimatını aylar öncesinden köşesine taşıyarak tüm Türkiye'yi böyle uyarmıştı.
"7 Şubat’ı, 17-25 Aralık sonuçlarını yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Ama durmuyorlar, ihanete devam ediyorlar. Fethullah Gülen, devletin FETÖ yapılanmasına yönelik son operasyonlarıyla iyice çileden çıkmış, çılgınlaşmış hâlde. Cemaatin TSK içindeki Cemaatçi subaylara talimat iletiyor: “Kriptolara bu talimatı iletmekle görevli Hususiler Ankara’ya yerleşip faaliyete geçtiler” diye.
Gülen’in evvelden sloganı şuydu: “Yaşamak için yaşatmak”
Şimdiki sloganı ise; “Yaşatmak için ölün”
Yani cemaat için, benim için “ölün” talimatı veriyor.
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur'un 21 Nisan 2016 tarihindeki "Cemaatçi askerlere son uyarı: Tavuk ‘tar’da sayılır!" başlıklı yazısı şöyle: FETÖ, TSK’DAKİ CEMAATÇİ SUBAYLARI TEHDİT EDİYOR CEMAATÇİ SUBAYLAR ARTIK GÜLEN’E GÜVENMİYOR CEMAATÇİ KRİPTO ASKERLER SEÇENEKSİZ DEĞİL TALAT AYDEMİR, YÖN CUNTACILARI VE NAMIK KEMAL ERSUN’U UNUTMAYIN
Cemaat ve paralel yapı ile ilgili bilgilerine sık sık başvurduğum Ümit Akdemir’i artık hepiniz tanıyorsunuz. Eskiden Cemaat yapılanmasının önemli isimlerinden biriydi. Onunla konuşurken söyledi bu sözü:
“Tavuk ‘tar’da sayılır.”
Bir Anadolu deyimi. Tar, odun demek. Tavukların akşam kümese girmeden önce odunun üzerine çıkıp hizalandıkları anda çok daha kolay sayılabileceğini anlatır.
Bir anısını aktardı bana.
Yıl 2013. Mart-Nisan ayları. Yer Nahçıvan. Bugün Nokta dergisinin ismini kirleten Murat Çapan o sırada Cemaatin Nahçıvan imamı. Ümit Akdemir 2011’den itibaren Cemaat içinde Tayyip Erdoğan karşıtlığını tartışmaya başladığı için artık adı “Tayyipçi”ye çıkmış. O da o sıralarda Nahçıvan’da yurt müdürü. Bir gün Murat Çapan’ın ofisinde otururlarken dersaneler müdürü Şahin Uysal da geliyor ve başlıyorlar sohbete. Şahin Uysal, Ümit Akdemir’e dönerek “Senin Tayyibi ve Oltulu’yu bitireceğiz”
Oltulu dediği Efkan Âlâ.
Sonra nasıl bitireceklerini anlatır. Hesaplamalarına göre Yüzde 16 oy oranları vardır. Ak Parti yerine başka partiye verip Erdoğan’ı devireceklerini söyler.
Ümit Akdemir de ona Zaman gazetesinin tüm abonelik yapısını bildiği için anlatır. Gerçek abone sayısı 400 bindir. Ailelerini ve 200 bini daha ekle. En fazla 1 milyon kişi. Onların da yüzde 30-40’ı yine Ak Parti’ye oy verir. Etkileyebileceğin oy potansiyelin sadece Yüzde 1, taş çatlasa 1,5...
O sırada Murat Çapan yerinden kalkar ve masasına geçer.
“Ümit bey ben de biliyorum oyumuz en fazla senin hesapladığın kadar. Ama bizim sen de biliyorsun ki devletin kritik noktalarında arkadaşlarımız ve hizmete inanmış insanlarımız var. Onlar gerekeni yapacaklar”
Bu konuşma 7 Şubat MİT darbesinden sonra, 17-25 Aralık darbe girişiminden de öncedir.
Ümit Akdemir o vakit şöyle yanıtlıyor onları:
“Bak Murat bey. Emniyet’te örneğin kaç müdürlük var. Diyelim ki 500. Ama bir düşünün. O 500 hizmet elemanını oraya yerleştirirken sen en az 2000 adayı küstürmüşsün. Siz sanıyor musunuz ki emniyet sadece bizden. Bu yargıda da, bürokraside de böyle. Sanıyor musunuz ki devlet uyuyor. Hepsini takip ediyor. Emir yukarıdan geldiğinde harekete geçenler aynı zamanda kendilerini de ifşa etmiş olurlar. Devlet de onların zaten hizalanmasını beklemektedir ve büyük temizliğe başlar. Anadolu’da bir laf vardır, Tavuk TAR’da sayılır. Siz dolaşır, çalışırsınız. Sanırsınız ki devletin hiçbir şeyden haberi yok. Emir komuta ile Tar’ın, yani odunun üzerine sıralanıp hizalandığınızda öyle kolay sayılır ve avlanırsınız ki neye uğradığınızı şaşırırsınız. Devlet bazı hareketlerinizi göremeyebilir ama ortaya çıktığınız an hepinizi avlar.”
Ümit Akdemir’in bu anısını şunun için aktardım.
7 Şubat’ı, 17-25 Aralık sonuçlarını yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Ama durmuyorlar. Nedamet getirmiyor ve ihanete devam ediyorlar.
Fethullah Gülen, devletin FETÖ yapılanmasına yönelik son operasyonlarıyla iyice çileden çıkmış, çılgınlaşmış hâlde.
Cemaatin TSK içindeki Cemaatçi subaylara talimat iletiyor. Bunu geçen günkü yazılarımda da belirttim, “Kriptolara bu talimatı iletmekle görevli Hususiler Ankara’ya yerleşip faaliyete geçtiler” diye.
Gülen’in evvelden sloganı şuydu:
“Yaşamak için yaşatmak”
Şimdiki sloganı ise; “Yaşatmak için ölün”
Yani cemaat için, benim için “ölün” talimatı veriyor.
Çünkü TSK içindeki kripto askerler artık darbe macerasına atılmak, kendilerini ateşe atmak istemiyorlar.
Bu yüzden “Sizi deşifre ederiz, hayatınız kayar” diye tehdit ediliyorlar.
Cemaatçi askerler de bu tehditle sonu belirsiz bir serüvene yelken açıp, geçmişte Talat Aydemir ve arkadaşlarının, Doğan Avcıoğlu ve Yön grubunun etrafında toplanan subayların akıbetine uğramaktan korkuyorlar. Korkmakta haklılar çünkü ihtiraslarını ABD’li ve İsrailli efendilerinin hizmetine sunarak kendilerini de ölüme yollamak isteyen Fethullah Gülen’e artık güvenmemeye başladılar.
Tekrar uyarmak gerekir ki Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet “suç” işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini.
Oysa önlerinde farklı bir seçenek var.
Bu tehditlere pabuç bırakmayarak ve devletine, ülkesine ihanet etmemek. Silahlı kuvvetlerin emir komuta zincirine bağlı kalmak. Pensilvanya imamlarının ve hususilerinin “Sizi deşifre ederiz” tehdidi karşısında devletle iş birliği yapma yolunu seçmek.
Diğer seçenek ise dediğimiz gibi sonu belirsiz ölümcül maceraya atlamak.
Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum.
Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor.
Hayır, kimsenin; ne Devletin ne de TSK’nın bu olası kalkışmadan çekindiği yok.
Sadece ister soru çalarak ve sınav yolsuzluğuyla, ister normal yollarla girdiği hâlde devşirilerek kriptolaştırılan bu insanlar sonuçta vatanın evlatları. TSK’nın emek vererek yatırım yaptığı, yetiştirdiği asker ve subaylar.
Eğer bu akıl dışı hezeyanlara kulak verdikleri takdirde kendilerine yazık edecekler.
Ama en çok korktuğum da bu sıkışmışlıkla orduda intihar vakaları olabileceği.
Talat Aydemir’in darbe girişimleri yüzünden yüzlerce subay, harp okulu öğrencisi tasfiye edildi bu ülkede.
12 Mart darbesinden önce 9 Mart darbesini yapmayı hayal eden Baasçı Kemalist Yön dergisi hizbi fenersiz yakalanınca yine yüzlerce subay, harp okulu öğrencisi ordudan atıldı. Hapse girenler de cabası.
Sadece o mu? Ordu içinde MHP tandanslı subayların darbe girişimi sezilerek 1 Mayıs 1977’de Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun ve 850 subay hiçbir gerekçe gösterilmeden ani bir kararla ordudan ihraç edildi. Genelkurmay Başkanı Semin Sancar tasfiyeler gerçekleştikten sonra “Türk Silahlı Kuvvetleri macera peşinde koşanlara asla iltifat etmeyecektir” dedi.
Zaten 27 Mayıs darbesiyle ordu generalsiz ve albaysız kalmıştı. Tam 275 general ve amiralle 7 bin albay, yarbay ve binbaşı tasfiye edilmişti.
12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde tasfiye edilenleri söylemiyorum bile. Yine büyük bir ülkeymişiz. Binbir emekle yetiştirdiği subayları bu kadar tasfiye edilen bir başka ordu daha var mıdır acaba?