Kadın dediğin
Ben bilmem sevdanın eğrisini doğrusunu. Bilmem kuralını kaidesini. Dümdüz yaşarım ben duygularımı, eğrisiyle doğrusuyla.
Ben bilmem sevdanın eğrisini doğrusunu. Bilmem kuralını kaidesini. Dümdüz yaşarım ben duygularımı, eğrisiyle doğrusuyla.
Sızladımıydı yüreğim, bir kuşun kanadı gibi çırpındımıydı en incesinden basarım gönül telimin her santimine. Yoktur bende uzaklıklar, yoktur mesafelere sığdırılmış yarım kalmışlıklar. Sevdimmiydi uzağı yakın ederim. Yeter ki bileyim o yürekteki yerimi, yeter ki hissedeyim her özlediğimde özendiğimi. Çoğu zaman korkarlar kadınların sevdalarından oysa ben hiç korkmadım kendi sevdamdan… Sevmeye değecek olandan da, sevdikçe büyüyecek yüreğimden de…
Ben bilmem kadın olmanın kuralını, kaidesini. Var mıdır peki kısasları, olmazsa olmazları. Vardır elbet kendimce tanımları, yürekteki anlamları. Mesela kadın dediğin zeki olacak zeki. Bir hamur gibi karmasını da bilecek, o humara kendisini katmasını da… Ağzı sıkı olacak kadın dediğinin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak. En önemlisi de kendini sevecek, kendini sevmeyen kadının sana ne hayır gelir ki. Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de. Uzun lafın kası kadın, kadın olacak seni sadece sen olduğun için sevecek, hem arkadaşın, hem anne, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla. Sahipleneceksin onu kınalı kuzun gibi. Ne yapar nereye gider. Neye ihtilacı var bilmek isteyeceksin. Güveneceksin sevgisine, sözüne, özüne… Varmış gibi olmayacaksın bir kadının yanında…
Oldun mu ya tam olacaksın, yada gölgeni çekeceksin üstünden.
Öyle bir kadın işte… Nerede öyle kadın yoktur demeyeceksin. Sende adam olacaksın seçmesini de, seçtiğini sevmesini de bileceksin.