KAMU YÖNETİM ANLAYIŞI VAN DA TARTIŞILIYOR

Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen KAYFOR 14. Kamu Yönetimi Formu Van'da başladı. Konuşmacılar devlet olmadan kamu yönetimi olmayacağına, kamu yönetimi disiplinine, kamuda hizmet anlayışına ve şeffaflığa dikkat çektiler. Formda yapılacak oturumlarda 'Nasıl bir kamu yönetimi istiyoruz' sorusuna cevap aranacak.

Burhan Ergin
Van Ticaret ve Sanayi Odası Erek toplantı salonunda düzenlenen forum'a Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftci, Vali Yardımcısı ve Vali Vekili Mehmet Parlak, Van Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Yalçın, YYÜ Rektörü Peyami Battal, YYÜ Kent Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Menaf Turan, TODAİ Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Ender Aslan, Edremit Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Atıf Çiçekli, Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, , Van TSO Başkanı Necdet Takva Van TB Başkanı Enver Memduhoğlu, bilim insanları ve çok sayıda davetli katıldı.

"AMACIMIZ DEVLETE YÖN VERMEK"

Toplantıda ilk söz alan YYÜ Kent Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Menaf Turan, "Bizler bu camianın Van'daki temsilcileri olarak, rahmet ve minnetle andığımız kıymetli hocamız Prof. Dr. Tayfur Özşen'in girişimleriyle 2003 yılında başlatılan ve geleneksel hale getirilen KAYFOR Kamu Yönetimi Formunun 14'üncüsünü Van'da gerçekleştiriyoruz. Devlet olgusunun etrafında cereyan eden bütün meselelere yanıt vermek için başvurulacak olan en önemli disiplinlerden biri kamu yönetimi disiplinidir. 200 yıldır bu coğrafyada gerek Osmanlı imparatorluğu, gerekse de genç Türkiye Cumhuriyeti'ne bakıldığında bu sürecin devlette reform süreci olduğu görülecektir. Yöntemsel açıdan bu reform sürecinin bir kopuş değil de bir süreklilik çerçevesinde ele alınması gerektiğini düşünmekteyim. Bu anlamda devletin hali ahvalini ortaya koymak' geçmişini analiz etmek ve geleceğe yön vermek bu sempozyumun temel amaçlarından biridir. Devlet, toprağıyla, yurttaşıyla, egemenlik ve iktidarıyla insicam bulur. Türkiye gibi üniter yapılı devletlerde ise devletin egemenliği ve iktidarı merkezi yönetim ve yerel yönetim bütünlüğüyle varlık bulur. Bu anlamda hem merkezi hem de yerel yönetimler düzeyinde devletin varlığına yönelik tehditlerin yoğunlaşması devlette reform sürecini tetikleyen temel unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Son birkaç yıldır bu tür tehditlerin yoğunlaşmış olduğu ve reform sürecini yönlendirdiği görülmektedir. 15 Temmuz kanlı darbe girişimini bu çerçevede değerlendirmek gerektiği kanısındayım" dedi.

"BU TÜR SEMPOZYONLARIN HER ZAMAN DESTEKÇİSİ OLDUK"

Van Ticaret Borsası Başkanı Enver Menduhoğlu, bu tür  sempozyumların her zaman destekçisi olduklarını belirterek, "Anayasa bir kuruluş olan Türkiye Oda ve Borsalar olan kurumun bir temsilcisiyiz. Kaliteli bir hizmetin en önemli dayanağı bilimdir. Bilimle olmayan hiçbir hedef nihai sonuca ulaşamayacaktır. Bizde borsa olarak bunun bilincindeyiz. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman birçok ülke üniversite ve bilimi bir araya getirerek nihai sonuca ulaşmışlardır" şeklinde konuştu.

"KAMU YÖNETİMİ FORUMUNUN KATKISI OLACAK"

Van TSO Başkanı Necdet Takva 14. Kamu yönetimi forumunun Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu modern yönetim anlayışına etkin katkı sağlayacağını belirterek, "Modern yönetim biçimleri ile beraber her an büyüyen kamusal alanın birbirinden uzaklaşan ve birbirine yabancılaşan yöneten-yönetilen ilişkisinin derinleşen krizi karşısında yenilikçi bir yöntem olarak tartışılan "kamu yönetişimi" kavramının da bu forum aracılığı ile derinlik kazanacağını umuyorum. Buradaki değerli bilim insanlarının ilgisine dokunacak şeyler olmayabilir. Söylemeye çalıştığım şey kamunun artık "idare ederek" yönetilemeyecek hale geldiği gerçeğidir. Tam burada temsil ettiğimiz meslek odasının anayasal bir kurum olarak, ülkemizin yönetsel anlayışı içerisinde ekstern bir örnek oluşturduğunu belirtmek istiyorum. Kamu Kurumu niteliğinde meslek odası olarak tanımlanan odamız ne tam anlamı ile kamu kurumu ne de tam anlamıyla kamu dışında faaliyet gösteren bir sivil örgütlenme tartışmasından henüz kurtulabilmiş değiliz. Bu ile sürekli kimlik arayışını sürdüren cap-canlı bir yapıyı temsil ediyoruz. Salt bu nedenle olsa bile bu forumda olmasa da bundan sonraki forumda bizim için özel bir oturum düzenlemenizin gereğini dikkatinize sunuyorum. Son söz niyetine Bugün dünyanın en güzel şehirlerinden, güneşin ve suyun başkenti olan Van'da başlayan 14. Kamu yönetimi forumunun Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu modern yönetim anlayışına etkin katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.

"DEPREMDEN SONRA YOLUMUZA DAHA GÜÇLÜ DEVAM ETTİK"

YYÜ Rektörü Peyami Battal, Yüzüncü Yıl Üniversitesi olarak 35. yılı geride bıraktıklarını anlatarak, üniversitenin hem yerel hem de ulusal anlamda giderek önemli bir konuma sahip olduğunu söyledi.

Battal, Van'da 2011 yılında meydana gelen deprem afetinden sonra yoluna yeni projelerle daha da güçlenerek devam ettiğini kaydederek, "Bulunduğu coğrafyada adeta bir çekim merkezi haline gelen ilimizin böylesi bir toplantıya ev sahipliği yapmış olması bizler için çok kıymetlidir. Üniversite olarak sahip olduğumuz misyonumuzun bilincindeyiz ve çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bu ve benzeri bilimsel toplantıları da destekliyor ve Van'da böylesi saygın ve sürekliliği olan bir sempozyumun düzenlenmiş olmasından gurur duyuyoruz. Bildiğiniz gibi 1980'lerden sonra küreselleşme hareketlerinin bir sonucu olarak yönetim sistemimizde yaşanan dönüşüm ve değişim süreçleri yeni bir kamu yönetimi anlayışının geliştirilmesine yol açmıştır. Kamu Yönetimi disiplini içerisinde farklı alt başlıkları da bir arada barındıran yeni yaklaşımlar öne çıkmış ve bu tartışmalar değişen dünya düzeni içerisinde devletin, yönetimin ve hatta siyasetin de konumunu şekillendirmiştir. Gerçekleştireceğimiz 14. Kamu Yönetimi Formunda 2 gün boyunca sürecek tartışmalar ve gerçekleşecek oturumlar ile "Nasıl bir kamu yönetimi" sorusu ele alınırken yönetim bilimi literatürüne de katkı sunulacaktır. Böylece güncel sorunlara yönelik olarak da bir açılım sağlanacağı düşüncesindeyim" ifadelerini kullandı.

"2002 ÖNCESİ VE SONRASI NET BİR YÖNETİM ANLAYIŞI VAR"

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftci de, Türkiye'nin 2002 yılı sonrası ve öncesini ayıran net bir yönetim anlayışının olduğunun altını çizerek, "Neden böyle ifade ediyorum; çünkü 2002 öncesi genel anlamda devlet millet ilişkisinin farklı olduğu, sanki devletin efendi, milletin ise devletin hizmetkârı olduğu yönündeydi. Tabii ki bazı istisnai dönemleri ayırmak gerekir haksızlık yapmak da istemem. Ancak 2002 sonrası bu anlayışın esastan değiştiğini, devletin hizmetkâr milletin ise efendi olduğu bir anlayışa doğru çevrildik. Burada geçmiş döneme nazaran bu durumun sistematik halini aldığını söyleyebilirim. Hükümetlerimiz göreve geldiği günden itibaren milletimizin hizmetkârı olurken "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" prensibini ön planda tutmuştur. Biliyorsunuz; bizi biz yapan, millete hizmet götüren devletler kurmamız ve bu anlayışla yüzyıllardır yönetilmemizdi" dedi.

"SORUNLARI BİRLİKTE ÇÖZMEYE ÇALIŞTIK"

AK Parti iktidarı döneminde her zaman, yöneten ve yönetilen arasında keskin bir ayrımın yapılmasına karşı olduklarını vurgulayan Çiftci, "Bunun yerine milletimiz ile birlikte sorunları tanımlama, birlikte çözümler arama gayreti içerisinde olduk. Halka hizmet yolunda hayatı kolaylaştırıcı adımlar atmayı esas aldık. Kaynakları israf etmeden, halkımızın ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamaya çalıştık. Sorunlara halkın içerisinden, halkın gözünden bakan ve çözüm üreten, halktan aldığı yetki ve güçle halkın taleplerine dayalı bir hizmet anlayışını benimsedik. Bu anlayışla, kamu hizmetlerini vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmayı, temel kamu hizmetlerine rahatça erişimini sağlamayı kamu yönetiminin ana misyonu olarak görüyoruz. İnsan odaklı yönetim tarzını benimsemiş olan AK Parti iktidarları olarak, kamu yönetimimizi ve kamu çalışanlarımızı çağdaş yöntemlerle sürekli geliştirmekte ve yenilikçi uygulamalarla etkinliğini artırmaktayız. Aslında kamu yönetişimi demek daha doğru olur sanırım. Zira tepeden inen bir yönetim anlayışından ziyade vatandaşa hizmet götüren ve ihtiyaçlara göre şekillenen yönetim tarzını benimsedik" ifadelerini kullandı.

"KAMU YÖNETİMİ KRİTİK ÖNEME SAHİP"

Kamu yönetimi, Türkiye'nin yaşam kalitesi bakımında kritik öneme sahip olduğunu belirten Çiftci, "İyi işleyen, şeffaf ve hesap verme sorumluluğu olan kamu yönetimi, aynı zamanda ekonominin ve sivil toplumun da elverişli bir ortamda gelişimini kolaylaştırmaktadır. Zihniyet, strateji ve organizasyon silsilesi içerisinde yeniden yapılanacak olan kamu yönetiminin, temel alanlarda kalite standartlarının oluşumunu ve geliştirilmesini de destekleyeceğini düşünmekteyim. Peki, somut olarak 2002 sonrası bu alanda neler yapıldı dilerseniz onlardan bahsedeyim çünkü bu dönemde yapılanların bir kez daha hatırlanmasında fayda görmekteyim 15 yıllık iktidarlarımız döneminde yukarıda da ifade ettiğim gibi adımlarımızı her daim "devlet, millete hizmet etmek için vardır" şiarıyla atmayı amaçladık. Dolayısıyla bu ilkeden hareketle demokratik yönetişim uygulamalarını hayata geçirdik" dedi.

"YEREL YÖNETİMLERİ GÜÇLENDİRDİK"

Stratejik yönetimin temel üç unsuru olan stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporlarının kamu kurumlarında yaygınlaştırılmasını ve kamuoyuyla paylaşılmasını sağladıklarını ifade eden Çiftci, "Kamu Denetçiliği Kurumuyla, idarenin daha iyi işlemesi ve idari yargının iş yükünün azaltılması hususunda önemli bir adım attık. Kamu kurumlarında yönetim kalitesini arttırmak amacıyla iç denetçi istihdamını yaygınlaştırdık ve halen de bu yolda kararlı adımlar atmaktayız. Kamuda etkinlik ve verimliliği sağlamak, vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak amacıyla merkez ile yerel yönetimlerin ilişkilerini düzenledik. Bu kapsamda; Belediye, Büyükşehir Belediyesi, İl Özel İdaresi, Mahalli İdare Birlikleri Kanunlarını uygulamaya koyduk. Yerel yönetimleri güçlendirdik. Yerel yönetimlere ayrılacak payların oranları ve dağıtım esaslarını değiştirdik. Nüfus kriterinin yanı sıra gelişmişlik endeksi ile özel idareler için illerin yüzölçümü, köy sayısı, kırsal alan nüfusu gibi yeni kriterler geliştirerek, hizmet alanı ve ihtiyacı yüksek yörelere daha fazla kaynak aktarılmasını mümkün hale getirdik. Büyükşehirler dâhilindeki ilk kademe belediyelerinin tüzel kişiliğine son vererek, belediye sayısını azalttık. 14 yeni Büyükşehir Belediyesi kurduk ve mevcut büyükşehir belediyelerinin sınırını il mülki sınırı olarak genişlettik. Hizmetleri tek merkezden yürüterek, ölçek ekonomisine geçişi sağladık. Hizmetlerde etkinlik, koordinasyon ve kalitenin artırılmasının önünü açtık" şeklinde konuştu.

"16 NİSAN'DA SİVİL DEVRİM GERÇEKLEŞTİ"

16 Nisan'da yapılan halk oylaması seçimlerinde Türkiye'de sivil bir devrimin gerçekleştiğini anlatan Çiftci, "Yönetim sistemimizin değişmesi noktasında önemli bir kavşak dönülmüştür. 15 Temmuz bir milletin "Diriliş"i, 16 Nisan ise yükselişi yani ülkenin "take off" (kalkış) aşamasına geçmesidir. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yukarıda ifade ettiğimiz bürokratik ataletle mücadele hız kazanacak ve yönetişim alanında aksayan süreçler minimuma indirgenecektir. Nasıl ki siyaset alanında azınlığın çoğunluğa tahakkümü kalktıysa, projeleri olmayan vatandaşa hizmet götürülmesi noktasında çaba göstermeyen, şeffaf, adil, hızlı ve hesap verilebilirlikten uzak her türlü yönetim anlayışı kalkmış, kalkmadıysa da iflas etmeye mahkûm olacaktır. Dolayısıyla çağın gereklerine, milletin özüne ve hakka dayalı bir yönetim anlayışı ile meselelere yaklaşılacaktır" dedi.

"FORUM'DA İYİ BİR SONUÇ ÇIKACAK"

Vali Yardımcısı ve Vali Vekili Mehmet Parlak, "Mezun olduğum Gazi Üniversitesi'nden gelen hocalarımı Van'da ağırladığımız için son derece mutluyum. Formumuz iki gün sürecek, inşallah Van için iyi bir sonuç çıkar. Belki birçok il bu tür formları düzenlemek için yarış yapıyorlar. Bu tür formlar büyük merak uyandırıyor. Dolayısıyla çok önemli bir platform ve sonuç bildirgesi açıklandıktan sonra nasıl bir kamu yönetimi istiyoruz, nasıl düzenlemeler yapılır. Buna ilişkin iyi bir sonuç çıkacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de kamu yönetimiyle ilgili bazı çalışmaların yapıldığını vurgulayan Parlak, "Sistem yaklaşımı, yönetim yaklaşımı, toplam kalite yönetimi, performans yönetimi, startejik yönetim, son yıllarda post modern yönetim anlayışıyla ilgili tartışmalar daha iyi bir nasıl kamu yönetimi temin ederizin yolunda bir arayış içerisinde olarak ifade edilebilir. Yine buna paralel olarak dünya teorisindeki gelişmelere Türkiye'de de bu tür çalışmaların yapıldığına şahit oluyoruz. Milat olarak 1949 yılında yapılan çalışmalar vardır. Daha sonra Devlet Planlama Teşkilatının desteğiyle mehtap raporları, kaya raporları, Türk kamu yönetimindeki sıkıntılar nasıl aşılır, kamu yönetimi nasıl organize edilir gibi sorulara cevap bulmak için bir araştırma yapıldı. Yine Today, Türk kamu yönetimindeki sorunlara çözüm bulmak için Ortadoğu Teknik Üniversitesiyle birlikte bir çalışma yapıyor. Belki biraz daha Amerika tarzında yöntemler sunuluyor ama bu kurumların Türk kamu yönetiminin köklü ve yapısal sorunlarına çözüm bulmak için çok önemli çalışmalar yaptığını görüyoruz" dedi.

"SİSTEMLER ELBETTE ÇOK ÖNEMLİ AMA"

Parlak, "Aslında bütün bu çalışmalar iki kavram şeklinde belirleniyor. Yönetim mi? idaremi mi? kavramı ortaya çıkıyor. Bu iki kavramdan birisi vatandaşa öncelik verirken, diğeri ise müşteriye öncelik verir. Birisi özel sektöre ait bir kavramken, diğeri kamu kesimini anlatan bir kavramdır. Müşterinin olduğu yerde tabi müşteri memnuniyeti esastır, vatandaşın olduğu yerde ise başka şeyler öncellikle esastır. Bununla ilgili 1980'lerde bir takım çalışmaların olduğunu görüyoruz. Yeni kamu yönetimi anlayışında oluşan çok sebep var ama bunlardan yönetim ideolojisi teorisi çok önemlidir. Diğer çalışmaları da kapsıyor. Temel olarak işletme yönetiminin teknikleri kamu kesimine bir anlamda ithaline veya uygulamasını öneren bir sistemdir. Sistemler elbette çok önemli ama sistemleri uygulayan insan olduğu için hangi sistem olursa olsun uygulayıcılar elindedir. Dolayısıyla iyi bir kamu yönetiminden nasıl bahsedersek bahsedelim bu kamu yönetimini çevreleyen bir denetim unsurunun, kamunun daha hesap verirliliği, daha şeffaflığını konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.

"KAMU YÖNETİMİNİ KONUŞMAK İÇİN ÖNCELLİKLE KAMU OLMASI GEREK"

Son olarak konuşan Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, kamu yönetiminin olması için öncellikle bir kamunun olması gerektiğini belirterek, "Sağlık, huzurlu bir kamunun, bir devletin olması gerekir. Şuanda Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta iç ve dış güçlerin yaptıklarına bakarak herhangi bir yönetimden söz edilemez. Türkiye'yi 15 Temmuz'da oraya dönüştürmek isteyen FETÖ terör örgütü ve diğer tüm terör örgütü maalesef burada kamu yönetimini zafa uğratarak, Türkiye'yi aynı Suriye, Mısır gibi paramparça etmek istediler. Halen bu şer güçler memleketimiz üzerindeki oyunlarını oynamaya devam ediyor. Bizleri en derinden üzen bu haçlı zihniyeti değil, bunlarla birlikte hareket edenlerdir" dedi.
16 Nisan'da yapılan halk oylamasında halkın yüzde 51.40 ile Cumhurbaşkanlığı sistemini onayladığını kaydeden Başkan Özgökçe, "8 kezdir yenilip kendi milletvekillerinin de dediği gibi çıktığı sahnede çamurlarla her defasında hakemi suçlu gören bir zihniyet bu memlekete kamu yönetiminin, memleket üzerindeki gelişmelerin, kalkınmanın, büyümenin önündeki en büyük engellerdir. Biz yerel yöneticiler olarak belediyeler yerelde insanlara dokunan ve kılcal damarlar gibi gördüğümüz hizmetleri en iyi şekilde halka ulaştıran bireyler olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.

ÖZGÖKÇE'DEN DBP'Lİ BELEDİYELERE SERT TEPKİ

Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, DBP'li belediyelere sert eleştirilerde yönelterek , "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde özerk yapı diyerek her defasında öz yönetim diye ortaya çıkıp bu memleketi parçalamak isteyen başka bir güruhta vardır. Bu iki güruhun birisi kamu yönetiminde yapılacak darbelere destek verirken, diğeri ise 30 yıldır kendilerince terör örgütleriyle halen almış oldukları belediyelerde bir çukur zihniyetiyle, memleket üzerinden biz bu insanların huzurunu nasıl kaçırabiliriz. Kamunun yararına yapılması gereken projeler ve faaliyetlerle toplumun yani halkın daha iyi standartlarını nasıl yükseltebiliriz düşüncesinden uzak bir şekilde şuanda hak ettikleri cezayı görüyorlar" diye konuştu.

"VAN HZ. ADEM'DEN SONRA İLK KEZ HİZMETLE TANIŞTI"

Hz. Adem'den sonra ilk kez Van'ın Tuşba Belediyesi sayesinde hizmet gördüğünü anlatan Özgökçe, "Bizler madem kamu yönetimini konuşacağız. Yerel yönetimlerin, özellikle bu bölgede temsiliyetini yaptığımız ve geldiğimiz günden bu yana hep söylüyoruz. Bu kadim şehir Hz. Adem'den beri bir belediyecilik hizmeti görmemiş ve hamdolsun biz Tuşba Belediyesi olarak çok önemli projeler imza attık. Zaten yerel yöneticinin de en önemli görevi halkın hayat standartlarını, kamunun değerlerini koruyup, onların ayrımcılık yapmadan adil bir şekilde hizmetleri götürebilmektir" dedi.

"BÜTÜN MECLİS KARARLARIMIZ REDDEDİLDİ"

Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe, son olarak şunları kaydetti; "3 yıl boyuncu Tuşba Belediyesi olarak Van TSO'da toplantı yaptık. Van Büyükşehir'de yatırımların önüne açmamız gerekiyordu ama Büyükşehir Belediyesi meclisinde bizim bütün meclis kararlarımız reddedildi. Böyle bir yönetim anlayışı olamaz. İdeolojiye saplanmış, ideolojik bir çerçevede çıkmayan insanlar kamuyu yönetemezler. Kamuyu yönetecek insanların bir defa adil, herkese eşit ve hizmetleri götürürken, toplumun her kesimini kucaklayandır. İnşallah bu form Doğu ve Güneydoğu için çok olumlu geçer"
Takdim edilen plaketlerin ardından KAYFOR 14. Kamu Yönetimi Formu 1. Van Kent oturumuyla devam etti. Forum 29 Nisan Cumartesi günü sonuç bildirisiyle son bulacak. 

Bakmadan Geçme