Kapılarınız Neden Kapalıydı?
Yunus Türkoğlu yazdı...
Vakti zamanında Van’da resmi bir kuruluşta mühendis olarak görev yaptığını söylemişlerdi büyükler! Sonradan akli melekelerini kaybetmiş, bir süre sonra evsiz barksız kalmış sokaklarda yaşar hale gelmişti. Öyle mahzun, öyle garip ve öyle zararsız biriydi ki, görseydiniz içiniz yanardı… Yakın akrabalarını tanırdım! Günde birkaç kez bunların kapısına gelirdi fakat içeri almazlardı. Döner gider tekrar tekrar gelirdi! Ve lisan-i haliyle onlara “kapılarınız neden kapalıydı?” diye sorar dururdu…
Bazı makaleler gözyaşı ile yazılırmış!
Ben kapı çalmayı bilmem ki, hem ben adres sormayı da bilmem, yalnız kapıya gelip durmayı bilirim! Beni içeri almanızı isterim, bir tas su, bir kâse çorba, bilemem belki de sıcak bir soba başı…
Olabilir mi, birazcık sevgi?
Sahi,
Kapılarınız neden kapalıydı, ben kapı çalmayı bilmem ki!
Bakışlarımla bir şeyleri söylemeyi de beceremem! Beni içeri alın demeyi de! Anlamam gider sonra yine yine gelirim!
Kapalı olan evinizin kapısı değil! Bakarım kalp kapınız, gönül kapınız ve merhamet kapınızmış kapalı olan…
Hem sahi, kapılarınız neden kapalıydı? Ben kapı çalmayı bilmem ki…
Van’ın soğuğunu bilir misin? Zemheride, karda sokakta yaşamayı bilir misin? Benim için Araf’ ta diyorsunuz ya, Firdevs cennetlerinin yolu Araf’tan geçer!
Bilirimsin!
Anlayamadım!
Kapılarınız neden kapalıydı? Ben kapı çalmayı bilmem ki…
Bana meczup mu diyorsunuz yoksa Deli mi? Benim karanlık dünyamı Bilir misin? Ya zillet dünyasındaki paşalığı! Nerden bileceksin nerden, yaşamadın ki bilesin.
Allah kimseye yaşatmasın!
Biraz beni anlamanı istiyorum hepsi bu… Biraz ilgi, çok az alaka istiyordum… Onu bana çok gördünüz çok...
Gayesizce dolaştığım Kışla Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi bilir beni, tanır beni!
Ben ise tanımam, bilmem onları!
Rabbim, yaradanım, sahibim korur beni…
Bilir misin?
Sizin dünyanızda anlayamadığım çok şeyler var! Hani düşenin elinden tutulurdu! Hani abd-i acizler korunur, gözetilirdi… Hani, Allah-ü Teâlâ’nın rızası gözetilirdi!
Hani nerde sizin insanlığınız, nerde?
Sahiden, kapılarınız neden kapalıydı? Ben kapı çalmayı bilmem ki…
Hem ben adres sormayı da bilmem! Zindan olan dünyamın demir korkuluklarına benzerdi bahçe kapınızın korkulukları. Hakir, zelil, melül yaşadığıma Şerefiye Mahallesi ile Cevdetpaşa Mahallesi şahit! Gözyaşı, hüzün ve gariplik benim alın yazımmış…
Bilir misin?
Bilemedim,
Kapılarınız neden kapalıydı? Ben kapı çalmayı bilmem ki…
O kapının yerinde şimdi eser yeller belki de asfalt yollar! Ne de çabuk geçti-gitti yalan yıllar.
Hz. Harun (as) Hz. Musa’(as)ya” anam oğlu” demişti. Bende sizlere öyle değil mi idim! Hani insanlık, akrabalık ve kan bağı? Nerde…
Hor görülmek ve kapıların yüzüme kapanması kaderimmiş meğer!
Bilir misin?
Büyükten küçüğünüze kadar en kolay yaptığınız; hakaret, kovma daha çok uzaklaşma!
Bende akli melekeler yoktu diyelim. Ya siz, ya sizlere ne demeli bilmem ki…
Kapılarınız neden kapalıydı? Hem ben kapı çalmayı bilmem ki…
Adres sormayı da, yalnız o kapıyı bilirdim, o kapılar hep ama hep bana kapalıydı.
Kapalı kapılardan geri dönmeyi, hor ve değersiz görülmeyi…
Bilir misin?
Bilir misiniz?
Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun. Hoşça kalınız.