Karantina sürecinde boşanma kararlarında artış
Korona virüsü sürecinin sadece fizyolojik değil, psikolojik etkilerinin de söz konusu olduğunu ve bu süreçte evliliklerin büyük oranda etkilendiğini belirten Psikolog Funda Cansu Gül,'Ayrılık ve boşanma gibi karar alan danışanlarımızın sayısında artış var. Aile içi ilişkilerde özellikle birtakım sıkıntılar görüyoruz' dedi.
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan korona virüsü (Covid-19) salgınına yönelik ülkemizde dahil olmak üzere tüm ülkelerde tedbirler alındı. Salgın, sağlık, ekonomi, iş ve eğitim sektörü ile birlikte bireylerin aile ve özel hayatlarını da etkiledi. Bu sürecin aileler üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiler bıraktığı ve evden çıkamayan bireylerin psikolojik olarak sorun yaşadığı da gözlemlendi. Gözlemlenen diğer bir durum ise; salgın bittikten sonra evde sürekli kavga eden çiftler tarafından yapılacak olan boşanma kararlarındaki artışlar oldu. Psikolog Funda Cansu Gül, korona sürecinde evde kalan bireylerin aile ilişkilerindeki bozulmalar, aile içi şiddet ile birlikte bunun çocuklara yansıması ve bu sorunu çözebilecek faktörler hakkında bilgiler verdi.
"Korona ile beraber öfke duygusu yoğunlaştı"
Korona virüsü ile beraber toplumda öfke duygusunun yoğunlaştığına dikkat çeken Psikolog Funda Cansu Gül, bu duygunun her ortamda gözlenebildiğinin altını çizdi. Gül, "Korona virüs ile beraber toplum olarak aslında zor bir sürecin içerisindeyiz. Bu süreçte bir çok olumsuz duygular yaşanmış durumda. Hem depresif duygular hem de stresle bağlantılı olarak çeşitli duyguların yaşandığını görüyoruz. Özellikle kaygı ve endişe durumu uygun yollarla ifade edilmediği zaman öfke duygusunun çok yoğun bir şekilde ortaya çıkması gözlemleniyor. Bu da sadece aile içinde değil aslında; sokakta, iş yerinde, normalleşmenin başlamasıyla birlikte girilen her ortamda bu duyguyu çok yoğun şekilde yaşandığını gözlemler olduk" dedi.
Yazıya dönmek rahatlatıyor
Psikolog Funda Cansu Gül, korona nedeniyle evde izole olma kaynaklı çıkan anlaşmazlıkların önlenmesi için tavsiyede bulundu. Gül, "Aile içi ilişkilerde özellikle birtakım sıkıntılar görüyoruz. Özellikle yaşamı tehdit eden bir sağlık durumu olduğu için bu duyguların tam olarak uygun yöntemlerle ifade edilmemesi durumunda bireylerin birbirlerine karşı tahammülsüzlükleri, anlayışsızlıkları baş gösterdi. Özellikle bu dönemde sabretmek, çiftlerin birbirlerine karşılıklı anlayış ve destek vermesi çok önemli. Bu olumsuz duyguları ifade etmek için aslında değişik yollar var. Mesela; yazıya dökmek. Ya da aile bireyleriyle öfkeye biraz hakim olarak konuşabilmek bizim biraz da olsa rahatlamamızı sağlayabiliyor" şeklinde konuştu.
"Ayrılık ve boşanma kararı alanların sayısında artış"
Funda Cansu Gül, bu süreçte ayrılık ve boşanma gibi karar alan danışanlarının sayısında ciddi bir artışın olduğuna dikkat çekti. Psikolog Funda Cansu Gül, bu tarz kararlar alınmadan önce sağlığı tehdit eden durumlar söz konusu olduğunda daha gerçekçi düşünmenin faydalı olacağını savundu. Gül, "Boşanma kararları gibi ciddi kararlar öncesinde, özellikle sağlığı tehdit eden durumlar söz konusu olduğunda biraz daha gerçekçi bir değerlendirme yapılmalıdır. Özellikle kaygı ve depresyon bozukluklarında bize başvuranların sayısında ciddi bir artış söz konusu. Ayrılık ve boşanma kararı alanların sayısında da keza ciddi bir artış hakim" dedi.
Çocuklar ebeveynlerinin iletişim biçimini kopyalıyo
Aile içerisinde ebeveynlerin iletişim biçimi çocukların kopyaladığını söyleyen Funda Cansu Gül, şiddete tanık olan çocukların, kardeşler arasındaki ilişkide de benzer durumun yaşanmasına sebep olabileceğini belirtti. Gül, "Aile içi anlaşmazlıklar yüzünden ne yazık ki psikolojik ve kadına fiziksel şiddetin de artış gösterdiğini görebiliyoruz maalesef. Kardeşlerin birbiriyle olan ilişkisi de bu bakımdan zarar görebiliyor. Anne ile babanın pandemi sürecindeki ilişkisine, iletişim biçimine tanık olan çocuklar, aynı iletişim biçimini kopyalıyorlar. Bu da kardeşler arasındaki geçimsizlik ve şiddet olayına da tanık olmamıza vesile oluyor. Bu konuda da ebeveynlere büyük iş düşüyor. böyle bir durum gözlendiğinde bunun bir iletişim biçimi olmadığının söylenmesi, kardeşlerin ortak aktivite yapması, öfke kontrollerinin sağlanması gerekiyor" açıklamasında bulundu.