KARARIN TARİHİ VE HUKUKİ DAYANAĞI YOKTUR
ABD Temsilciler Meclisinde 1915'de Osmanlı döneminde yaşanan olayları soykırım olarak tanıyan karara tepki gösteren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Abdulaziz Kardaş, siyasi kararlarla Türkiye'nin dünyada küçük düşürülmek istendiğini belirterek, 'Türkiye'ye Osmanlı döneminde yaşanan olaylarla ilgili herhangi bir sorumluluk veya suçlama yapamazlar. Bu kararın herhangi bir tarihi ve hukuki dayanağı yoktur' dedi.
Burhan Ergin
ABD Temsilciler Meclisi’nde Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle 1915 olaylarının “soykırım” olarak kabul edilmesinin Türkiye’yi küçük düşürmeye yönelik girişim olduğunu söyleyen Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi, Van’ın yakın tarihi üzerine önemli çalışmaları, kitapları olan Doç. Dr. Abdulaziz Kardaş, tavsiye niteliğindeki karar tasarısının bağlayıcılığı bulunmadığını belirtti. Abdulaziz Kardaş, “Bunlar tamamen tarihi ve hukuki konulardır ama maalesef ABD’deki Ermeni lobisinin etkisiyle politik malzeme haline getirildi. Alınan karar Türkiye’nin dış politikada aktif rol oynamasının da bir sonucudur. Hatta Barış Pınarı Harekatıyla Ortadoğu planları bir nebze olsun sekteye uğrayanlarda bunda büyük rol oynadı. Siyasi kararlarla Türkiye’yi dünyada küçük düşürmek istiyorlar” dedi.
“Türkiye’yi dünyada küçük düşürmek istiyorlar”
Tarihi konuların ABD’deki Ermeni lobisinin etkisiyle politik malzeme haline getirildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Kardaş, “Daha öncede böyle bir karar ABD Temsilciler Meclisinden kabul edilmişti ancak komisyondan geçmemişti. 2019 yılında böyle bir kararın ABD Temsilciler Meclisinden geçmesi çok ilginçtir. Bu kararın bu kadar hızlı geçmesi Türkiye’yi cezalandırmaya yönelik olabilir. Çünkü Barış Pınarı Harekatına karşı olan ABD’deki demokratların bunda büyük rol oynadığını, bu şekilde genel kurula getirerek temsilciler meclisinden geçirmeleri düşündürücüdür. Bunlar tamamen tarihi, hukuki konulardır ama maalesef ABD’deki Ermeni lobisinin etkisiyle politik malzeme haline getirildi. Bunda Türkiye’nin dış politikada aktif rol oynamasının da bir sonucudur. Hatta Barış Pınarı Harekatıyla Ortadoğu planları bir nebze olsun sekteye uğrayanlarda bunda büyük rol oynadı. Türkiye’yi dünyada küçük düşürmek istiyorlar. Osmanlı ve Türkiye devletinde 1915’te yaşadığı olaylar kaynaklarda da geçtiği gibi karşılıklı öldürmeler yani mukateledir” dedi.
“Ermeniler, Osmanlı devletine karşı ayaklandı”
ABD’nin bu bölgedeki ve Osmanlı topraklarındaki faaliyetleri yürütmek için bir yapılanma kurduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kardaş, “Tabi ki bunda en büyük rolü ABD’nin de içinde bulunduğu batı ve büyük devletlerin olduğunu söyleyebiliriz. Olayların biraz daha geçmişine baktığımızda Van, İran ile Osmanlı arasında bağlantı sağlayan bir merkezdir. Aynı zamanda Van’ın demografik yapısı Avrupalı devletlerin dikkatini çekmiştir. 19. Yüzyılda Avrupalılar arkeolog, din adamı, misyoner kispeti altında bu bölgeye akın etmeye başlamıştır. Özellikle bu bölgede Osmanlı aleyhine Ermenileri kışkırtarak, Ermenileri devlet olma yolunda teşvik ettiklerini görüyoruz. 1820’li yıllarda ABD’nin bu bölgedeki ve Osmanlı topraklarındaki faaliyetleri yürütmek için bir yapılanma kuruyor. Başta yardım adı altında kurulan bu yapıda misyonerlik faaliyetleri hat safhadadır. Bu ve bunun gibi ABD cemiyetlerinin bu bölgede yaptıkları faaliyetler sonunda Osmanlı’nın sadık milleti olan Ermeniler, Osmanlı devletine karşı ayaklandığını görüyoruz” dedi.
“ABD’nin bu bölgedeki en büyük rolü misyonerliktir”
Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bölgede katliam yapılması için yardım cemiyetleri adı altında çok büyük faaliyetler yürüttüğünü belirten Doç. Dr. Kardaş, “ABD’nin dışında Rusya, İngiltere, Fransa’nında bunda çok büyük rolü vardır. 1915 yılına gelmeden önceki süreçte özellikle Rusya’da ihtilalci olarak adlandırılan kişiler Aram Manukyan, Hrimyan gibi Osmanlı devletine gelerek yanlarında getirdikleri silahlarla Osmanlı vatandaşlarını katletmeye başladıklarını görüyoruz. Özellikle Rusya’dan getirdikleri silahlarla Van’da halkı teşkilatlandırmışlardır. Taşnak, Hınçak, Armenakan gibi örgütlerin burada çok büyük katliamlar yaptığını görüyoruz. Akdamar Adası Adır Adası, Zeve ‘de katliamlar yaptıklarını görüyoruz. 1850’li yıllara baktığımızda bu bölgedeki Ermenileri Osmanlı devletine karşı kışkırtmak için gazeteler çıkarıldığını, bunu basın yoluyla da gerçekleştirerek çalıştıklarını görüyoruz ve nihayetinde Osmanlı’nın birçok noktasında Ermenilerin isyan ettiklerini görüyoruz. ABD yardım cemiyetleri, hastaneler vasıtasıyla misyonerlik faaliyetleri yürüterek Ermenilerde devlet olma hayali geliştirerek, bu bölgede katliam yapılmasına zemin hazırlayarak büyük destek verdi. Van ABD için bir istasyondu, bunların yardım cemiyetleriyle birlikte Ermeni nüfusu bu bölgede artıyor. Maddi olarak zor durumda olan Ermenilerin bu bölgeye hareket ederek, burada bir nüfus yoğunluğu oluşturduğunu görüyoruz. Bunun sonucunda Van’ın demografik yapısı bozuluyor. ABD’nin bu bölgedeki en büyük rolü misyonerliktir” diye konuştu.
“1915 yılında yaşananlar tamamen karşılıklı öldürmelerdir”
Ermenilerin 28 Şubat 1915 yılında Van başta olmak üzere birçok ilde isyan başlattığını söyleyen Doç. Dr. Kardaş, “1914 yılında Van Vali Vekili Cevdet Bey Ermenilerin ileri gelenleriyle görüşerek isyan çıkması halinde bunun Ermenilerinde aleyhine olacağını söylüyor ama buna rağmen 28 Şubat 1915 yılında Ermeniler Van başta olmak üzere birçok ilde isyan etmeye başladı. Van’ın ilçelerinde başlayan isyanlar şehir merkezine kadar sıçrıyor. Ermeniler 26 Şubat 1915 yılında Bitlis’te isyan başlatıyorlar. Ermeniler ilk etaptaki isyanlarında başarılı oluyorlar. Çünkü Van’ı savunmasız bırakıyorlar ve Rusya ordusu çok kolay bir şekilde şehre giriyor. Müslüman halk 16-17 Mayıs’ta şehri boşaltıyor. Daha sonra 20 Mayıs 1915’te Van’ın işgal edildiğini görüyoruz. Tabi sonra Rusya ordusu geri dönerken, Ermenilerin büyük bir kısmı da onlarla gidiyor. Haliyle Ermenilerin nüfusu Van’da biraz daha azalıyor. Van işgal edildikten sonra Ermeniler Van ve çevresinde çok büyük toplu katliamlar yapıyor. Bu nedenle Osmanlı devleti bir tehcir kanunu (zorunlu göç) çıkarıyor. Ermeni taşkınlıkları olmasaydı bu kanun çıkarılmazdı ama 27 Mayıs 1915 yılında çıkarılan tehcir kanunu Van’da uygulanmıyor. Çünkü Van Rus ve Ermeni işgali altındadır. 1915 yılında yaşananlar tamamen karşılıklı öldürmelerdir yani mukateledir” ifadelerini kullandı.
“Kararın herhangi bir hukuki dayanağı yoktur”
ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen kararın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını söyleyen Doç. Dr. Kardaş, “Bu tasarının herhangi bir bağlayıcılığı bulunmuyor ama uluslararası alanda bir onur zedeleyici olduğunu söylemek istiyorum. Türkiye’ye Osmanlı döneminde yaşanan olaylarla ilgili herhangi bir sorumluluk veya suçlama yapamazlar. Bu kararın herhangi bir hukuki dayanağı yoktur. Ermeniler şuan çok ciddi bir şekilde lobi faaliyetlerini yürütüyorlar ve gazete, dergi, kitap, sinema sektörüne de el atmışlar. Bu alanlarda kendi propagandalarını çok rahat bir şekilde yapabiliyorlar. Maalesef Avrupa ve Amerika’da Ermeni tezlerini savunan eserler, kitapların satışı 80 binin üzerindedir. Türkiye’nin tezini savunan eserler ise 8 bini geçmiyor. Bizde bilimsel anlamda bu alana yönelerek ülkemizin saygınlığını korumalıyız. Bu da bilimsel yöntemlerden geçiyor. Arşiv kaynaklarıyla bunun soykırım olmadığını anlatmalıyız. ABD’nin bu hamlesine karşı Türkiye daha sert tedbirler almalıdır. Oradaki Türk vatandaşlarımızın da ülkemiz için çok daha iyi çalışması gerektiğini düşünüyorum. 1915’te yaşanan Türk ve Ermeni ilişkilerinin dayanağı tarih ve hukuktur. Dolayısıyla tarih ve hukuka dayanan bir konunun siyasi veya iç politika malzemesi haline getirip dünya kamuoyuna sunulması yanlıştır” şeklinde konuştu.