Karavanası bakırdan
Askerlikte Mutfağa girip de soğan, patates soymayan var mıdır? Ya da çuvallardan koca tepsilere dökülen pirinci, bulguru ayıklamayan?
Askerlikte Mutfağa girip de soğan, patates soymayan var mıdır? Ya da çuvallardan koca tepsilere dökülen pirinci, bulguru ayıklamayan?
Ne çok anılarımız vardır peygamber ocağından anlattığımız.
Kışla toplumsal hayatın eşitlik ilkesinin en net olduğu ortamlardır.
Nöbetiyle, eğitimiyle, ocaklarda kaynayan aşıyla eşit…
Sınıfsal farklılık yoktur. Hiyerarşi ve disiplin ana ve temel unsurudur.
Mutfakta pişen ve kaplara dağılan yemekler öncesi komutan ilk tadandır. Ve sonra duasını okur komutan, hep birlikte ayakta, esas duruşta tekrar edilip:
"Devletime, milletime hamdolsun…" Denilerek şükürle yenir.
Teknoloji ve gelişen hayat koşulları kalabalık sosyal alanları yemek fabrikalarına yöneltti. Artık kışladaki yemek de, yemek üreten firmalara ihale edilir oldu. İş böyle olunca artık eski karavanalar anılarda kaldı.
Uzun süredir kışladaki yemek gündemi üzen bir haberle işgal etmeye başladı. Yemekler Mehmetçik'i hasta eder oldu. Şimdi gözler yemek üreten fabrikalara çevrildi.
Yemek neden zehirler?
Kullanılan araç ve gereçler sıhhi olmadığı, yemek üretilen gıda ürünleri sağlıklı olmadığı için. Ve her şeyden önemlisi denetim ve kontrolden geçmediği için…
Bugün askeri kışlalarda, okullarda ve yurtlarda olan, fabrikalarda ve işletmelerde çalışan insanlarımızın beslenme sorunu ciddi olarak büyüteç altına alınmalıdır. Yemek üretilen yerler günlük kontrollerden geçirilmeli.