Kasap Ziyanın oğlu Hüsnü
Bir haftalık Van buluşmasıyla ilgili belleğime yer edenleri yazmaya devam ediyorum.
O günlerde beynime dedim ki:
—Çek o güzel insanların doyumsuz fotoğraflarını ve yerleştir aklının bir köşesine sonra da unutulmaz özellikleriyle zamanı gelince yaz tek tek…
Hayat zorlaşınca inanların sevgileri erozyona uğrar… Kaçış başlar… Aslında insanlardan kaçı değildir bu. İnsanın kendinden kaçışıdır.
Etkinlikler sürerken o çok değerli dostlar arasında aklıma kaydettiğim isimlerden biri oldu Hüsnü TÜRKÖZÜ.
O bizim bir üst kuşağın ağabeylerinden… Van Sanat Lisesi’nin bando takımının majörüydü.
Van’da adı ve saygınlığı hiç kaybolmayan Kasap Ziya amcanın oğlu her an bizimle oldu.
Tam bir nüktedan… Tam bir halk ve sanat müziği sevdalısı…
Sevgili Murat Oto hocamız udunun tellerine tezenesini dokundurduğu an ona eşlik ediyordu. Öyle sıradan, kara düzen bir katılım değildi. Her türkü ve şarkıyı sanki yüzlerce prova edilmiş gibi icra ediyordu. Hal böyle olunca gruptaki güzel insanlar da o eşsiz koroya katılıyor ve ortaya muhteşem bir fotoğraf çıkıyordu.
Gönül adamı olmak kolay değildir. Hüsnü ağabey tam bir gönül adamı...
Koca apartmanlar içindeki şirin arazisinde yarattığı bahçesini, çöl ortasında yeşerip kalmış ve hayat veren bir vahaya dönüştürmüş. Bahçenin içindeki meyve ağaçları, çiçekler hayata sımsıkı tutunmanın mesajını veriyordu. Ve küçük oğlan torunu hayata dört elle sarılmış dedesinin dibinden ayrılmıyordu.
Hüsnü ağabeyi anlatırken eşini unutmamalı. Eğer eşi bu doğa ve müzik adamına arka çıkmasaydı tüm bu anlattıklarım olur muydu bilmem?
Onlarca yayınlanan Hüsnü’lü fotoğraflardan birinin altına şunu yazdım:
—Hüsnü baba torununa da bu güzel özelliklerini aşıla. Senden sonra o sürdürsün hayata tutkuyu ve hayata tutunmayı.
Hani yolunuz Van’a düşerse ve o dost meclislerinden birinde Hüsnü ağabey olunca yaşanan zamanın geçmesini istemeyeceğinize bahse girerim.