Kılıçdaroğlu: Çocuklarını gönderecek misin cepheye?
Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlunun Deniz Baykala teşekkür ederek kullandığı milli muhalefet ifadesine karşılık verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Milli muhalefet” istiyoruz sözlerine, CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında cevap verdi. Türkiye’nin Suriye politikasının “gayrı milli” olduğunu söyledi ve “Kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye?” diye sordu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘Türkiye’nin milli bir muhalefete ihtiyacı olduğu’ sözüne “Milliymiş. Herkes Türkiye’yi savaşa sokmak istiyorlar, bunlar da teşne. Kendi çocuklarını da gönderecek misin cepheye? O zaman sana milli diyeceğim.” diye tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Cerattepe
“Cerattepe’de mücadele var. Orman katledilecek altın için. Artvin halkı istemiyor. Neden zorla yapıyorsunuz? Birileri para kazanacak diye tabiatı yok ediyoruz?
Bütün dünya duyarlı, bir tek birileri duyarlı değil. Çünkü onun tek derdi para.
CHP Artvin halkının yanında. Çöpten kağıt toplayan arkadaşlarım da burada. Yolsuzluk yapmıyorsunuz, birilerini kandırmıyorsunuz. Çoluk çocuğunuzun rızkını sağlıyorsunuz. Bu imkan elinizden alınmak isteniyor. Unutmayın, CHP emekçi sınıfların, ezilenlerin yanındadır.”
“Milli muhalefet” tartışması
“Gelirken Davutoğlu’nu dinledim. Milli muhalefet istiyormuş. Lafa bakın. Acaba Davutoğlu milli kelimesinin anlamını biliyor mu? Milli olmak Türkiye’yi dünyadan soyutlamak demek değildir. Milli olmak Türkiye’ye dünyada itibar kazandırmak demektir. Durup dururken kardeşim dediğin Esad’a niye birden saldırdın? Bodrum’da beraber tatil yapıyordunuz. Seçimlerden önce, “Bizi tek başına iktidara getirin, şehit mehit gelmeyecek” dediler. Tarihin en yoğun şehit süreci. Halkına yalan söyleyen parti milli olabilir mi?”
“Kendi çocuklarını da gönderecek misin cepheye?”
“Milliymiş. Herkes Türkiye’yi savaşa sokmak istiyorlar, bunlar da teşne. Kendi çocuklarını da gönderecek misin cepheye? O zaman sana milli diyeceğim. Kimse milliyetçiliğimiz test edemez. Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazan bir partiyiz. “CHP bizim yanımızda dursun” diyorlar.
“Neden Suriye’nin iç işine karışıyorsun?”
“Neymiş, “Esad gitsin”miş. Neden karışıyorsun iç işlerine. Yanlış yapıyorsun. Milli politika diyorlar, bu politikanın adı gayrımilli politikadır. Suriye’de Kürtler var, Türkmenler var, Araplar var. Hepsi kardeşimiz, akrabaları Türkiye’de. Neden düşman ilan ediyorsun, yazık günah değil mi?
“Ne bayırı kaldı ne bucağı”
“Türkiye şu anda yönetilmiyor. Bir rüzgara kapılmış gidiyoruz. Yönettiklerini sanıyorlar ama arkalarından birileri onun zembereğini kuruyorlar, farkında değiller. Bayırbucak’tan bahsediyorlar, ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı, haberleri yok.
Münih’te güvenlik konferansı toplandı, dışlanan tek ülke vardı, Türkiye. Dışişleri Bakanı bile yarım bırakıp dönmek zorunda kaldı. Bağırıyorlar ya, ‘Ey Amerika’ diye kimse seni dinlemiyor. Kimse seni adam yerine koymuyor. Bunlar gayri milli bir politika güdüyorlar.
“Ancak enayiler geri kabul anlaşmasını imzalar”
“Parlamentoya geri kabul anlaşması geldi. Bunlar da tıpış tıpış o sözleşmeye imza attı, bu anlaşmaya imza atmayın dedik. Onlar gayri milli tıpış tıpış imza attılar. Şimdi Recep Erdoğan konuşuyor, ‘Bizim alnımızda enayi yazmıyor’ diye. ‘Bu işin hakkı neyse onu yaparız’ diyor. Peki sen geri kabul anlaşmasını niye imzaladın? Sen otobüslerle onları gönderirsen, onlar da sana geri gönderir. Çünkü altına imza atmışsın. Ancak enayiler bu sözleşmeyi imzalar. Sen hangi akılla 2.5 milyon Suriyeli Türkiye’deyken bu anlaşmaya imzayı atarsın. Alnımızda vallahi de enayi yazıyor. Dış politika efelenme alanı değildir.”