Kınalı keklik

                                             
Her sabah, kafese konulmuş ve koca bir kentin göbeğindeki mahallemizin sokaklarındaki dizili apartmanlar arasında bir apartmanın balkonuna konmuş kınalı kekliklerin sesiyle uyanıyorum.
Derler ki keklik sabah ezanıyla birlikte ötmeye başlarmış ta ki gün batıncaya kadar.
Renginden olsa gerek, Anadolu insanının dilinde adının önüne kınalı konmuş.
Anadolu kültürü içinde sayısız türkünün yakıldığı kuş türlerinden biri turnadan, güvercinden, muhabbet kuşundan sonra kekliktir!
Silifke halk oyunlarının en sevilenlerinden biridir. Oyuncuların tahta kaşık çalarak oynadıkları:
"Kekliği düz ovada avlayalım." Olanıdır.
Kaşığın çıkardığı ritme, klarnetin keklik ötüşünü andıran ara nağmeleri de eklenince sanırsınız oyunculara bir keklik sürüsünden oluşan koru eşlik ediyor.
Kekliği masum çocuklara, yeni yetme gençlere benzetirim. Aklı ve yüreği çabucak ele geçirilen çocuklarımız gibi, kara saplanıp kalmış keklikleri de ele geçirmek çok kolay olur.
Gün gelip askere giden gençlerimizin ellerine yakılan kınalar gibi yaratan bir çırpıda bütün kekliklerin bedenine kına çalmıştır. Kına, kanı çağrıştırmasın diye midir bu bilinmez.
Bu ülkenin şehirlerindeki, kasabalarındaki, köylerindeki, dağlarındaki, ovalarındaki, kışlalarındaki keklikleri avlanmasın, kana boyanmasın diye akil insanlar önerisi gündemi işgal etmeye başladı.
Barış için çok şey yazan, akil insanlar için çok şeyler öneren yazı erbaplarından birinin de ben fakir olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bence akil adamlar başlatılan veya başlatılmak istenen süreç için ilk adım olmalıydı. Onca görüşmenin ve karşılıklı tartışmaların, sürdürülen söz dalaşı ardından akil insan arayışı süreci sizce de bir önemli olguyu tek yönlü siyasallaştırmak değil midir? Sanırım akil insan listesindekiler bunca curcunanın ardından kendilerini süreç içindeki önemli bir görev insanı olmaktan ziyade figüran olarak hissedeceklerdir.
Siyasilerse:
"Ben her şeyi çözdüm, siz de şahit olun." Mesajı yerine:
"Birlikte, hep beraber, sağıyla, soluyla, İslamcısıyla, gayri müslümi, iktidarıyla, muhalefetiyle, can yitirmiş hasımlaşmış yüreği kanamaya devam eden ailelerle ortak paydada buluşurken, akil adamlarla yola çıkılmalı." Yürekliliği gösterilmeliydi.
Barış için bütünlük sağlanmadığı sürece kışkırtmalar, kahpe tuzaklar olacaktır.
Kendisini akil insanlar listesinde görenler ise şu kararı vermelidir:
"Gerçekten ben akil insan görevi yüklenmeye layık mıyım?"
Bu yol uzun ve zorlu, bir o kadar da hayati sorumluluk taşımaktadır. Dış yönlendirmelerden çok ülkemizin özgün koşullarının dayattığı gerçeklerle hareket edilmeli:
"Arap baharı" Diye sahnelenen emperyalist kukla yönetici yerleştirme ve Ortadoğu ile Afrika halkları arasında yaratılmak istenen kanlı oyuna bu kez Anadolu'da:
"Türk veya Kürt Baharı" Biçimi vermeye çalışanlara dikkat edilmelidir.
Dillerimiz, köklerimiz, inançlarımız ne olursa olsun; utkumuz Anadolu Kardeşliğine ayrımsız ve yürekten sımsıkı sarılmak olsun!

 

Bakmadan Geçme